Her ilimizin kendine özgü değerleri ve kaynakları var. Bu değerleri ve kaynakları ortak olarak ve bölge kalkınma planları ile etkin şekilde değerlendirmek imkanı olmadığı görüldü. Bu nedenle il bazında kalkınma projeleri yapmamız gerekir. Elbette bu projelerde devlet öncülük etmeli, ancak bu güne kadar olduğu gibi hibe dağıtarak değil, halkla ve sivil toplum örgütleri ile birlikte proje yaparak ve bunları örgütlendirerek işin içine girmelidir. Bu kapsamda kooperatifleri günün şartlarına adapte edecek bir yasa çıkarılmalıdır.
Sınır illerimizin bu anlamda özel imkanları var.
Bir zamanlar sınır ticaretini, sınır illeri ekonomisine katkı ve halka refah getireceğine inanmıştık. Ne var ki birtakım olumsuz gelişmeler sınır ticaretine darbe vurdu…
Komşularla kötü olduk. Birçok ilde sınır ticareti de bu nedenle kalktı.
Komşularda bizim üçte bir fiyatımıza satıldığı için sınır ticaretinde akaryakıt ön plana geçti. Dış ticaret müsteşarlığı sınır ticaretinde hangi malların alınıp satılacağını, sınırda oturma süresini, ticaret kotalarını tayin etmeye başladı.
Aslında bu yetki, illerin valilerinde olması gerekirken, uygulamada ithal ve ihraç edilecek mal çeşidine ile ithalat ve ihracat hacmine dış ticaret Müsteşarlığı karar vermeye başladı. Sınır ticaretinin hacmi daraldı veya durdu.
Sınır ticaretinin bir adım ötesi, Sınır Ticaret Merkezleri de yasa gereği İl özel idareleri tarafından kurulup, işletilmesi nedeniyle bürokrasiye ve siyasete boğuldu ve başarısız oldu.
Sınır ticaretini ve sınır ticaret merkezlerini kaldırıp, bunların yerine, sınır illerinde komşu ülkelerle birlikte ‘’ Üretim ve ticaret serbest alanı ‘’ oluşturmalıyız.
Bu oluşumda Türkiye de faaliyet gösteren serbest bölgelerin sakıncalı yanlarını da dikkate almalıyız.
Türkiye de 21 yerde serbest bölge uygulaması var. Bu bölgeler gümrük bölgesi dışında sayılmakta ve üretim ve satış yapılmaktadır. Serbest bölgelerde önemli bir sorun yabancı sermaye yatırımları açısından ortaya çıkmaktadır. Yabancı sermayeli yatırımlar aramalı ve hammadde olarak dışarıda olan kendi üretimlerini kullanmakta ve yerli sermaye için haksız rekabet yaratmaktadır. Ayrıca vergi sorunları da bulunmaktadır.
Bizim önerdiğimiz , ‘’sınır bölgesi üretim ve ticaret alanları ‘’ serbest bölgeler tecrübesinden sonra, alt yapı mevzuatında, bunların taşıdığı sorunları taşımayacaktır. Ancak bazı serbest bölgelerin muhafaza edilmesi de önerdiğimiz proje etkilemeyecektir.
Bu tür projeler için bir örnek olarak Ardahan’ı vermek istiyorum.
Ardahan’da ‘’ Kafkas Ülkeleri Ortak Sınır Üretim ve Ticaret Serbest Alanı ‘’ kurulabilir.
Üye ülkeler, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan olmalıdır.
Sınır illerinde farklı ülkeler olduğu için, önce komşu ülkelerle anlaşmak gerekir. Her il için ayrı bir mevzuat oluşturmak gerekir.
Türkiye, Gürcistan Çıldır Aktaş sınır kapısında, bir alan serbest alan olarak seçilebilir. Bu alan:
· Gümrük sahası dışında kabul edilecek.
· Bu alanda üye ülkelere ait firmalar üretim yapacak.
· Üretimde yalnızca üye ülkelerden sağlanan aramalı ve hammadde girdi olarak kullanılacak.
· Teknik uzmanlar dışında yalnızca üye ülkelerden işçi alınacak.
· Üye ülkelere toptan ve perakende satış yapılacak.
· Üye ülkeler dışındaki ülkelere ihracat yapılacak.
· Vergi mevzuatı olarak serbest bölgeler vergi mevzuatı uygulanacak.
· Bu alanı, üç ülkeden 3’er ortağın olacağı bir Anonim şirket çalıştıracak.