Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 3. Yasama Yılı
109. Birleşim 24/Haziran/2009 Çarşamba
BAŞKAN – 3’üncü sırada yer alan Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz’ın; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 4 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz’ın; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 13 Milletvekilinin; Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
3 Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz’ın; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 4 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz’ın; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 13 Milletvekilinin; Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/718, 2/307, 2/392, 2/406, 2/416, 2/424) (S. Sayısı: 411)(x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde. Hükûmet? Yerinde. Komisyon raporu 411 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır. Tasarının tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Yılmaz Tankut.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz.
Sayın Korkmaz, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi adına Banka Kartları ve
Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, benden önce konuşan hatiple ilgili izninizle, onun sözleriyle ilgili bir tamamlamada bulunmak istiyorum. Değerli Hatibin çıkış yolu olarak tarif ettiği bu yasa tasarısı acaba AKP’nin yasa tasarısı mıdır yoksa bankaların yasa tasarısı mıdır?
Değerli arkadaşlar, eğer AKP’nin yasa tasarısı olsaydı benden önce konuşan Değerli Hatibi yalnız 7 kişi dinlemezdi.
MUHARREM VARLI (Adana) – Çok doğru Hocam.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Değerli Hatibi yalnız 7 kişi dinledi AKP’li ama beni 15 kişi dinliyor.
MUHARREM VARLI (Adana) – Başbakan kızacak bunlara.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – 7 de AKP…
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Demek ki 7’nin üzerine bir 7 daha ilave edildi arkadaşlar. Böyle, kanun çıkarılmaz arkadaşlar. Böyle, millete yardımcı olamazsınız. Böyle, tüketiciyi koruyamazsınız.
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Bağırma Hocam, bağırma!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Bağıracağım da, daha da ileri gideceğim çünkü AKP milletvekilleri görevini yapsın. Gelsin, kanun tasarısı çıkarıyorsa, kanun çıkarıyorsa; gelsin kanun çıkarmada kendi tasarılarının arkasında dursunlar. (CHP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar…
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Kendileri inanmıyor tasarıya.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Kendileri neden inanmıyor? Çünkü bu tasarı bankaların tasarısıdır. Bu tasarı içerisinde yer alan 5 teklif daha var; 2’si benim teklifimdir, 1’isi Milliyetçi Hareket Partisinin teklifidir, 1’isi Ensar Öğüt’ün teklifidir. Bu tekliflerle ilgili bu tasarıda en ufak bir alıntı yok. O teklifler usulen bu metnin içine, bu kitabın içine konulmuş ama en ufak bir alıntı yok.
Arkadaşlar, biz kanun çıkarıyoruz; muhalefeti, iktidarı -Türkiye’nin bir sorunu var- bunu birlikte çıkaralım. E, niye peki… Biz geçen sene, bir sene önce bir kanun teklifi verdik, dedik ki: “Bu faizler böyle giderse mağdur sayısı artacak.” Geçen sene 16 Temmuzda verdim. Peki, niye bir senedir bunu dikkate almadınız da mağdur sayısı 2006 başında 650 bindi, bir kanun getirerek bunların borçları düzenlendi ama yeniden 875 bine çıktı.
Arkadaşlar, demek ki bu tasarı sizin tasarınız değil, bankaların tasarısı. Bankaların tasarısı olduğu nereden belli? Bakın arkadaşlar, bankaların alacakları kredi kartlarından dolayı dört ay önce yüzde 6,52 idi, bugün 8,75’e çıktı. Bankalar panikledi. Ne yaptılar paniklediler? Apar topar bu tasarıyı getirdiler. Bu tasarı tüketiciye, kredi kartı kullanana çözüm getirmiyor, yalnızca geçici bir idareimaslahat getiriyor. Onun için, bu kanunun birçok maddesinin değ Değerli arkadaşlar, bir defa sorunlara temel noktalardan yaklaşmamız ve… Biz kanun yapıyoruz. Kanunlar temel prensipleri düzenler. Şimdi biz, kredi kartı mağdurlarına burada çözüm getiriyoruz; faizleri, yalnızca mağdur olanların faizleri düşürülüyor. 42 milyon kredi kartı var, 9 milyon insan var ki yalnızca asgari ödemede bulunuyor. Peki, bunlar ne olacak arkadaşlar? Yani kanun, her altı ayda bir, mağdur çıktıkça, her yılda bir mağdurlar sokağa döküldükçe mi değişecek? Neden temel prensipleri değiştirmiyoruz?
Değişmesi gereken en temel prensip faizdir arkadaşlar. Bir defa, sadece kredi kartları faizi değil, bütün faizler, Türkiye’de âdeta ekonomik istikrarı bozan, ekonomik istikrar için risk yaratan faizlerdir. Şimdi arkadaşlar, bankalara karşı her ülkede, her hükûmet çekingen davranır. Neden çekingen davranır? Çünkü bir banka iflas ederse panik yaşanır, herkes mevduata hücum eder, panik yaşanır; hükûmetler bu panikten korkar. Aslında bunun psikolojik etkileri de çok önemlidir. Onun için, bütün dünyada -dikkat ederseniz- bankaların iflasına, bankaların zor duruma girmesi sorununa karşı hükûmetler hassas davranır. Türkiye’de de 2001 yılında dikkat edersek böyle oldu. Bankalar bu hassasiyeti, hükûmetlerin bu iyi niyetini kötüye kullanıyor. Bugün Türkiye’de bankalar bu kanunu da kötüye kullanıyorlar.
Şimdi, bakın, eğer bankalar zora girerse ekonomide panik olur. Ama bugün 6,5 milyon insan işsiz. Türkiye’de bankalar elli bir tane fabrikayı satışa çıkarmış. Reel sektör daha zor durumda. Reel sektörün iflası, reel sektörün zora girmesi, reel ekonominin daralması, ekonomide bunların etkileri geç ortaya çıkar. Geç çıktığı için hükûmetler hep bankalara üşüşürler. Onun içindir ki, Sayın Başbakan “Kredi kartı mağduru yok, borçlusu var.” dedi ve âdeta suçladı.
Şimdi, arkadaşlar, Sayın Başbakan kredi kartı borçlusunu suçlarsa banka ne yapar? Bakın, örneğini vereyim. Banka ne yaptı? Bankalar Birliği Başkanı bir zat, aynen okuyorum, diyor ki: “Bizim gibi insanlar…” Ben hep kredi kartı mağdurlarına sahip çıkmaya çalıştım. Bizim partimiz sahip çıkmaya çalıştı ve özellikle Genel Başkanımız, altı aydır “Kredi kartı mağdurlarının sorunlarının çözülmesi gerekir.” diye her platformda, her zeminde konuşuyor.
Şimdi, buna karşılık Sayın Başbakan eğer “Kredi kartı mağduru yok, borçlusu var.” der ve bunları ahlaksızlıkla itham ederse, Bankalar Birliği Başkanı da şöyle der: Herkese…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Öyle bir şey yok Sayın Hocam, öyle bir şey yok. Nereden çıkardınız onu?
AHMET YENİ (Samsun) – Hocam ayıp oluyor.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) -Ayıp değil.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Öyle bir açıklama yok lütfen… işmesi ve kredi kartı mağdurları lehine bunların dönüştürülmesi gerekiyor.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Açıklaması da var, açıp da gösterelim. Herkese…
AHMET YENİ (Samsun) – Hocam, bundan daha güzel şeyler bekliyoruz.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Peki, arkadaşlar, “Kredi kartı mağduru yok, borçlusu var.” demedi mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – O tamam, onu söyledi.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Evet, “Ama bunu zorlayanlar ahlaksızdır.” demedi mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Öyle bir şey yok, hayır.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Dolaylı yoldan dedi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lütfen Hocam… Öyle bir şey yok.
AHMET YENİ (Samsun) – Size yakışmıyor bu sözler.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Şimdi, Bankalar Birliği Başkanı şöyle diyor: “Herkese böyle körü körüne sahip çıkmayalım.” Yani “herkes” dediği kredi kartı mağduru. Bunlara körü körüne sahip çıkmayın… Şimdi Bankalar Birliği Başkanı, bir milletvekili olarak örneğin bana diyor ki: “Körü körüne sahip çıkma.” Şimdi, bu hangi terbiye sınırlarına girer, hangi ahlak sınırlarına girer?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Kim söylüyor onu?
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Bankalar Birliği Başkanı söylüyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Netleştirelim Hocam.
AHMET YENİ (Samsun) – Dava aç Hocam.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Neden söylüyor? Çünkü Hükûmet yüz veriyor, çünkü Hükûmet bankaların lobisi ne derse onu yapıyor. Hükûmet benim dediklerimi yapsın, bakalım Bankalar Birliği Başkanı böyle ukalaca konuşabilecek mi? Ne diyor: “Politika yapmak için konuşanlar var.” Bak, bak… Arkadaşlar, ya, bizim işimiz politika yapmak. Eğer Bankalar Birliği Başkanı “Politika yapmak için konuşuyorlar.” diyorsa o zaman bu düzeni yeni baştan yapmamız lazım arkadaşlar, yeni baştan değiştirmemiz lazım.
AHMET YENİ (Samsun) – Değiştirin Hocam.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Gelirsiniz buraya 350 milletvekili, değiştiririz; 14 kişiyle değiştiremezsiniz!
AHMET YENİ (Samsun) – Bankalar Birliği Başkanı İş Bankasının Genel Müdürü Hocam.
BAŞKAN – Sayın Yeni… Sayın Yeni…
Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar, lütfen…
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Mevzuatı, Bankacılık Yasası’nı değiştirmemiz lazım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, diyor ki: “Herkes işini yapsın.” Neden Bankalar Birliği böyle konuşuyor? Çünkü bankacılık lobisi hâkim Türkiye’ye. Bizim bu lobiyi kırmamız lazım. Biz halk adına hareket ediyoruz, biz toplum adına hareket ediyoruz. Bu lobiyi kırmamız lazım. Bunun için Bankacılık Kanunu’nu değiştirmemiz lazım, bunun için bankaların böyle yüzde 500 spekülatif faiz almasının önüne geçmemiz lazım.
Şimdi, bu spekülatif faiz Anayasa’ya aykırı, açıkça aykırı arkadaşlar. Bakın ben size ispat edeyim neden aykırı? Şimdi, Merkez Bankası son bir yıl içerisinde gecelik faizleri yarı yarıya düşürdü. Ne yaptı? 8,75’e düşürdü. Bankaların kullandıkları yani gecelik borç verme faizlerini 11,25’e düşürdü. Şimdi, arkadaşlar, buna karşılık, aynı Merkez Bankası kredi kartları faizini 12 Haziranda yüzde 50,88 ilan etti. Yahu şimdi hani bu gecelik faizler referans faizdi? Hani Merkez Bankası piyasada faizleri düzenlemekte, bu nedenle referans faiz açıklıyordu. Peki, kendisi kredi kartı faizini 50,88 ilan etti aynı gün. Böyle haksızlık olur mu arkadaşlar, böyle düzensizlik olur mu?
Bakın, başka söyleyeyim. Şimdi, kredi faizlerine gelelim, bakın, kredi faizlerine bakalım: Şimdi, taşıt kredileri faizleri yüzde 21 senelik ama aynı zamanda yüzde 4 de dosya faizi alıyorlar yani aldığınız toplam üzerinden yüzde 4 faiz daha alıyorlar, bu da dosya parası. Yahu arkadaşlar, bu, gizli faiz değil mi? Ayrıca bir de 800 lira para alıyorlar, bireysel kredilerde de ayrıca 800 lira alıyorlar.
Başka örnek vereyim: Şimdi, diyelim ki konut kredisi kullandınız. Konut kredisi 100 bin lira istediniz değil mi, banka sizin elinize 94 bin lira veriyor. Peki, nerede bunun gerisi? 2 bin lirası komisyon parası. Bakın arkadaşlar, hem faiz alıyor hem de 2 bin lira komisyon alıyor. Dünyanın neresinde böyle bir düzen var arkadaşlar? Peki başka… 3 bin lira ekspertiz alıyor. Şimdi, kendi gönderdiği, bir ev için, bir konut için gönderdiği ekspertizin parasını, kendi memurunun parasını konut alandan tahsil ediyor, 3 bin lira da ekspertiz parası alıyor. Sigorta, şu bu; 100 bin lira alırsanız elinize 94 bin lira geçiyor. Şimdi, burada gizli faiz yok mu arkadaşlar? Şimdi, burada, siz, konut kredisi faizleri yüzde 25’tir diyebilir misiniz? Hesaplarsanız yüzde 28.
Arkadaşlar, bakın, benim bu söylediklerimin hepsi tek tek sorulmuştur ve hepsi değerlendirilmiştir ve size arz ediyorum, yani bu işe çözüm getirelim diyorum.
Bakın, başka bir örnek vereyim: Şimdi, bankalar Merkez Bankasından yüzde kaçla para alıyorlar? Yüzde 11,25’le, değil mi? Bunun bir kısmını… Bir maliyet var, üzerine onu da koyarsak yüzde 12 eder. Şimdi, açın bankaları, işletme kredisi faiz oranları aylık yüzde 3, senelik yüzde 43 eder. Arkadaşlar, Merkez Bankasından bir banka yüzde 12 maliyetle para alıyor, işletmelere yüzde 43’le satıyor, yani yüzde 350 kâr ediyor. Bu durumda reel sektör ile finans sektörü arasında bir denge olur mu? Bir denge olur mu?
Arkadaşlar, onun için, 2008’in son çeyreğinde bankacılık sektörü yüzde 9 büyüdü, reel kesim, sanayi sektörü yüzde 10 küçüldü. Şimdi, böyle istikrar olur mu yahu? Böyle istikrar olur mu arkadaşlar?
Şimdi, reel sektör ile finans sektörünün arasındaki bu dengesizlik varken hiçbir planlama, hiçbir program, hiçbir politika ekonomide istikrarın yeniden sağlanmasını sağlayamaz, yeniden sağlanması için bir araç olarak kullanılamaz.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Türkiye’de bankaların aldığı yüzde 50,88 değil mi kredi kartı faizleri? Brezilya dışında dünyada en yüksek faizi bizim insanımız ödüyor. Yunanistan’da senelik yüzde 9-10, Meksika’da yüzde 7,5, Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 12,47 kredi kartları faizleri.
Şimdi, arkadaşlar, niye dünyada bizim milletimiz en yüksek faizi ödesin. Sebebi ne? Sebebi, bankalar kartelleşmiş, bankalar piyasayı ve ülkeyi yönetiyor. İddia ediyorum bunu.
Bakın, şimdi, yüzde 12’yle kullandıkları kaynağı eğer kredi kartı sahibine yüzde 50,88’le satıyorlarsa bu ne demektir? Bu, bankaların yüzde 500 kâr etmesi demektir. Şimdi, sanayi sektörü yüzde 20 kâr edince seviniyor. Ya, yüzde 500 kâr ederse bankalar, sanayi ayakta kalır mı? Yani yüzde 11’le aldığı parayı sanayi sektörüne yüzde 43’le satarsa o sanayi ayakta kalır mı? Sanayi ayakta kalmazsa 6,5 milyon işsiz sayısı 10 milyona çıkmaz mı? Niye bunların hesabını yapmıyoruz arkadaşlar? Niye bunlara çözüm getirmiyoruz?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Hocam, siz temerrüt faizinden bahsediyorsunuz. Yüzde 20 bugün ticari işletme kredilerindeki faiz oranı.
AHMET YENİ (Samsun) – Hocam, yüzde 43’ü biz görmedik.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Efendim, yüzde 3 aylık pazarlık yoluyla düşürebiliyorlar.
AHMET YENİ (Samsun) – Hocam, 43 yok, yok.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, kredi kartı faizlerine gelelim. Arkadaşlar, kredi kartı faizlerine gelelim. Yüzde 50,88 mi kredi kartı faizleri? Şimdi, bak, dinleyin arkadaşlar, yüzde 50,88 mi kredi kartı faizi, şimdi bankaların da yüzde 45’i, yarısı yabancı mı, şimdi ne oluyor biliyor musunuz, bir millet çalışıyor bankalar kâr ediyor ve bunu yurt dışına transfer ediyor. Ya, bundan daha iyi ekonomik hegemonya olur mu? Bundan daha iyi ekonomik sömürü olur mu? Vatandaştan yüzde 51 faiz alıyor, yüksek kâr ediyor, bunu yurt dışına transfer ediyor. Getirdiği sermayeyle orantılı kâr değil. Yabancı sermayenin, getirdiği sermayeyle orantılı olarak kâr etmesi lazım. Ama getirdiğini iki yılda götürüyor, ondan sonra bir millet hayat boyu on tane yabancı bankaya çalışıyor. Böyle şey olmaz, böyle sömürü düzeni olmaz. Bunları önlememiz lazım arkadaşlar.
Şimdi Türkiye’de 9 milyon insan asgari ödemede bulunuyor. Çünkü kredi kartı olan bir defa gecikme faizine girdi mi kurtuluş yok, tuzağa düştü demek. Ve bunlar 9 milyon. Bugün biz 875 bin kişinin işini çözüyoruz, evet, peki bu 9 milyon ne olacak? Bu sistem devamlı mağdur üreten bir sistem. Gelin biz bu sistemi değiştirelim, gelin bu kredi kartı faizlerini yüzde 25’e indirelim arkadaşlar. Yüzde 25’e indirirsek yine bankalar yüzde 100 kâr edecek. Yüzde 100 kâr etsin, yüzde 500 etmesin. Gelin bunları yüzde 20’ye hatta indirelim de kalıcı olarak bir çözüm olsun. Biz bir yıl önce bu kanun teklifini getirdik, maalesef sizlerin oylarıyla reddedildi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Korkmaz.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, son olarak ben size Anayasa’nın 167’nci maddesini hatırlatmak istiyorum.
AHMET YENİ (Samsun) – Hocam, ülkeye sermaye lazım.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Anayasa’nın 167’nci maddesi piyasaların denetimini düzenliyor ve aynen şöyle: “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.” Yirmi bir bankanın yirmi biri de en yüksek orandan faiz alıyor. Bu kartelleşmedir. Yirmi bir bankanın aldığı faiz kullandıkları kaynağın yüzde 500’üdür. Eğer bankalar yüzde 500 kâr ediyorsa, bu, piyasa düzeninin bozulmasıdır, bu, istikrarın bozulmasıdır. Sizleri, Millet Meclisini, yüce Meclisi ve tüm toplumu Anayasa’ya uymaya davet ediyorum, başta Hükûmeti davet ediyorum. Saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.