Kriz Kapıda!

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu ‘gösterge faizini 2 puan artırarak yüzde 19’a çıkardı’ diye Cumhurbaşkanı Merkez Bankası başkanını değiştirdi. Başkan 20 ayda dördüncü defa değişti. Bu uygulama normalde ve istikrarlı ekonomilerde görülmemiş bir olaydır. Anlaşılan odur ki, hükümet panik içindedir. Acayipleşen ekonomi yönetimi artık adam akıllı zıvanadan çıktı.

Öte yandan Türkiye de  faiz cahili oldu. Çünkü enflasyonu ve ülke riskini dikkate almadan, yalnızca nominal faize bakan bir körlük bir akıl tutulması yaşıyoruz.

Merkez Bankası’nın perşembe günü aldığı faiz kararından sonra, birisi iktidar yanlısı diğeri muhalif görünen iki gazete de aynı manşeti attı.

Yeni Şafak gazetesinin yorumu, “Bu operasyonu kim adına çektiniz – gelişmiş ülkelerin hiçbirinde yüksek faiz yoktur” şeklindeydi.

Sözcü gazetesi de, ”Avrupa’da faiz Şampiyonuyuz” diye manşet atmıştı.

Akla ilk gelen soru; her iki gazete de neden Türkiye’yi kendisi gibi gelişmekte olan ülkelerle değil de, gelişmiş ülkelerle ve Avrupa ile karşılaştırıyor? İkincisi, Osmanlıdan beri Türkiye bir faiz sorunu yaşıyor ve fakat hala neden reel faizi öğrenememiş veya öğrenmek istemeyen kesim çoğunluktadır?..

Gerçekte Yüksek enflasyon faiz serabı yaratır. Bunun için nominal faizden enflasyon etkisini bertaraf etmek gerekir. Reel faiz hesabında teknik olarak bir ay, veya bir yıl sonrasının faiz ve enflasyonu dikkate alınır. Ancak pratikte bu günkü nominal faizle, bu günkü enflasyon karşılaştırılıyor.

Şubat ayı TÜFE oranı yüzde 15,61 oldu. Merkez Bankası da gösterge faizini bu enflasyona göre yüzde 19’a çıkardı. Bu durumda reel faiz oranı; 1,19 /1,1561 -1×100 = reel faiz oranı = yüzde 2,9’dur.

Tartışmayı 2,9 reel faiz üstünden yapmak gerekir. 2,9 reel faiz yüksek mi? Bunun içinde Türkiye’nin uluslararası piyasalarda beş yıllık tahvillerinin iflas risk primine (CDS) bakmak gerekir. İflas risk primi Cuma günü 326 baz puan, yani reel faizin üstünde idi. Türkiye’de reel faizin bu riski de içermesi gerekir. Aksi halde yabancı veya yerli neden yüksek riskli tahvilleri alsın? Tasarruf sahibi neden parasını TL’ye yatırsın?

Almanya’da faiz oranı sıfır ve fakat yıllık enflasyon yüzde 0,5 ve Risk primi CDS 10 baz puan, Almanya ile Türkiye yi karşılaştırmak abesle iştigaldir.

Endenozya’da nominal faiz düşük yüzde 3,75’tir. Ama enflasyonda düşük yüzde 1,59’dur. Reel faiz oranı yüzde 2,13  demektir. Dahası Endenozya’nın CDS oranı 74,92 baz puandır. Reel faiz ülke riskinin çok üstündedir. Bizde ise ülke riski reel faizden yüksektir.

Ekonomi yönetimi neden bu gerçekleri görmüyor? Gizli ajandası mı var? Yoksa gerçekten üstünde belli grupların baskısı mı var ?

Yüksek reel faiz, yatırımların ve işletmelerin maliyetini artırır. Bu yolla İşsizliğin artmasına neden olur. Ama TL cinsinden finansal yatırımların da artmasına neden olur. Dahası oligopol piyasa yapısı arz eksiği olduğu için de, artan maliyetler enflasyona daha kolay yansır. Ancak kur artışları maliyet artışından daha yüksek enflasyon yaratır. 2018 kur şoku ile bunu yaşadık. Kaldı ki, kur şokları döviz borcu olan firmaları da zora soktu.

Reel faiz geçici çözümdür. Reel faizden sonra, kur politikasını değiştirmek, yapısal reformlar yapmak, hukuki ve demokratik altyapıyı sağlamak gerekir.

Ancak, kısa dönemde Hükümetin ve MB’nın elinde kur şokunu önleyecek araç kalmadı. Dolarizasyon yüksek olduğu için para politikası çalışmıyor. Merkez Bankası’nın kura müdahale edecek rezervi kalmadı. Elinde tek araç reel faiz kaldı. Eğer MB başkanı faiz nedeni ile değiştiyse ve Türkiye yeniden eksi reel faize geçerse, kriz kapıda demektir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir