Anayasanın 35. maddesi mülkiyet haklarını düzenlemektedir… Bu maddeye göre “herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir… Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir”
Ne var ki anayasayı düzenleyenler, kamu yararını herkesin kendi çıkarına göre kullanacağını düşünmemişler. 1982 anayasasından sonra çıkarılan birçok yasa, kamu yararını gerekçe göstererek mülkiyet hakkını çiğnedi.
Geçmişte ve bugün örneklerini yaşıyoruz. Örneğin 1990 yılında çıkarılan kıyı kanununa göre, yüz elli yıllık ve tapulu binaların tapusu iptal edildi. Devlet, vatandaşın hem mülkiyet haklarını hem de kazanılmış haklarını bir kanunla alabiliyor… Kıyıda yüz elli yıllık bina varsa ve bu kamu yararına aykırı ise, devlet nasıl tapusunu vermişse bu defa da parasını verip o binayı yıkabilir… Ancak para vermeden, bir gecede çıkarılan bir kanunla mülkiyet hakkının elinden alınması, kazanılmış hakkın ihlali, doğrudan doğruya zorbalıktır. Zorba devletler hiçbir zaman kalıcı bir düzen kuramamıştır.
Çocukluğumda, Çıldır’da yaşadığım bir olaydan dolayı çok rahatsız olmuştum. 1877 yılından beri, ailemin kullandığı tarlaların bir kısmı, kadastro geçirilip, başkalarına verilmişti. Mahkeme kadastronun zilyetliğin önünde olduğunu gerekçe gösterip, tarlayı başkasına verdi. Tarlayı verdikleri bir esnaftı. Tarlayı ekip-biçmiyordu. Sonunda rahmetli babam, kendi tarlasını parayla geri satın alarak, yeniden ekmeye başladı.
Yasaların belediyelere verdiği imar yapma yetkisini belediyeler çoğunlukla istismar ediyorlar… Bazı belediyeler bazı arsaları yeşil alan olarak imara sokuyorlar. Sonra da bu yeşil alanları, yakınlarına aldırıyorlar… Bir müddet sonra arsaya imar veriyorlar… Arsayı alanlar spekülatif kazançlar sağlıyor… Böylece hem yolsuzluk hem de haksızlık ortaya çıkıyor.
Hele, hele imar kanununda meşhur bir 18. madde var… Bu madde belediyelere o kadar yetki veriyor ki, belediye başkanı isterse muarızlarını veya sevmediklerini bir gecede iflas ettirebilir. Bir belediye sizin deniz kenarındaki arsanızı alıp, yerine dağ başında çorak ve değeri on kat daha düşük bir arsayla değiştirebilir… Çünkü 18. madde buna izin veriyor… 18. maddenin ilk fıkrası şöyledir:
“imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya parsellere ayırmaya müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir.”
Şöyle bir olaya şahit oldum… Bir belediye, belediyeye arsa yaratmak ve bunu kiraya vermek için, bir turistik tesisin bahçesini böldü, başkasına verdi… Turistik tesisi de Milli Emlak’a ait bir arsayla ortak yaptı… İdare mahkemesi doğal olarak yasaya aykırı değil dedi…
Vatandaşın müktesep hakkını bir yana bırakın… Böyle bir işlemin başına geleceğini gören yabancı sermaye Türkiye’ye nasıl gelir?
Kanun ve düzen vatandaş için vardır… Devlet vatandaşın hakkını gasp ederse devreye başka güçler girer… Bu nedenle düzen kurmak isteyen devlet önce kendi gasplarını ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler yapmalıdır.