KAYIT DIŞI DİYENLERİN SESİ KESİLDİ

AKP Hükümetinde, Başbakan Yardımcısı olarak yer alan ve ekonomiden sorumlu olan Prof. Dr. Nazım Ekren ekonomik istikrar ve rekabet için önce kayıt dışı ekonomiyi ortadan kaldırmalıyız derdi. Bu konuda iktidar, muhalefet herkesle tartışmak isterdi.
Üniversitede görev yaptığım dönemde, meslektaşım Prof. Dr. Osman Altuğ’a,  “Kayıt dışıcı Osman”  derdik. Zira iki sözünden birisi kayıt dışılıkla ilgili idi.
Siyasi ve ekonomik gündem, geldiğimiz noktada kayıt dışılığı gündem dışına taşıdı.
 Aslında kayıt dışı ekonomi ve vergi kaçağı konusunun üzerine gidilmesi, herkesin istediği bir yoldur… Bunu da Maliye yapar… Ancak bunu yaparken Maliyenin şu iki hususa  dikkat  etmesi gerekiyor. Kayıt dışılığa zorlayan yasalar değişmelidir… Kurunun yanında yaşın da yanması önlenmelidir.
Kayıt dışılığın zararını hepimiz çekiyoruz. Zira:
1) Kayıt dışılığın yüksek olması, vergi kaçıranlar lehine haksız rekabet yaratıyor. Vergi vereni de kayıt dışılığa zorluyor.
2) Kayıt dışılık potansiyel vergi imkanlarının kullanılmasını engelliyor. Bu defa hükümet vergi kaçırmayanların vergi yükünü artırıyor. Veya tüketim vergilerini artırıyor. Tüketim vergilerinin artması, fiyatların artması demektir. Fiyatlar artınca birçok mala olan talep azalıyor. Talep olmayınca üretici malını satamıyor. Ya zarar ediyor ya da işyerini kapatıyor. Bugün KOBİ’lerin ve küçük esnafın sıkıntı içinde olmasının nedenlerinden birisi düşük kur, bir diğeri de budur.
3) Toplumun etik değerleri aşınıyor.
4) Kayıt dışı elde edilen gelirler, genellikle yurt dışına çıkarılıyor… Ne yazık ki kayıt dışılığı önlemeyi devlet yalnızca mükellefin üstüne gitmek şeklinde görüyor…
Kayıt dışı istihdamın temel nedeni istihdam üzerindeki aşırı vergi ve prim yükleridir… Örneğin asgari ücretli bir çalışanın işyerine maliyeti 100 ise, bunun 37-40’ı vergi ve primdir. Bu yük, birkaç İskandinav ülkesi hariç, diğer ülkelerden daha yüksektir… Örneğin, OECD ülkeleri ortalaması yüzde 30 dolayındadır… AB ortalaması ise yüzde 25 dolayındadır.
İstihdam üzerinde aşırı yük olması aynı zamanda vergi ve prim gelirlerini de düşürüyor… Çünkü bu yük işletmeleri kaçak veya düşük ücretle işçi çalıştırmaya zorluyor… İster istemez vergi ve prim gelirleri daha düşük kalıyor… Kayıt dışılıkla savaş için devletin idari giderleri de artıyor… Eğer bu yükleri düşürürsek, kayıt dışı istihdam azalacak ve toplam gelirler artacaktır.
5) Kayıt dışı istihdam piyasa düzenini ve rekabeti de bozuyor.
6) Kaçak işçi çalıştıran veya düşük ücret gösterip, maliyetlerini düşüren firmalarla, kayıt dışı işçi çalıştırmayan firmalar arasında rekabet bozuluyor… Dürüst çalışan işyerleri aleyhine haksız rekabet ortaya çıkmış oluyor.
7) Öte yandan, bu sorun emek yoğun yatırımları da önlüyor. Vergi, prim ve kıdem tazminatı yükünden kurtulmak isteyen firmalar,  “sermaye yoğun yatırım”  yapıyorlar… Ve sonuçta Türkiye’nin işsizlik sorunu çözülmüyor…
Çözüm için Türkiye, istihdam üzerindeki vergi ve prim yüklerini AB ve OECD ülkeleri ortalaması olan yüzde 30’lar düzeyine indirmelidir.
 Maliye yetkilileri ve vergi denetim elemanları, SSK mensupları, incelemeleri sırasında mükellefe yardımcı olmalıdırlar… Herkesin potansiyel vergi kaçakçısı gibi görülmesi tepki çeker… Vergi kaçağı vergiden kaçınmaya  dönüşür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir