1990’larda hızlanmaya başlayan küreselleşmenin üzerinden 20 yıldan fazla zaman geçti. Bu 20 yıl, dünya ekonomisinin en çalkantılı yılları oldu. Dünyada işsizliğin ve fakirliğin arttığı yıllar oldu. En istikrarsız yılları oldu. En büyük krizin nedeni oldu.
Spekülatif sermaye ve fonlar dünyaya o kadar hakim ki, ‘’nereye kadar kürselleşme?‘’ ‘’ekonomik politikalarda değişme‘’ gibi konular hiç tartışılmıyor… Yalnızca düzenin revziyonu tartışılıyor.
IMF ve Dünya Bankası toplantıları da aynı çerçevede oldu.
Oysaki, nereye kadar kürselleşme? Sermaye yanında emeğin dolaşımı? yeni istikrar kurumları…Yeni dünya parası gibi yeni sistemler ve yeni politikalar tartışılmalıydı.
Dolara bağlı para sisteminin, IMF ve Dünya Bankasının radikal bir şekilde değişmesi gerekiyor. Küreselleşmenin bizim gibi ulusal iktisat bilincine ulaşmamış ülkelerin, yüksek cari açıklarla kan kaybının önlenmesi gerekiyor. Küresel finansal sistemin baştan sona yenilenmesi gerekir.
Aslında bizim yıllardır söylediğimizi, IMF şimdilerde söylemeye başladı. IMF uluslararası para ve finans komitesi sonuç bildirgesinde ‘’kota reformu, IMF’ nin meşruluğunu ve etkinliğini artırmak için çok önemlidir.‘’ denildi. Kastedilen, IMF’ nin başta ABD olmak üzere 7 sanayileşmiş ülkenin fonu olmaktan çıkarılması ve gelişmekte olan ülkelerinde söz sahibi olmasıdır.
IMF başkanı da ‘’artık para birimlerinin ötesine geçerek yetkimizi yeniden tanımlamamız gerekiyor‘’
Bu sözler, IMF’ nin de kendinden memnun olmadığını gösteriyor.
Yapılması gerekenler şöyle olmalıdır:
1) Her şeyden önce dünyayı dolar hegemonyasından çıkarmak gerekir. 1970’li yıllara kadar dolar altına bağlı idi. İstikrar sağlayıcı bir özelliği vardı. Ancak 1970 ve sonrası, ABD tek taraflı olarak dolar altın ilişkisini bitirdi. Oysaki 1944’ te kurulan dünya para sistemi, bir onsa altın, eşittir 35 dolar esasına göre şekillenmişti. Bu gün dolar çok oynak ve istikrar değil, istikrarsızlığın kaynağı hainle geldi. Bu nedenle yeni bir dünya parası yaratmak gerekir. Bunun için, ABD doları, AB Euro’su ve Japon yeninden oluşan ve bu ülkelerin GSYH’ ları oranında ağırlık verilerek yeni bir sepete bağlı dünya para birimi yaratmak gerekir.
2) IMF çok tartışılan ve yetersiz bir kurum haline geldi. Uyum sağlayamadı. Bu krizde kredi vererek kendini ispat etmeye çalışıyor. Ancak bizzat IMF adı, istikrarsızlığı ifade ediyor. IMF’ nin kota ayarlaması yerine, Dünyayı daha iyi temsil edecek ve ABD ve zengin ülkeler lobisine kapalı olan yeni bir ‘’Dünya İstikrar Fonu‘’ oluşturmak gerekir.
3) Dünya Bankasının işlevleri yeniden tarif edilmeli ve değişmelidir. Dünya Bankası dünyada, alt yapı ve diğer yatırımlar için kredi veren bir kurum olarak kalmalıdır. Yoksullukla mücadele Dünya Bankasından çıkarılmalıdır.
4) Dünya da ‘’fakirlikle mücadele için yeni bir fon‘’ kurulmalı. Bu fona, satın alma gücü paritesine göre, fert başına GSYH’ sı on bin dolardan daha fazla olan ülkeler, belirli bir oranda kaynak aktarmalıdır. Bu kaynaklarla fakirlikle mücadeleye ayrılmalı, fakirlere destek verilmelidir.
Dünyada ekonomik istikrar sorunu, işsizlik ve fakirlik sorunu giderek büyüyor. Fakir ülkelerle zengin ülkelerin arası açılıyor. Yoksulluk sorunu Harp sonrası yıllar kadar kötüdür. Bunun içindir ki radikal çözümler gerekiyor.