Enflasyonun hızlı olduğu dönemlerde, işçi ücretlerinde artış hep enflasyonun altında kalırdı..
Aslında işverenler ’’ enflasyon kadar verdik ya ‘’ gerekçesini öne çıkarırdı.. Sendikalar da itiraz edecek bir şeyimiz kalmadı diye düşünürdü..
Bir bakıma ücretler gerçekleşen enflasyona endekslenmişti.. Yinede ücretler enflasyonun altında kalıyordu..
Bu nasıl oluyordu ?
1990 ‘lı yıllarda iki yılda bir toplu sözleşme imzalayan işyerlerinde, iki yıllık enflasyonun toplanarak işçiye verilmesi bu yanlışa neden oluyordu.. Örneğin bir yıl enflasyon oranı yüzde 50 ertesi yıl yüzde 60 olduysa , iki yıl için yüzde 110 zam yapılması ‘’Serap etkisi ‘’ yapıyordu.. Ücretim iki katına aştı.. Diyordu.. Sendikada enflasyonu kurtardık .. diyorlardı.
Gerçekte iki yıl için enflasyon artışının kümülatif olarak hesaplanması gerekiyordu.. Yani endeks ilk yıl yüzde 150’ ye ,ikinci yıl ise bu 150’nin yüzde 60 artışı ile , 240’ a çıkmış oluyordu.. Yani iki yılda enflasyon yüzde 140 oluyordu.. Oysaki işçiye yüzde 110 zam yapılmıştı.
1999 yılında Ecevit hükümeti korkusundan IMF’yi getirdi.. IMF’nin ilk şartı , ücret ve maaşlardaki artışın hedef enflasyona göre yapılmasıydı.. Bu şarta uyuldu.. Bu güne kadar gerçekleşen enflasyon son bir – iki yıl hariç , her zaman hedef enflasyonun üzerinde oldu.. Elbetteki işçi ve memurda kaybetti.
Aslında ücret ve maaşlarda yalnızca enflasyonu konuşmakta çok yanlıştır.. gerçekte enflasyon kadar artış , maaş ve ücretleri sabit tutmak demektir.. Oysaki ekonomi büyüyor.. Büyümede , başka bir ifade ile yaratılan katma değer artışında , çalışanın payı büyüktür.. Sermaye ve müteşebbis , rant sahibi bu büyümeden pay alırken , çalışanlar hiç hesaba katılmıyor..
Ayrıca , çalışanlarda verimlilik artışından da kendilerine pay verilmiyor.
Örneğin , 2002 seçimlerinden bu güne kadar geçen 3 yıl 8 ayda (TÜFE olarak ) enflasyon oranı yüzde 50 oldu. .. Yine o günden bugüne kadar ekonomi yüzde 39 büyüdü.. Ve 2001 yılından bu güne kadar imalat sanayiinde verimlilik yüzde 35 oranında arttı.. Yani bir işçi o gün bir saatte 100 birim mal üretiyordu.. Bu gün 135 birim mal üretiyor.
Bu şartlarda bu günkü ücret ve maaşların o günkünün enaz iki katı kadar olması gerekir.
Sendikalar , çalışanların haklarını savunmakta yetersiz kalıyor.. nedeni sendikaların dağınık olması .. Örneğin, Türk-iş , Hak-iş ve DİSK aynı amaca hizmet eden 3 ayrı konfedersayondur.. Yine birden çok memur sendikası var..Birden fazla kamu işveren sendikası var.
Sendikaların dağınık olması , çalışanların pazarlık gücünü zayıflatıyor..
Öte yandan çalışanların sorunu yalnız kendilerinin ve sendikaların sorunu değil.. Tüm kamu oyunun sorunudur..Gelir dağılımı sorunudur.. Ne varki sendikaların dağınık olması ve çalışanların sorunlarından daha çok siyasi faaliyet içinde bulunmalararı Kamu oyunda tepki yaratıyor.. Kamu oyunun çalışandan yana tavır koymasını önlüyor..