İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) raporuna göre, 2003 yılında Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun, cirosu, karı ve ihracatı arttı… Bu kuruluşlar aynı zamanda daha az kredi faizi ödediler.
Bu demektir ki, 2001 yılındaki ekonomik krizin, firmalar üzerindeki etkileri ortadan kalktı..
Ekonomide her zaman madalyonun diğer tarafına da bakmak zorundayız… Ekonomi politikaları da iki tarafı kesen bıçak gibidir… Örneğin, uygulanan politikaların, firmalara getirdiği bu faydalara karşılık, ekonomiye bir başka maliyeti oldu mu? Yani bıçağın tersi ne kadar kesti?
Özetle, bu gibi olaylarda, meseleye heyecanlı yaklaşmak yerine daha ihtiyatlı yaklaşmak ve tarafsız analiz yapmak gerekir…
Mamafih, İSO Başkanı Küçük’te, “ekonomide olumlu gidişatın sürdüğünü ve fakat kırılgan bir zeminde yer aldıklarını” söylüyor.
Kırılgan zemin bir maliyettir… Zira, rekabet şartları, reel faizler, finansman imkanları gibi altyapılar sağlam değilse, firmaların bu başarısı kesintiye uğrayabilir…
Ayrıca, uygulanan politikalar nedeniyle bazı toplumsal maliyetler ve riskler oluşmuştur…
1) Bankacılık sistemini yeniden yapılandırmak için, içi boşaltılan bankaların, fonun tahsilatı dışında hazineye ortalama 30 milyar dolar maliyeti oldu.. Bu maliyet hazinin borçlanmasıyla karşılandı… Bu borçları bu toplum ödeyecektir.
2) Enflasyonu frenlemek için, döviz kurları çapa olarak kullanıldı… Faiz-kur makası açıldı… Türk Lirası aşırı değerlendi… İthalat malı ucuzladı… Sanayi kuruluşlarının, aramalı ithalatı arttı. Bazı ürünlerimiz rekabet şansı azaldı.
3) İthalat ucuzlayınca, firmalar ihracatlarının yüzde 65’ini aramalı ve hammadde olarak ithalatla sağlamaya başladılar… İhracatta yaratılan katma değer azaldı.
4) Düşük kur nedeniyle, dış ticaret açığımız ve dış cari işlemler açığımız, Cumhuriyet döneminin en yüksek açıkları olarak ortaya çıktı… Örneğin bu sen ilk beş ayda, 8.8 milyar dolarlık dış cari açık verdik… Yabancı yatırım sermayesi gelmediği için, bu açıklar eninde sonunda dış borçla kapatılıyor… Dış borçları da yine bu millet ödeyecek.
5) Cari açık nedeniyle ortaya çıkan devalüasyon beklentisini kırmak için, Türk lirası faizleri yüksek tutuluyor… Reel faizlerin yüksek seyretmesi , devletin iç borç yükünü artırıyor.
6) Ekonomide, üretim, istihdam ve bölüşüm ayakları dengeli gitmezse, kalıcı istikrar sağlanamaz. Ekonomide büyüme var… karlar artıyor… Ancak işsiz sayısı da artıyor… Reel ücretler geriliyor… Yani ekonomi tek ayak üstünde yürüyor… Bu durum, Orta ve uzun dönemde arz-talep dengesinin bozulacağını gösteriyor.