Başbakan’ın IMF ‘yi yorumu ilginçtir… IMF ile stnad– by yapalım mı ? yapmayalım mı ? tartışmalarına , ‘’Biz IMF ‘nin ortağıyız ‘’ diyerek yorum yapıyor. Üstelik ortak olduğumuzu bilmiyormusunuz mealinde de bir suçlamada bulunuyor.
IMF ‘nin 185 ortağı var.Bütün birleşmiş milletler üye devletleri otomatik olarak IMF’ ye katılır. Ortaklar bir yerde IMF’nin patronu sayılır. Çünkü IMF bir fondur. Bu fonun en büyük ortağı da ABD’ dir. IMF her ülkeye yılda bir defa gözden geçirir.
Ne var ki IMF’nin patronu olmak ayrı… IMF’’nin patronajı altına girmek ayrıdır.
2002 yılında bizim gibi IMF ile stand– by yapmış olan 13 ülke vardı. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin çoğu , IMF’ ye muhtaç olmaktan kurtuldu. Türkiye hala IMF kapılarında sürünüyorsa , bunun nedeni ülkeyi yönetenlerin , ekonomiyi yönetenlerin başarısız olmasındandır.
Türkiye’ nin IMF ile stand– by yapmasının iki amacı var… Kredi almak ve IMF’ yi çıpa olarak kullanmak.
Aslında IMF ile bir stand– by düzenlemesi yapmasak ta , çekme hakkımızı kullanarak , 10 milyar dolar cıvarında bir kredi alıyoruz.
( Türkiye’ nin çekme hakkı , 1.2 milyar SDR x 5.5 = 6.6 x 1.60 dolar = 10.6 milyar dolardır )
Hükümet bu krediyi yeterli görmediği için , stand–by yapıyor.
Hükümet çıpa olmadan ekonomiyi yönetemiyor…Zira ekonomi aşırı kırılgandır. Dünyanın en yüksek faizi Türkiyededir… Yüksek faiz istikrarsızlığın bir göstergesidir. Bu yüksek faiz yabancı sermaye için yetmiyor. Zira ayrıca güven sorunu var. Hükümet bu nedenle IMF’ yi çıpa olarak kullanmak istiyor.
IMF’DEN YİNE ZARAR GELECEK
Hükümet yanılıyor… zira ,
· IMF Dünya para sisteminin bir organıdır. Dünya para sistemi yetersiz kalmıştır. Bu nedenle IMF’ nin de misyonu bitmiştir. Artık IMF için , ‘’Kendisi himmete muhtaç bir dede… Olmaya ki aleme himmet ede . ‘’ demek gerekiyor.
· IMF’ nin ‘enflasyon dönemlerinde, koşul olarak öngördüğü hazır reçeteler ,örneğin sıkı bütçe , örneğin çalışanların maaşlarının kısılması ve çiftçiye desteklerin reel olarak düşürülmesi , resesyon ve durgunluk dönemlerinde ters etki yapar.
· IMF ’ yalnızca kısa vadeli spekülatif sermayeye çıpa olur. Yatırım sermayesi , IMF gölgesine giren ekonomilerin istikrarsız ekonomiler olduğunu bilir. Fiziki yatırım yaparak , uzun dönemli risk almaktan kaçınır.
· Bu güne kadar IMF Türkiyeye zarar vermiştir… Örneğin 2000 yılı kasım krizi ve 2001 şubat krizi , IMF’ ‘nin likiditeye sınır getirmesi ve yine önerdiği sabit kur rejiminden ileri gelmiştir.
· IMF ekonomide iç dinamikleri köreltiyor. Sıcak para ve spekülatif sermaye girişini hızlandırıp , suni bir rahatlık sağlayarak ,krizlere karşı direncin azalmasına neden oluyor.
· Bu gün yaşanan işsizlik, dışa bağımlı üretim yapısı ve aşırı kırılganlıkta , IMF’ ‘li yıllarda olmuştur. IMF ‘ Türkiye’yi yüksek faiz – düşük kur’a mahkum etmiştir.
Bu nedenlerle IMF ile stand– by düzenlemesi yapılması yanlıştır. IMF ile Ekonomi kendi ayakları üstünde durmasını öğrenemez. Krizlere karşı dayanıklık kazanamaz.