2000 yılında işsizlik oranı yüzde 6.5 idi. 2001 yılında kriz oldu . Ekonomi yüzde 5.7 oranında küçüldü. Aynı yıl işsizlik yüzde 8.4’e yükseldi. 2009 yılında kriz oldu ekonomi yüzde 4.7 oranında küçüldü. 2008 yılında yüzde 10 olan işsizlik oranı 2009 da yüzde 13.1’ e yükseldi.
1.Doğal olarak , ekonomide büyüme işsizliği etkileyen ilk ve en önemli faktördür.
Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi bazı istisnalar dışında ; büyümenin düşük olduğu yıllarda işsizlik oranları yüksek oluyor. Büyüme eğrisi ile işsizlik eğrisi arasındaki açık artıyor. Büyümenin yüksek olduğu yıllarda da işsizlik oranı daha düşük oluyor ve büyüme eğrisi ile işsizlik eğrisi arasındaki açık azalıyor. Bu trend işsizliğin yüzde 10 seviyesi iken
2.Kur politikası üretimde dışa bağımlılık oranını artırdı.
Yukarıdaki grafik yüzde 10 kronik işsizlik düzeyinde bir tespittir. Ancak işsizlik oranı 2000 ve öncesi yıllarda ortalama yüzde 6 dolayında iken , neden 2002 ve sonrası yüzde ona çıktı ? Yüksek büyümenin olduğu yıllarda yüzde 6’ya gerilemesi gerekirdi. Neden gerilemedi ?
Büyüme oranının artmasına rağmen işsizlik oranının yüzde 10 etrafında kalmasının sebebi İMF’ ile yaptığımız stand -by düzenlemesidir. Bu nedenle Dalgalı kur sistemi – cari açıktan daha fazla sıcak para girişi – TL’nin aşırı değer kazanması ve bu süreçte ithalatın ucuzlaması ile üretimde ithal aramalı ve hammadde oranının artması süreci oluştu , içerde ithalatla rekabet edemeyen birçok fabrika kapandı.
Hammadde , aramalı ve sermaye malları ve teknoloji ithalatı yurt içinde dolaylı olarak üretim artışına destek oldu. İthalat için çıkan döviz ödemeleri şeklindeki kaynak çıkışı kısmen dış borçları artırdı. Yani potansiyel varlık- servetten yedik. Bu süreçte kapanan fabrikalar nedeniyle işsizlik arttı.
3.Spekülatif piyasa oluştu.
2003 sonrası 2009 krizine kadar yüksek faiz ve düşük kur nedeniyle ortaya çıkan spekülatif kazançlar reel sektör karlarından daha yüksek olduğu için , sanayiciler de finansal yatırım araçlarına yöneldiler. O zamanlarda tüm medya da ‘’ sanayiciler parasını yatırıma değil faize yatırıyor ‘’ diye haberler yar alıyordu.
Ayrıca Kontrolsüz sıcak para girişi yüksek reel faiz ,Finans Sektörünü öne çıkardı. Finans sektörü ile reel sektör arasındaki denge bozuldu. Reel sektörün istihdam kapasitesi düştü.
- Yatırım ortamı bozuldu. Yatırım iştahı azaldı.
- Planlamanın kaldırılması , kronik enflasyon , bütçeden yapılan kamu yatırım harcamalarının düşürülmesi ( 2019 Bütçesinde kamu yatırımlarının payı yüzde 6’ ye geriledi ) , kredi faizlerinin aylık olarak uygulanması ekonomide belirsizliği artırdı. Yatırım planlaması yapmayı zorlaştırdı.
- 15 Temmuz 2015 sonrasın da , bizzat bu darbe teşebbüsü , demokrasi ve hukukun üstünlüğünde geri düşmemiz yerli ve yabancı yatırımcıyı caydırdı.
- Yine İstihdam üzerindeki vergi ve primlerin yüksek olması , emek yoğun yatırımları engelledi. Üretim maliyetlerini artırdı. Yatırımları caydırdı.
İşsizlik nasıl çözülür ? Bu şartlarda çözülmez. Çözmek istiyorsak eğer , önce demokrasi ve hukuk alanında iyileştirme sağlamalıyız. Planlama yapmalıyız. Üretimin dışa bağımlılığını azaltacak politikalar oluşturmalıyız. İstihdam politikasını ve istihdam üstündeki yükleri değiştirmeliyiz.