Bağımsız düzenleyici kurumlar (BDK ) AKP içinde de tartışmaya başlandı. Başbakan, AKP genel başkan yardımcısı ve Ekonomi bakanının, Merkez bankası dâhil, bağımsız kurumların hükümet kontrolüne girmesini istedikleri, MB başkanı ve iki bakanın da tersi yönde düşündüğü anlaşılıyor. Bu tartışma ile anlaşılıyor ki Hükümet fırsatını bulduğunda, bağımsız kurumların yetkileri kısılacak ve fonksiyonları değişecektir. Şimdi kamuoyu oluşturmak için tartışma yapılıyor.
İlgili kanunda BDK’ lar ‘’ Özel kanunlarla kurulmuş kamu tüzel kişiliğini ve idari ve mali özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumlar ‘’ olarak tarif ediliyor.
Bu kurumlar ve iş gördükleri sektörler şöyledir:
1.Finans sektöründe iki Bağımsız kurum var… Sermaye piyasası Kurulu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) .
2.Altyapı hizmetleri ile ilgili, Telekomünikasyon kurumu(TK) , Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ( EPDK) bulunmaktadır.
3.Tarım sektöründe, Şeker Kurumu (ŞK), Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu (TTMAPDK) mevcuttur.
4.Ayrıca rekabet piyasasını düzenleyen, Rekabet Kurumu (RK),
5.Radyo ve Televizyon Üst Kurumu (RTÜK) ve
6.Kamu İhale Kurumu (KİK ) var.
Bağımsız kurumlar önce en gelişmiş piyasalar olan, Amerika Birleşik Devletlerinde ve Avrupa ülkelerinde de kurulmuştur. Bizde 2000 li yılların başından itibaren kanunla kurulmuş ve uygulamaya sokulmuştur.
BDK’ları devlete alternatif olarak görmek yanlıştır. Zira Bunlar rekabetin önünü açarak, piyasaların gelişmesine yardımcı olan kurumlardır. Siyasi iktidar bu kurumları istediği gibi kullanamıyor. İstediği gibi kullanmasını bu kurumların tabi oldukları kanunlar engelliyor. Bunun içindir ki, aynen Merkez Bankasında olduğu gibi bunları da kendi kullanacağı çizgiye çekmek istiyor.
Başbakan dahil AKP adına açıklama yapan herkesin düşüncesinin altında özet olarak ‘’ siyasi sorumluluk bizde olduğuna göre BDK’lar da siyasi kadrolara bağlı olmalıdır.’’ şeklinde bir anlayış yatıyor.
Gerçekte ise, bu kurumlar bir siyasi anlayışa değil, 76 milyona hizmet eden tarafsız kurumlardır. Bir siyasi parti ekonomik kararlarda, kendi geleceği ve kendi oy hesabı içinde kalır. Bağımsız kurumlar ise, tüm topluma karşı sorumludur. Bir siyasi hesap dışında karar verirler. Yasa ile yüklenmiş oldukları sorumlulukları var. Yanlış yaparlarsa bu gün olmasa, yarın hesap verirler.
AKP iktidarı yarın hesap vermenin endişesini taşımıyor. Zira Türkiye de bu güne kadar, birkaç ufak istisna dışında hiçbir siyasi iktidar ve Hükümet hesap vermedi. Ne var ki gelecekte her şey değişebilir. Ne demişler… Keser Döner, Sap Döner… Gün Gelir Hesap Döner.
BDK ‘ların bu güne kadar çalışmalarında aksayan yanlar dikkate olabilir. Özellikle bu kurumlara yönetici tayinlerinde mümkün mertebe siyasi tercihler dışında tutacak yeniş adımlar atılabilir.
Ayrıca Sayıştay’ın görüşü doğrultusunda bazı yeni düzenlemeler yapılabilir. Bu görüşlerden biri de şöyledir:
‘’Bağımsız kurumlar, kamu gücü ve kamu kaynağı kullanan kurumlar olduğundan Hükümetin değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetiminde olmalıdır.’’