IMF’İ NASIL KANDIRDIK?

Türkiye tarafından 26 Nisan günü IMF başkanına gönderilen niyet mektubu ve ekinde yer alan performans kriterleri, önceki gün IMF icra direktörleri kurlu tarafından kabul edildi… Böylece  Türkiye-IMF 19. standby düzenlemesi yürürlüğe girmiş oldu.

Aslında, niyet mektubu gönderilemeden, IMF uzmanları ile mutabakata varılıyor… Niyet mektubu bu mutabakata göre hazırlanıyor… Bu nedenle  bu mektup, Ekonomiden sorumlu Bakan ve Merkez Bankası başkanının imzasını taşısa da, önceden belirlenmiş IMF istekleri doğrultusunda hazırlanıyor.

Buna rağmen Mektupta ve ekinde, gerçeğe aykırı ifadeler ve rakamlar yer almaktadır…

 

 

Mektubun 4 sayfasında  sadece 3 yıl içinde  enflasyonun yüzde 70’lerden yüzde 10’un altına indiği ifade ediliyor… Oysaki üç yıl önce 
Ecevit‘in Başbakan olduğu dönemde   mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yani yıllık enflasyon oranı  TEFE olarak yüzde 49.3 ve TÜFE olarak ise yüzde  46.2 idi…

Kaldı ki aynı yıl sonuna kadar yani  daha AKP hükümeti kurulmadan Ecevit döneminde enflasyon hızla gerilemiş ve 2002 sonunda TEFE yüzde 30.8 ve TÜFE yüzde 29.7 olmuştu…

Yani AKP Hükümeti, TOBB genel kurulunda  Baykal‘ın ifade ettiği gibi yüzde 30 dolayında bir enflasyon devraldı.

Öte yandan yine mektupta yer aldığı gibi toplam kamu borç stokunun yüzde 63.5 olduğunu söylemekte, kendi kendimizi kandırmış oluyoruz…

Hazine kamu borç yükü olarak, iç borçları net kamu borcu diye hesaplıyor… Bu durumda 332 katrilyon olan toplam borç stoku kamu net borç stoku olarak  272 katrilyona geriliyor…

Gerçekte ise  kamu net borç stoku, nakit durumunu gösteriyor… Devletin gerçek borcunu göstermiyor… Devletin gerçek borcu, Toplam kamu borç stoku olarak açıklanan 332 katrilyondur… Bu hesaba göre, toplam borç yükümüz  yüzde 77.4 ‘tür

Devlet borcu, devletin faiz verdiği toplam borçlarıdır. Burada devlet net borç stokuna değil, toplam kamu borç stoku için faiz ödemektedir. Bu anlamda devlet borcunun Brütü neti olmaz.

Kamu net borç stokunu hesaplamak için, Kamu mevduatı borç stokundan indirilmiştir. Bu yanlıştır. Çünkü kamu mevduatı devletin alacağı değil ki, borcundan indirelim… Tersine bu mevduat kamu harcaması yapmak için yatırılan mevduattır… Örneğin Müteahhit iş yapmış, tahakkuk yapılmış, ancak ödeme henüz yapılmamış… Yani bu mevduatın içinde müteahhidin alacağı vardır…

İşsizlik sigortası fonu net varlığı da  aynı şekilde borç stokundan düşülmüştür… Bu da yanlıştır… Oysaki bu parada devletin alacağı değil… Tersine bu para içinde işçinin ödediği primler de vardır… Ve işçi adına devlete emanet edilmiş bir paradır… Zamanı geldiğinde bu parayı da devlet işsize ödeyecektir. Kaldı ki  Hazine bu parayı kullandığında faiz ödemektedir.

Bu hususları IMF bilmiyor mu? Biliyor… Ancak IMF’de kendini kurtarmak istiyor.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir