Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK ) konut satış verilerini açıkladı. Bu yılın ilk altı ayında(Ocak-Haziran ) Türkiye genelinde, yeni konut ve ikinci el konut satışları toplam olarak geçen senenin (2015 )aynı dönemine göre yüzde 9.3 oranında arttı.
Yabancıya konut satışları ise bu sene düştü. 2015 yılının ilk altı ayında 10.353 konut satıldı. Bu sene aynı dönemde 9.378’ adede geriledi. Yüzde 2.6 pay, yüzde 2.2’ye geriledi.
Öte yandan üç büyük şehir içinde, konut satışında en yüksek artış İzmir de oldu. Ankara da ise düşüş yaşandı.
Yabancıya yapılan konut satışları içinde, Türkiye’den en fazla konut alanlar geçen sene ve bu sene Iraklılar oldu. İkinci sırada geçen sene Ruslar, bu sene ise Suudiler oldu. Rusların aldığı konut sayısı bu sene yarı yarıya düştü.(Aşağıdaki tablo )
Konut satışlarında ikinci el satışlar daha fazla oluyor. Bu sene ilk altı ayda satılan toplam 429 715 adet konutun 204047 adedi ( Yüzde 47.5’i) yeni konut olarak ilk satış, 225 668 adedi de ( Yüzde 52.5) ikinci el konut satışıdır.
Geçmiş yıllarda da toplam satışların yarıdan fazlasını ikinci el satışlar oluşturuyor. 2013 yılında toplam satışların yüzde 54.60’ı ikinci el satış iken bu sene bu oran yüzde 53.13 oldu.
Burada konut talebi açısından önemli olan ilk el satışlardır. Zira bu satışlar konuta olan talep artışını yansıtıyor. Bu sene İlk altı ayda toplam konut satışlarının geçen seneye göre yüzde 9.3 oranında artmasına rağmen, ilk el konut satışları daha yüksek yüzde 12.7 oranında arttı.
Bu durum talebin devam etmesi yanında, diğer finansal yatırım araçlarındaki istikrarsızlık nedeniyle de ortaya çıkmış olabilir. Zira bir ülkede eğer bir sistem değişikliği yaşanmazsa, gayrimenkul yatırımı dünyada en güvenilir yatırımdır. Geçici bir zaman için balon yapabilir, geçici bir zaman için düşebilir ve fakat orta ve uzun dönemde en yüksek reel getiriyi de gayrimenkul sağlar.
Konut yatırımları yatırım sırasında istihdam yaratır, ekonomide canlılık olur ve fakat inşaat bittikten sonra ölü yatırımdır. Konuta olan talep te gelir artışı ve nüfus artışına orantılıdır. Sürekli talep artışı bekleyemezsiniz. Talep düşerse hem fiyat düşer, hem de ekonomide durgunluk yönünde etki yaratır.