İŞSİZLİK İÇİN KÖTÜ HABER

Hükümet 16 Nisan referandumu için şimdiye kadar yapılan seçim ve referandumlardan daha fazla popülist davranıyor. Bütçe Kaynaklarından yalnızca referandum amaçlı ve referandum takvimi ile sınırlı olmak üzere, yardımlar, vergi indirimleri, vergi afları kararları alıyor. Referandum için Kamu harcamalarının geçici artması yine geçici olarak toplam talebi artırıp, 2017 yılı ikinci çeyrekte GSYH’ da büyüme oranını destekleyebilir… Ancak ardından ekonomide daha büyük durgunluğa yol açar. 

 

 

Hükümet üyeleri 2017 için yüzde 4 büyüme beklediklerini söylüyor… Bu tahminin referandum amaçlı ve popülist bir tahmin olduğunu söyleyebiliriz. Ne var ki gerçekçi olmayan tahminler tutmayınca güven sorunu oluşuyor. Halk büyüme oranları ile ilgilenmiyor. Ancak güven sorunu yatırımları engelliyor, işsizlik artıyor ve sonuçta halkın cebine giren parada kaçınılmaz olarak azalıyor.  Ayrıca Türkiye dış borç ödemede zorlanıyor.    

Türkiye’nin 2017 büyüme oranları için en son Dünya Bankası, 2017 yılı için yüzde 2.7 oranında bir büyüme tahmin ediyor.  

 

 

1.Merkez Bankası Şubat ayı imalat sanayi beklenti anketinde imalat sanayiinde son üç ayda toplam siparişlerde arttı diyenlerin oranı yüzde 18.5 iken azaldı diyenlerin oranı yüzde 28.5 tur. Yine Merkez Bankasının aynı anketinde, kayıtlı siparişlerimizin miktarı normal üstü diyenlerin oranı yüzde 6 iken normal altı diyenler yüzde 16.1 dir. Referandum tavizlerine rağmen ,fiilen yapılan siparişlerin azalması , ekonomide durgunluğun artacağını gösteriyor.  

2. Türkiye 2012 öncesi Yatırım ve Üretim artışına, ihracat artışına dayanan bir büyüme değil, sıcak para, dış borç şeklinde giren yabancı sermayeye dayanan bir büyüme yaşadı.

Dış kaynak girişi büyümeyi artırdı. Sonrasında daha düşük yabancı sermaye girişi ve daha az dış borçlanma, büyümenin de düşmesine neden oldu. 

3. Türkiye bu nedenledir ki, 5 yıldır orta gelir tuzağına düştü. Fert başına gelir, 10 bin dolar civarında kalıyor. 

4. Yatırım be büyüme olmazsa, istihdam da artmaz. Nüfus artışı istihdam artışının üstünde olduğu için, işsizlik artıyor. Bu şartlarda 2017 de açıklanan işsizlik oranı yüzde 12, fiili işsizlik oranının ise yüzde 20 olur. 

5. Bizim gibi dış borç stoku yüksek ve buna karşılık döviz kazanma potansiyeli düşük ekonomilerde, dış borçların çevrilmesi için önce fert başına büyümenin artması, yani gelir yaratılması, sonra da bu gelirin dövize çevrilmesi gerekir.  

6. 2017 yılında kurlar arttığı için, ithalat artışı ihracat artışının altında kalabilir. Bu durum büyümeyi olumlu etkiler  

Ne var ki bütün bu tahminlerin büyümeye doğru yansıtılması önemlidir. Tersine bizde TÜİK son on yıllık büyümeyi revize etti ve söz gelimi 2013 yılında yüzde 4.2 olan büyümeyi yüzde 100 artırarak yüzde 8.5 yaptı. Büyüme tahminlerinde yüzde 5’e kadar yanılma olabilir. Ancak yüzde 100 yanılma varsa, onun adına tahmin denilmez. Bu kadar yanılan bir kurumun rakamlarına da güvenilmez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir