KİMSE HALİNDEN MEMNUN DEĞİL

İktisat politikalarının ne kadar doğru olup olmadığını, uygulama sonuçları gösterir. Ekonomi bilimi de bir ülkede mevcut olan kaynakların en etkin şekilde kullanılmasını öngörmektedir. Kaynaklar etkin kullanılırsa verimlilik artar… Ekonomide büyüme olur. sosyal gelişme olur… Sonuçta toplum refahı artar…

İktisat politikaları eğer toplumun refah düzeyini artıyorsa, uygulanan politikalar doğru politikalardır. Yoksa yanlıştır.

Türkiye’deki genel manzaraya bakarsak, siyasi rant sağlayanların dışında kimse halinden memnun değil.

 

 

 

1) İşçi halinden memnun değil. Ekonomik buhran nedeniyle firmalar işçi çıkarıyor. TÜİK’in Eylül ayı için açıkladığı verilere göre, işsiz sayısı geçen yılın Eylül ayına göre -resmi rakamlarla- 420 bin kişi artarak yüzde 11.3 oldu. İş aramayıp çalışmaya hazır olanları da katarsak fiili işisiz sayısı 5 milyon 843’e yükseldi ve fiili işsizlik oranı yüzde 18’e yaklaştı.

2) Siyasi iktidarın ekonomik canlanma için, düşük faize ve inşaat sektörüne sarılıyor. TÜİK, İnşaat sektörünün Temmuz-Eylül 2016 üç aylık sonuçlarını açıkladı. İnşaatta ciro endeksi yüzde eksi 6.9 oldu, Üretim endeksi de yüzde eksi 4.2 oldu. Yani inşaat sektöründe  hem ciro düştü, hem de üretim daraldı. Dahası, ekonomide yaşamakta olduğumuz eksi büyüme ve paralel olarak konut talebinin düşmesi nedeniyle, gayrimenkul fiyatları yüzde 20’den fazla düştü. Konut fazlası ve fiyatların düşmesi sektörün cazibesini bitirdi. Şimdi inşaat sektörü de mağdurdur ve halinden memnun değildir.

3) Sanayici halinden memnun değil,  yüzde 50’den fazla ithal aramalı ve hammaddeye bağlı üretim yapıyor. Kur artışı ithalat maliyetlerini artırdı. Döviz bulmak zorunda ve yüksek maliyet içinde zararına çalışma riski var. Kaldı ki Temmuz ayında mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi de yüzde 7 daraldı.

4) Üretici çiftçi halinden memnun değil.. Zira TÜİK’in açıklamasına göre tarımda üretici fiyatları yüzde 1.85 oranında geriledi.

5) Tüketici halinden memnun değil… Zira yineTÜİK ve Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 6,9 oranında azaldı; Ekim ayında 74,04 olan endeks değeri Kasım ayında 68,93 oldu. Zaten bu günkü şartlarda tüketici memnuniyeti beklemek safdillik olurdu.

6) Sanayici, esnaf ve işadamı ağır vergi yükü altında eziliyor… Türkiye vergi yükü en hızla artan ülkedir. Ücret maliyetinin yarıya yakın kısmı, sosyal güvenlik kesintileri ve vergilere gidiyor. Bir esnafın takip etmesi ve ödemesi gereken vergilerin sayısı 30’a ulaşmaktadır. Kapanan kepenk sayısı çok net olarak gözle de  görülüyor.

7) Üçüncü çeyrekte GSYH da yüzde 1.8 oranındaki daralması da toplumun moralini bozdu.

8) Siyaset ekonomik istikrarı bozan en önemli unsur oldu. Özellikle başkanlık sisteminde israr edilmesi, toplumu tedirgin ediyor. Başkanlık sistemi bu günkünden iyi veya kötü olabilir. Ancak bunu tartışmaya şu anda vaktimiz yok.  Bilmemiz gerekir ki, hangi toplumda olursa olsun, rejim değişikliği, yeni ve halkın bilmediği  bir sisteme geçilmesi  halkta  tedirginlik yaratır. Bunun için de kimse yatırım yapmıyor. Kaldı ki, dünya da Türkiye otokrasiye mi gidiyor? tartışmaları hepmizi daha çok tedirgin ediyor.

Başkanlık teklifinin rafa kaldırılması, ekonomi için en önemli istikrar desteği olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir