İçinde bulunduğumuz ekonomik, sosyal ve siyasi şartlar, hepimizin psikolojisini bozacak düzensizliğe dönüştü. Bunun adı Kaos ’tur.
Bu kaos ortamında siyasi hesaplar yapanlar kaosu derinleştirmiş oluyorlar. Zira siyasi hesaplar ile kaostan çıkış yolu birbiri ile çelişmektedir. Erken seçime gidilmesi halinde bu kaos ortamı derinleşecektir. Kaos ortamı ülkeye meclisteki partilere fayda sağlamaz.
Her şeyden önce, başta terör olmak üzere, ekonomide, dış politikada, insan hakları ve demokratik özgürlüklerde, basın özgürlüğünde, yargı bağımsızlığında, Cumhuriyet tarihinin en kritik yıllarını yaşıyoruz. Geleceğimiz bıçak sırtında iken, hiçbir partinin oy hesabı yapmayı içine sindirmemesi gerekir.
Ayrıca, bu günkü zarurete rağmen, koalisyondan uzak duran partiler bunun hesabını sandıkta verirler.
Söz gelimi, erken seçimde AKP oylarının bir –iki puan artacağı hesaplanıyor. En son yapılan gezici anketinde de, AKP oy oranı yüzde 41.9 görünüyor ve fakat bu anket terör öncesi yapılmıştı. Bu gün durum değişti. Genel olarak halk, çözüm sürecinde PKK ‘nın güçlendiğini, silahlandığını ve kadrolaştığını düşünmeye başladı. Bu gün yapılacak tarafsız bir kamuoyu yoklaması, AKP oy kaybının daha çok olacağını daha net gösterebilir.
Dahası, AKP de kendine güvenemiyor. Seçim çantada keklik değil. Her şeyden önce 13 yıllık bir yıpranma sorunu var. Türkiye gibi, kurumları oturmamış ve kalıcı bir devlet politikasının olmadığı bir ülkede hangi parti olursa olsun yıpranır.
Yetmedi, AKP içinde çekişme olduğunu da herkes biliyor. Erken seçimde aday listeleri yeni bir çekişme kaynağı olacaktır. Üç dönem milletvekilliği yapanlar yeniden aday olacaklar ve bu durum gençler ve yeni adaylar arasında huzursuzluk yaratacaktır.
Yani partide iç çatışmalar artacağından, AKP’ de en doğru yolu koalisyon da görmelidir.
Yine AKP giderek radikalleşti. Radikaller giderek, İslam yolunun Vatandan daha önemli olduğunu dile getirmeye başladılar. Dinde radikalleşme İslam’ın karakterinden değil, onu yorumlayanların yanlışından ileri geliyor. AKP’nin Suriye, Mısır, İsrail’e karşı tutumu bu radikalleşmenin göstergeleridir.
Bu şartlarda, bir koalisyon AKP’ ye de yarar sağlayacak ve partide radikal baskılar hafifleyecektir.
AKP-CHP koalisyon şartlarında üç konuda sorun yaşanıyor.
Suriye sorunu: Rusya ve İran’ın Suriye sorunu ile ilgili bir takım çalışmalar yaptığı ve Türkiye’nin işine gelmeyecek bazı öneriler getireceği biliniyor. En azından CHP ve AKP ‘ Türkiye’nin lehine olmayacak bazı önerilere karşı iş birliği yapabilir. Sorunun toptan çözümünde ise halkın talebi doğrultusunda bir politika çizgisinde buluşabilirler. Bunun için, her iki parti tarafsız ve bilimsel temeli olan bir kamuoyu yoklaması yaptırabilir, koalisyonun Suriye politikasını bu temel üstüne kurabilirler. Bu anket AKP’ nin de işine gelir. Zira kamuoyunda Suriye yanlışını AKP başlattı diye yaygın bir kanaat var.
Başkanlık sorunu: Türkiye’nin bir başkanlık sorunu yoktur. Sayın Erdoğan’ın başkanlık talebini ise yapılan her ankette yüzde 70 oranında halkın istemediği anlaşıldı. Ayrıca 7 Haziran seçimleri de aynı doğrultuda çıktı. Bu konuda ısrar etmek hem Sayın Erdoğan’a, hem de AKP’ ye zarar getirecektir. Kaldı ki koalisyon protokolün de böyle bir görüş veya hedef zaten yer almaz.
17-25 Aralık sorunu: Bu konuda meclis araştırması yapılsın veya yapılmasın diye koalisyona bir madde konulamaz. Aksi halde Meclis
İpotek altına alınmış olur.
Sonuç, ülkenin bu günü ve yarını için olduğu kadar, siyasi partilerin hayatiyeti için de koalisyon, Türkiye’nin olmazsa olmazıdır.