KÜRESEL EKONOMİ İNİŞTE

Dünya ekonomisi, küresel sürece girerek genişledi. Aşırı balonların oluşması ile 2008 -2009 finansal krizini yaşadı. O günden beridir, iniş yaşıyor. Geçici, suni  iyileşmeler, parasal dopingler nedeniyle oldu. İniş kaçınılmaz olacaktır.

Aslında iktisat tarihinde, ülke ekonomileri ve dünya ekonomisi, inişli çıkışlı bir trent göstermiştir. Bu inişli çıkışlı hareketlere iktisadi konjonktür   dalgaları deniliyor.

 

 

 

Genişleyen ekonomide, iç dinamiklerin yavaşlaması, finansal sektörün şişmesi ve reel sektörü temsil etmekten uzaklaşması (Sektörel denge),  sermaye ve emek faktörleri arasındaki dengenin (Faktörel denge) bozulması ve piyasanın spekülatif yapı kazanması, genişlemeyi engeller ve ekonomi inişe geçer. Dibe vurduktan sonra yeniden canlanma başlar. Bu konjonktür dalgaları, 30 ile 50 yılları alabilir. Küreselleşme süreci de 30 yıldır devam ediyor. Küreselleşmenin getirdiği sorunlar artık sürdürülemez bir konuma düştü ve bu nedenle iniş başladı.

Zengin daha zengin, fakir daha fakir oldu

1. Ülkeler arası gelişmişlik farkı arttı. Çin gibi bazı gelişmekte olan ülkeler küresel sermayeden yatırım yaparak kazandı. Türkiye ve Brezilya gibi birçok gelişmekte olan ülke ise, yabancı sermayeyi fiziki yatırım yapmak için kullanamadı… Sıcak para ve spekülatif  sermaye bu ülkelerde ciddi yatırımları engelledi. Bu ülkelerin ekonomileri dış kaynağa bağımlı bir yapı kazandı. Bu durum aynı zamanda cari açıkların ortaya çıkmasına neden oldu.

2. Zengin – fakir ülkeler arasındaki uçurum arttı. Aynı ülke içinde gelir dağılımı bozuldu. Özetle  yerküremizde gelir adaletsizliğindeki uçurum büyüdü.

İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’ın gelir dağılımı üzerine yaptığı yeni araştırmaya göre:

* Dünyadaki 62 süper zenginin  serveti,  dünya nüfusunun yarısını teşkil eden 3,5 milyar kişinin servetine eşittir.  

* Dünyada  en zengin yüzde 1’lik kesim dünyanın nüfusunun yüzde 99’undan daha zengindir.  

Küresel durgunluk

The Economist  2016 Dünya raporu “The World in 2016”  yayınladı. Bu rapora göre küresel ekonomi  2016 yılında Dünya ekonomisinde   ortalama büyüme  oranı  yüzde 3 dolayında gerçekleşecek.

Çin ekonomisinde yavaşlama, Çinin ithalat yaptığı ülkeleri de olumsuz etkileyecek.

Gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı, bu ülkelerde büyümeyi düşürecek.

IMF raporunda da “Riskler iyi yönetilmezse büyüme daha da düşer” deniliyor. Ayrıca, Çin ekonomisindeki yavaşlama, ABD Merkez Bankası’nın (FED) sıkılaştırma süreci ve emtia fiyatlarındaki düşüş gelişen ülkelerin büyümesini engelleyecek risklerdir ” deniliyor. Türkiye’de de 2016 yılında dünya ortalaması ile aynı oranda, yüzde 3 bir büyüme bekleniyor.

Ticaret hacmi daralıyor

2015 yılında Dünya ticaret hacmi geriledi. Orta doğuda politik riskler, gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı, Çin’de önceki yıllara göre daha düşük büyüme, Rusya’nın ekonomik ve siyasi sorunları, 2016 Dünya ticaret hacmini etkileyecek risklerdir.

Petrol fiyatlarındaki düşüşler, enflasyonu ve üretim maliyetlerini düşürdü. Cari açıkların azalmasını sağladı. Ne var  ki petrol ihraç eden tüketim toplumu ülkelerin ithalat talebinin düşmesi, küresel ticaret hacmini olumsuz etkiler. 

Dünya yeni bir dış borç sorunu yaşayabilir

ABD dolarının değer kazanması, tersine gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin değer kaybetmesi, üretimi ithalata bağımlı olan ve dış borcu yüksek olan, bu ülkeleri  Dış borçları çevirme riski ile   karşı karşıya bırakmıştır.

Doların aşırı değer kazanması  gelişmekte olan ülkelerin dış borç yükünü artırmıştır.

Dünyanın en fazla dış borcu olan ülkesi ABD’ dir. Ancak ABD kendi parasıyla borçlandığı için, dış borç sorunu yaşamaz. Gelişmekte olan ülkelerin hacim olarak dış borçları daha düşüktür. Ancak bu ülkelerde büyüme ve gelir artışı olmazsa, döviz gelirleri düşük kalırsa, bu ülkeler için dış borç sorunu daha riskli olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir