Sürdürülebilir bir büyüme için aynı zamanda toplam üretkenlik düzeyini artırmak gerekir. Üretkenliğin artması, yatırım düzeyi, teknoloji ve verimlilik artışlarıyla doğrudan ilişkilidir. Bir ekonomide, Tasarruf – yatırım eksikliği, ödemeler bilançosuna cari işlemler açığı olarak yansır. Bu nedenle yatırımların iç tasarruflarla yapılması, uzun dönemli istikrarlı bir büyüme için gerekli bir şarttır.
Türkiye’nin son on yılda üretkenliği azaldı. Büyüme finans sektöründe oldu. Sanayide iki olumsuz gidişat yaşandı..
Birisi , sanayide üretim artışı aşırı zig-zag’lı ve yetersiz oldu. 2005 Nisan ayı ile 2013 Nisan ayı arasındaki son 7 yılda ortalama yıllık üretim artışı yüzde 4.4 oldu. Nüfus artışı yüksek , cari açığı ve dış borçları yüksek bir ekonomi için, sanayide yıllık ortalama yüzde 4.4 büyüme düşüktür.
İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı da düşük kaldı. Bu sektörde 2003 yılında, yıllık ortalama kapasite kullanım oranı yüzde 78.5 iken, son beş yıllık ortalaması yüzde 72.8 oldu.
İmalat sanayiinde yüzde 100 kapasite kullanım oranı yakalamak mümkün değil. Ham madde ve ara malı sağlamaktaki aksaklıklar , Teknik arızalar , enerji sorunları , grevler gibi arizi nedenlerle bu kapasite kullanım oranı yüzde 10’lara kadar düşebilir. Ancak bu oranın yüzde 70’lere kadar düşmesi , birim maliyetlerin artmasına ve sermayenin bir kısmının atıl kalmasına yol açar.
SANAYİ ÜRETİMİNDE GÖSTERGELER
YILLAR SANAYİ ÜRETİMİNDE İMALAT SANAYİ
ARTIŞ( YÜZDE) KULLANIM ORANI
…………… ………………………. ……………………..
2003 9.1 78.5
2008 -0.5 76.7
2009 -9.6 65.2
2010 12.8 72.1
2011 8.8 75.5
2012 3.4 74.8
İkincisi ise, bu son on yılda ,Türkiye’nin kalkınmasında sürükleyici sektör olan ve milli sanayimiz diye övündüğümüz imalat sanayi de yabancı kontrolüne girdi. Türkiye İstatistik Enstitüsü Kurumu (TÜİK) ‘in bu konudaki açıklaması aynen şöyledir :
‘’Yabancı kontrolündeki üretimin yaklaşık %60’ının yoğunlaştığı imalat sanayinde;
· Tütün ürünleri sanayinin 2007 yılında yüzde 69,0’ı;
· Otomotiv sanayinin 2007 yılında %50,3’ü;
· Elektronik sanayinin 2007 yılında %48,5’i yabancı kontrolündedir. ‘’
Sanayimiz kendi kendine bu duruma düşmedi. Başta bu duruma uygulanmakta olan kur politikası sebep oldu. Sıcak para girişleri kur üstünde baskı oluşturdu. Merkez bankası sıcak para gelsin diye kuru düşük tuttu. Başbakan Değerli TL istedi. Sonuçta kur düşük kalınca, suni olarak ithalat ucuza geldi . İçerde üretmek yerine , hammadde ve ara malını herkes ithal etti. Ayrıca tüketim malı ithalatı arttı.
Yine İmalat sanayii yüzde 60 oranında yabancı kontrolünde olunca , yabancı dışarıdan kendi ara malını , kendi hammaddesini getirdi. Daha ucuza ürettiği Çin gibi ülkelerin mallarına öncelik verdi.
Doğal olarak iç üretim potansiyeli düştü. Üretkenlik azaldı.