DİE, İmalat Sanayinde 2004 yılı 4. çeyrek kapasite kullanım oranını açıkladı. Ve 2004 yılı ortalama kapasite kullanım oranı yüzde 81.3 oldu.
Kapasite bir işletmenin, bir fabrikanın mevcut yatırımları makineleri ve çalışanlarını kullanarak belli bir zaman süresi içinde ne kadar üretim yapabileceğini ifade etmektedir… Başka bir ifade ile kapasite bir işletmenin üretim gücü demektir.
Bu kapasiteyi tam, yani yüzde yüz oranında kullanmak hiçbir zaman mümkün olmaz… Zira, bazı makinelerin kısa süre için bozulması, insanların hastalanması, vardiya değişmeleri gibi sorunlar üretimi aksatır.
Bu nedenle,tatiller ve yukarıda açıkladığım faaliyet kesilmeleri düşürülerek “Pratik Kapasite” hesaplanmaktadır.
Kapasite kullanım oranı da, yüz kabul edilen bu kapasitenin ortalama olarak ne kadarının kullanıldığını göstermektedir.
2001 krizi ile birlikte aynı yıl, İmalat Sanayinde yüzde 70.9’a gerileyen Kapasite kullanım oranı 2004’te 81.3’e yükseldi.
Dikkat edersek, kapasite kullanım oranı mevcut yatırımlar için kullanılan bir orandır. Örneğin bir makinesi olan bir işletmenin iş hacmi artarsa, bu makineyi yüzde 100’e yakın bir kapasitede kullanabilir. Yeni yatırım yaparsa, yani ikinci bir makine alırsa ve talep artmazsa, üretimi ikiye bölünür…Ve kapasite kullanım oranı yarı yarıya düşer.
Özetle Kapasite kullanım oranının artması yeni yatırım yapıldığını göstermez… Ancak aynı dönem içinde büyümenin artmasına neden olur.
Kapasite kullanım oranı anket yoluyla tespit edilmektedir… Aynı ankette işletmelere tam kapasitede çalışmayı engelleyen nedenler de sorulmaktadır… Cevaplardan çıkan sonuç, bu nedenlerin başında yüzde 51.4 oranı ile talep yetersizliğinin gelmesidir.
Çelişki şuradadır…Talep yoksa kapasite kullanım oranı neden bu kadar hızlı arttı? Ve hızlı büyüme nasıl yaşandı?
Kaldı ki yeni yatırımlarda da bir artış olmadı… Sabit Sermaye Yatırımlarının ,Gayri Safi Milli Hasılaya oranı 2001 yılında yüzde 19.0 idi. 2003’te yüzde 17.7 oldu… 2004’te kesinleşme tahmini ise yüzde 18 dir.
Kapasite kullanım oranları iki nedenle arttı…
1) Krizde ertelenen talep devreye girdi.Ve fakat doyma noktasına geldi.
2) Kurların düşük kalmasıyla ithalat ucuzladığı için, işletmelerin hammadde ve anamalı ithalatı arttı…
Örneğin krizden önce aramalı ve hammadde ithalatı 2000 yılında 35.7 milyar dolar iken 2004 yılında 65.4 milyar dolara tırmandı.
Firmalar içerde üretmek yerine, üretmekten daha ucuz geldiği için daha çok hammadde ve aramalı ithal edip, mevcut kapasite içinde, üzerine daha az katma değer ilave ederek üretim yaptılar. Yeni yatırım ve yeni işçiye gerek kalmadı. Büyümede ithalata dayalı bir büyüme oldu…