MALİYE VE GELİR İDARESİ BÜTÇESİ GENEL KURUL KONUŞMASI

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 3. Yasama Yılı
36. Birleşim 24/Aralık /2008 Çarşamba

 

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 36’ncı Birleşimini açıyorum.

On dördüncü turda Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu bütçeleri ve gelir bütçeleri yer almaktadır.

 

1.- 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/656) (S.Sayısı:312)

2.- 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2007 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporlarının Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkan-lığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/622, 3/521) (S.Sayısı: 313)

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, özür dilerim sizden iki defa gelip döndünüz.

 

 

İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz on dört dakika efendim. Buyurun.

 

CHP GRUBU ADINA ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) – Efendim, eksik olmayın.

Sayın Başkan, yalnız ben 3 kere gidip geldiğim için lütfederseniz üç dakika fazla konuşmak isterim.

Efendim, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı bütçeleri için Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Maliye, devlet geleneği içerisinde önemli bir bakanlıktır. Gelir İdaresi Başkanlığı da bu gelenek içerisinden çıkmış ve başarılı bir organizasyonumuzdur. Dolayısıyla bu iki… Gerek Bakanlık gerek Gelir İdaresi Başkanlığının bütçeleri dolayısıyla söz almış bulunuyorum ancak ben bunu, bir, Türkiye ekonomisiyle ilgili, devlet ve Türkiye ekonomisiyle ilgili bir konuşmaya bağlamak istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz dünya bir ekonomik kriz yaşıyor ama bu ekonomik krizin temel nedenini hiç tartışmıyoruz. Dünyada yaşanan bugünkü ekonomik krizin temel nedeni piyasa-devlet dengesinin bozulmasıdır, temel nedeni piyasa devlet dengesinin bozulmasıdır. Piyasa devlet dengesi bozulduğu için devletin yerine piyasa düzenine spekülasyon hâkim olmuştur. Bütün dünyada küreselleşme süreci içerisinde ve devletin yerine hedge fonlar, çeşitli manipülasyonlar egemen olmuştur. Dünya krizinin temel nedeni budur. Türkiye’de de devlet güçsüzleşmiştir. Onun için ben konuşmamda;

1) Devleti güçlendirmek gerekir.

2) Büyüme stratejisini değiştirmemiz gerekir.

3) IMF’den uzak durmamız gerekir bağlamında konuşacağım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, devleti güçlendirmeliyiz. Neden güçlendirmeliyiz? Çünkü bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde devletin yapacağı yatırım ortamı, devletin ekonomik gelişmeye katkısı önemlidir. Piyasa gelişmemiştir. Devlet güçsüzleşirse piyasa dengesi bozulur, piyasada haksız rekabet ortaya çıkar ve devlet güçsüzleşirse bizim gibi toplumlarda, devletin gücünün azaldığı noktalarda başka organizasyonlar devreye girer. Yani siz devleti güçsüzleştirirseniz, yerini daima birileri doldurur ve bu da bu toplumun geleceği açısından önemli risk oluşturur.

Değerli arkadaşlar, devlet, aslında neden güçsüzleşmiştir Türkiye’de? Bir defa, yol, su, liman gibi altyapı yatırımlarının devlet tarafından yapılması ve devletin bu hizmeti görmesi lazım. Eğer görmezse… Ne olur görmezse? Bugün limanlar özelleştirildi, limanlardaki kapasite düştü. Eğer bunları devlet yapmazsa yatırım ortamı oluşmaz, bir. Bunlardan en yüksek fayda, en yüksek sosyal fayda sağlanamaz, iki.

İkincisi, doğal tekeller, örneğin telefon, elektriğin bunların da devlet tarafından dağıtılması, bu hizmetlerin görülmesi lazım. Neden? Çünkü örneğin bugünkü gibi durgunluk dönemlerinde devlet fiyatları düşürebilir gerektiğinde, devletin fiyat stratejisiyle talebi artırmak ve durgunluğu önlemek gibi elinde bir araç olur ama bu aracı alırsanız devletin eli kolu bağlanmış olur.

Eğitim ve sağlığın ya devlet tarafından yapılması veya kontrol edilmesi lazım. Edilmezse ne olur? Bugünkü gibi hastane kuyruklarında altı ay bekler insanlar, bugünkü gibi özel hastaneler sorunu ortaya çıkar ve insan sağlığı, insanın geleceği risk altına alınır ve toplum risk altına girmiş olur. Ha, biz bunun yanında elbette ki devlet otel işletmez, elbise yapmaz ama bu dediğim altyapı yatırımlarını, bu sosyal faydası yüksek olan hizmetleri mutlaka devletin yapması lazım. Yapmazsa, devlet bugünkü gibi güçsüzleşir.

Değerli arkadaşlar, ikincisi, devlette şeffaflık olmalıdır. Eğer devlet şeffaf olmazsa piyasa kirlenir. Eğer devlet şeffaf olmazsa haksız rekabet piyasada ortaya çıkar. Nasıl Türkiye’de devlet şeffaflıktan uzaklaşmıştır? 1) İhale Kanunu on yedi defa değişmiştir. İhale Kanunu’nun değişmesi Türkiye’de ihalelerin, senede 80 milyar YTL olan ihalelerin şaibeli olmasına neden olmuştur. Biraz önceki tartışmalardan gördük. Türkiye’de İhale Kanunu’nun on yedi defa değişmesi İhale Kurumu Başkanının da isyanına neden olmuştur. Başkan Hasan Gül ihalelerdeki sorunlara, ihalelerdeki şikâyetlere müdahale edemediğini evvelsi günkü gazetelerde açıklamıştır. Dolayısıyla bunu çözümü nedir?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yanlış okumuşsunuz.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Efendim, aynen okuyayım: “İhalelerdeki yanlışlara şikâyetler karşısında resen harekete geçemiyoruz.” diyor. “Yalnız dosya üzerinde inceleme yapıyoruz.” Ben yanlış okumam. Okumasını yazmasını iyi bilirim, okutmasını, yazdırmasını da iyi bilirim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hocam, kadrolu onlar, kadrolu. Görevini yapıyor arkadaşlar.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Beraber bir okuyalım.

– ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, çözüm, bunun çözümü nedir? İhale Kanunu’nu yeniden yapmalıyız ve bu kanun, yalnızca merkezî devlet değil, tüm kamu kurumlarını kapsayacak şekilde olmalıdır ve yasama organının denetiminde olmalıdır.

İkincisi, devlette şeffaflık nasıl ortadan kalktı diyoruz. Arkadaşlar, 2008 bütçesinde işsizlik fonundan 1 milyar 300 milyon, özelleştirme fonundan 6 milyar 839 milyon, toplam 9 milyar 139 milyon gelir kaydedildi, bütçe açığı düşük gösterildi. Şimdi, benzer uygulamalar fon hesaplarında, hazine hesaplarında da var. Arkadaşlar, bu, devlette şeffaflığı ortadan kaldırıyor, halkın vergilerinin kontrolünü güçleştiriyor. Dolayısıyla burada çözüm şudur: Türkiye’de bir global bütçe sistemi getirmek lazım. Bütçe politikalarını değiştirerek, durgunluk zamanlarında gerektiğinde konjonktürel bütçe politikası uygulamak lazım.

Devlette şeffaflık nasıl ortadan kalktı? Üç: Arkadaşlar, gerek Başbakan gerekse Maliye Bakanı her ikisi de -Başbakanın bütçe sunumunun 82’nci sayfasında, Maliye Bakanının bütçe sunumunun 30’uncu sayfasında- diyor ki: “Biz, memura yıllık yüzde 8,7 zam yaptık.” Arkadaşlar, bunun için iktisatçı olmaya yahut da okumaya yazmaya gerek yok. Sayın Başbakan bana diyor ki: “Kitapların arasında kalmışsın.” Ve Sayın Başbakan burada bize geometri öğretti, teğetin ne olduğunu öğretti. Şimdi, ben de Sayın Başbakana söylüyorum: Allah aşkına, şu toplama çıkarmayı doğru yapamıyorsun, burada, bir asistanımı göndereyim, öğretsin. Yani toplama çıkarmayı öğretsin. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Ayıp oluyor Hocam.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Toplama çıkarmayı öğrensin. Bakın, toplama çıkarma…

AHMET YENİ (Samsun) – Hocam, bir Başbakana söylüyorsunuz. Ayıp oluyor Hocam.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Başbakan da bana aynı şeyi söyledi. Başbakan bana “Sen pazar piyasasını bilmezsin.” dedi, ben de ona aynı şekilde cevap veriyorum. Değerli arkadaşlarım, bakın, ispat edeceğim.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Hocam, lütfen Hocam…

AHMET YENİ (Samsun) – Başbakan yetiştiren Hocasın, ayıp oldu ayıp.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Elbette ki o da Başbakandır, o da bana “Sen kitabın içinde kalmışsın, piyasayı bilmezsin.” dedi.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hocam, sen devam et, onlar görevini yerine getiriyor. Kadrolu onlar kadrolu!

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Biri doğru, biri yanlış.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Bak, sen de öğren şimdi, sen de öğren.

AHMET YENİ (Samsun) – Bir hocadan beklenmeyen laflar bunlar.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Arkadaşlar, şimdi, yüzde 8,7 söylemek ayıptır, yanlıştır. Neden?

AHMET YENİ (Samsun) – Bir hocadan beklenmeyecek sözler bunlar.

BAŞKAN – Sayın Yeni…

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Şimdi, birinci altı ay yüzde 4 zam yaptı değil mi Hükûmet, birinci altı ay?

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Aynen öyle.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Peki, ikinci altı ay ne yaptı? İkinci altı ay yüzde 8,7. Şimdi, bunun ikisinin ortalaması, on iki ay ortalaması, yıllık olarak 6,35’tir.

Değerli arkadaşlar, bunu herkes hesaplar. Neden buna rağmen Sayın Başbakan ve Sayın Maliye Bakanı burada “Yıllık yüzde 8,7 zam yaptık.” dedi? Bu, devlette şeffaflığın ortadan kaldırılması değil mi? Niye topluma yalan yanlış bilgiler veriyoruz?

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Matematik derslerinden kaçmışlar Hocam!

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, dolayısıyla bunun tavzihini istiyorum. Gerek Sayın Başbakanın gerek Sayın Maliye Bakanının “Bu, yıllık değil, altı aylık -8,7- zamdır.” diye burada açıklamaları lazım.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Hocam, senin daha çok kitap okuman lazım.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ…

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, çözüm nedir? Çözüm…

Benim okuduğum kitaplar ayrı, seninki ayrı. Sen benimkini biraz oku, aynı sonuca varırsın. (CHP sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kalsın Hocam, kalsın! Senin piyasayı görmen lazım.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar çözüm nedir? Çözüm şudur: Memura yapılan zam…

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Zulümdür! Açlığa mahkumiyettir!

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Memura yapılan zam yalnızca enflasyon kadar olmamalı.

AHMET YENİ (Samsun) – Hocam, biraz Çekmeköy pazarına gidin Hocam.

BAŞKAN – Sayın Yeni…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Biraz sus da dinle be! Biraz saygı göster, sus da otur yerine cahil adam!

BAŞKAN – Lütfen, lütfen müdahale etmeyelim efendim.

AHMET YENİ (Samsun) – Tabii, tabii. Diyene bak diyene!

BAŞKAN – Sayın Yeni…

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – 2002’den bugüne kadar enflasyon yüzde 110’dur. Bakın, bütçe sunumunda 2000 Ocak ayı enflasyonu baz alınmıştır ve 2008’e gelinmiştir.

Arkadaşlar, öyle enflasyon hesaplanmaz, 2002’nin ortalamasının baz alınması lazım. Dolayısıyla öyle yaparsanız o günden bugüne enflasyon yüzde 110’dur, o günden bugüne büyüme oranı yüzde 54’tür ve verimlilik artışı yüzde 34’tür. Demek ki o günden bugüne memura yüzde 200’den fazla zam yapılması lazımdı. Yani siz enflasyon kadar veriyorsunuz. Peki, büyüme var. Herkes büyümeden pay alıyor, memur neden almıyor? Peki, verimlilik artışı var. Herkes verimlilik artışından pay alıyor, memur neden almıyor?

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Memuru sevmiyorlar… Zulüm, zulüm!

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Onun için, burada memura, enflasyonun dışında, büyüme ve verimlilik artışı kadar da pay verilmelidir.

Değerli arkadaşlar, Türkiye büyüme stratejisini değiştirmelidir. 2008’in üçüncü çeyreğinde büyüme oranı 0,5 olmuştur. Ama asıl refahı ve asıl büyümeyi fert başına büyüme gösterir. Fert başına büyüme eksi 1 olmuştur. Eksi 1 demek Türkiye’nin fakirleşmesi demektir. Artık Türkiye bir fakirleşme dönemine gitmiştir. Neden? Çünkü bugüne kadar hazır ithalata dayalı, dış borca dayalı, varlık satışına dayalı bir büyüme sağlanmıştır. Nasıl olmuştur? İçeride üretmemişiz, düşük kurdan dolayı ithalat yapmışız. Nasıl olmuş? İthalatı dış borçla ödemişiz, dış borçla finanse etmişiz.

Dün açıklandı, Türkiye’nin dış borcu 284,4 milyar dolar olmuş arkadaşlar. AKP döneminde Türkiye’nin dış borcu 150 milyar dolar artmış. Büyümeyi bununla sağlamışız.

Türkiye, AKP döneminde özelleştirme dedi, banka satışı dedi bütün varlıklarını sattı.

Kaç senedir, iki üç senedir başladı, şimdi kâr satışları başladı, kâr transferi başladı. Bu sattığımız varlıklar yurt dışına kâr transfer ediyor, bunlar faiz transfer ediyor. Bütün bunlar Türkiye’nin fakirleşmesi demektir. Türkiye, AKP’nin altı yıl hazır yemesiyle yeni bir fakirleşme dönemine girmiştir, elbette ki, el parasıyla, borçla yerseniz… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Korkmaz, devam edin.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Sayın Başkan, üç dakika veriyorsunuz değil mi?

BAŞKAN – Hayır efendim.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Eğer siz hazır yerseniz, borçla büyürseniz, malınızı mülkünüzü, varlığınızı satarak büyürseniz bunun doğal sonucu fakirleşmedir. Türkiye bu fakirleşme dönemine girmiştir ve dolayısıyla burada büyüme stratejisini değiştirmemiz lazımdır.

Bunun için bakın arkadaşlar, ben önerilerde de bulunuyorum, niye önerilerimi övmüyorsunuz? 1) Merkez Bankası Kanunu değişmelidir. Merkez Bankası yalnız YTL değil, yalnız Türk lirası değil, reel döviz kurunu da gözetmelidir. Aksi takdirde, bu kur Türkiye’nin geçmişte de başına bela olmuştur, bugün de olacaktır.

2) Türkiye’nin dalgalı kur sistemini değiştirmesi lazım. Dalgalı kur sistemi Türkiye’de başarılı olamaz arkadaşlar. Çünkü faizler yüksek, çünkü dolarizasyon var, çünkü Türkiye’de vadeli işlemler yapılmıyor, dövizli işlemler. Onun için… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son sözlerinizi alayım efendim.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Peki. Onun için, Türkiye’de dalgalı kur sistemi başarılı olmaz, yerine arkadaşlar, kontrollü kur sistemini getirmemiz lazım. Bunun için altı aylık bir geçiş dönemi gerekiyor. Bunu senelerdir söylüyoruz. Eğer şimdiden sonra da uygulanmazsa, Türkiye’de reel sektör yeniden çökecektir. Zaten çökme dönemine girmiştir. Reel sektör için daha büyük darbe olacaktır. Maalesef, zamanım olmadığı için IMF elimden kurtuldu. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Korkmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir