IMF BİZE NE GETİRDİ

Dünkü önemli medya haberleri arasında , IMF’ heyeti dönüşünü erteledi , diye bir haber vardı.  Dünyada IMF ile bu kadar sıkı ilişki içinde olan yalnızca Türkiye kaldı..

Türkiye-IMF ilişkileri, bugüne kadar Türkiye’nin aleyhine gelişmiştir..  Dünya ekonomik konjonktürü , kriz sonrası ekonominin iç dinamikleri , Piyasalarda suni bir  iyileşme yaratmış ve bu durum ekonomik gerçeklerin saklanmasına imkan hazırlamıştır.

·       IMF’nin getirdiği ekonomik maliyetlerden birisi 2000 kasım ve 2001 şubat krizidir. IMF’nin 1999 sonunda 1.5 yıl için  şart koştuğu ‘’sabit kur ‘’ olmasaydı, krizlerde olmazdı.

·       IMF ‘nin zorunlu tuttuğu İktisat ve Maliye politikalarının getirdiği diğer  maliyetler, iç ve dış borç  riski , kur riski ve işsizliktir.

·       IMF ‘Türkiye’nin sürekli borç sorunu yaşamasını neden oldu.

Bunlar içinde yalnızca borç sorunu bile, IMF’ nin ne kadar zarar verdiğini gösteriyor.

1.IMF kredilerine tefeci faizi verdik .

IMF  ‘den aldığımız  krediler için 5 milyar dolar ödedik.  stand-by  kredilerine yıllık yüzde 6 .. acil krediler için yüzde 8 faiz ödedik. masraflar ve diğer  yüklerle yıllık yüzde 8 faiz yüzde e ona çıkmaktadır.  oysaki IMF’nin kendisi aldığı krediler yüzde 2 veya 3  faiz ödemektedir.

2. IMF Türkiye’den siyasi taviz koparmanın bir aracı oldu.

IMF’nin yaptıkları ve şimdi de Türkiye gerçeği , zenginlerin artık IMF’yi politik bir kurum  olarak kullanmaya başladıklarını gösteriyor..

Mamafih , dünya bankasının eski baş ekonomisti stiglitz’de ,üç  yıl önce o zaman Türkiye’ye verilen ve fakat sonradan kullanılmayan hibe ve kredi için ,    ‘’11 eylül saldırı sonrası Türkiye ye verilen 10 milyar dolar ve tezkere oylama öncesi verilen 8.5 milyar dolar kredinin de politik içeriklidir ’’ demişti.  

3.IMF  Türkiye’yi özellikle borçlandırdı

2001 yılında bankaların 12 milyar dolarlık kısa vadeli sendikasyon kredilerinin , ertelenme şansı varken , IMF bunu kullandırtmadı. Fona devredilen bankaların borçlarını hazine ödedi. Bankaların sermayesini güçlendirme yasasıyla bir kısmı yine hazine desteği ile ödendi. bankaların dış borcu sosyalize edildi. 

4. İç borçları çeviremiyoruz..

IMF’nin faiz dışı fazla diretmesine rağmen iç Borçlar arttı.

İç borçlarda öncelikli sorun ‘’iç borçları çevirmek ‘’ tir.. Ancak iç borçları çevirmek  ‘’her ne pahasına olursa olsun iç borçları geri ödemek ve borçlanmayı sürdürmek ‘’  değildir.  ‘’İç borçları çevirmek demek ‘’ kendisinden daha büyük bir  ekonomik ve sosyal maliyet  ortaya çıkarmadan  borçlanmak ‘’ demektir.

Hazine, risk arttığında  daha yüksek faiz  verir , yine borçlanır.. Dolaylı yoldan ekonomideki, kamudaki kaynakları kullanır yine borç öder.. Yani devletin iflası söz konusu değildir. Mamafih bizde de hazine borçlanmaya devam ediyor ..

·       Eğer  faiz yükü bu kadar yüksek olmasaydı, yıllardır  yüksek gelir  guruplarına akan faiz ödemesi yerine devlet altyapı, eğitim , sağlık harcaması yapacaktı..

·       Borç verilebilir fonların  büyük kısmına hazinenin talep yarattığı için  , reel faizler gereği kadar düşmüyor..

·       Hükümetin fakirden vergi alıp, yüksek gelir guruplarına reel faiz vermesi , gelir dağılımını ve sosyal dengeleri bozmaktadır..  zengin- fakir farkının açılması terör gibi sosyal risklerin artmasına neden olan temel faktörlerden birisidir.

·       Hükümet  borç ödesin diye , parafiskal gelirler dahil vergi yükünü yüzde 36 ‘ya çıkardı.. vergi oranları arttı.. Yeni vergiler geldi.. Ek vergiler yüklendi… Kaldı ki ,  bazı yatırımları merkezi devlet yapmadığı için belediyeler halktan aldığı yardımlarla yapıyor.. Bu gibi yükleri de katarsak vergi yükü daha ağır oluyor..  Yüksek vergi yükü özel sektörün yatırım yapmasını da engelliyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir