İktidar Bankaları da Zora Sokuyor

Reuters ‘ın bankalarla ilgili bir analizi özetle şöyledir :Türkiye’deki bankaların yabancı para birimli tahvillerinin değer kaybetmesi  borçlanma maliyetlerinin yükseleceğine işaret ediyor. Kamu bankaları VakıfBank ve Ziraat Bankası’nın 2026 vadeli tahvil getirileri şubat ayında yüzde 5 seviyesindeyken yüzde 8’e yükseldi. İş Bankası’nın 2028 vadeli tahvilleri de yüzde 6’dan yüzde 11’e çıktı.

Bu analiz , aynı zamanda Ekonomi yönetiminin  ve Merkez Bankasının baskı altında  faiz merkezli yanlışlarının kur artışlarını ve bu yolla banka risklerini de artırdığını belirtmiş oluyor.

Merkez Bankası Temmuz 2021 itibariyle , bir yıl vadeli ve vadesi bir yıl içinde dolacak olan dış borçların toplamını 169,7 milyar dolar olarak veriyor. (Aşağıdaki tablo)

KISA VADELİ VE VADESİ BİR YIL İÇİNDE DOLAN DIŞ BORÇLAR

Ancak bu borçlar içinde döviz cinsinden mevduatta var. Mevduat genel olarak her yıl artarak  devam eder.  Zaten hepsi bir yıl içinde çekilirse kriz olur. Kaldı ki bankalar talep olsa dahi mevduatın tamamını geri ödeyemezler. Yalnızca yabancılar bankalardaki  mevduatlarını kısa sürede çekebilirler.

Ayrıca , bir yıl içinde çevrilmesi gereken dış borçlara genel olarak o yıl içinde beklenen cari açıkta ilave ediliyor. Ancak bu cari açığın da önceden finansmanı sağlandığı için ve fakat ne şartları bilinmediği için tamamını ilave etmek doğru olmaz.

Dolayısıyla bu dış borçlar nasıl ödenecek diye strese  de gerek kalmıyor.

Yukarıdaki tabloya göre ; bir yıl içinde ödenmesi gereken döviz  olarak borç toplamı 91,4 milyar dolardır. Bunlar ;

Banka kredileri 38,9 Milyar dolar ;

Ticari  krediler  36,6 Milyar dolar ;

Diğer krediler   15,9 Milyar dolar, dır.

Buna rağmen orta ve uzun dönemde bankaların riskleri ile ilgili olarak iyimser olmak imkanı yoktur. Siyasi iktidarın günübirlik ve iktisadi temele dayanmayan politikaları devam ederse , bankaların riskleri de artar.

Mamafih , Merkez Bankası başkanının bu gün belli olacak yeni Gösterge faizi ile ilgili çekirdek enflasyonunu işaret etmesi , Türkiye’nin beş yıllık tahvillerinin iflas  risk primi olan CDS oranlarını artırdı. 13 Eylülde 357 baz puan olan Türkiye tahvilleri CDS oranı , 19 Eylülde 381 baz puana yükseldi. Bu demektir ki bankalar da artık dış borçlanmada daha yüksek faiz ödeyecektir.  Bu gün MB ‘nın faizleri düşürmesi de aynı etkiyi hızlandırır.

Öte yandan , iktidar Dört Kamu bankasını , kredi alanında , döviz alım – satımında kullanıyor. ‘’128 Milyar dolar nerede ? ‘’nin bir ayağı da kamu bankalarına uzanıyor. Kamu bankalarının zararları  da topluma sosyalize ediliyor, halk  bu zararları vergileriyle ödüyor. Bu günkü istikrar sorununun altında yatan bir neden de hükümetin kamu bankalarını  popülizm yolunda sorumsuzca kullanmasıdır.

Mamafih 2018 seçimlerinde  popülist içerikli KOBİ’  kredileri dağıtıldı. Bu kredileri alanlar da pişman oldu. Çünkü yatırım ortamı olmadığından ve bu krediler yatırım yapacak büyüklükte bir kredi olmadığından , alanlar tarafından çar-çur edildiler.

Şimdi bankaların takibe düşen kredileri içinde en yüksek oranda olan  yüzde 6,3 oranı ile KOBİ kredileridir.  Üstelik siyasi iktidar bu kredileri takip edilmemesini tenbih etti. Zira bu kredilerin büyük kısmı   Kredi Garanti Fonu kefaletindedir. Yani Hükümetin bu popülizmi de  tüccarın , esnafın ve halkın cebinden çıkacaktır.  Aslında  biz  bu popülizmi hak etmiyoruz , zira böyle kurnazlıklar  yalnızca şarkın kabile devletlerinde oluyor.

2021 ikinci çeyreğinde GSYH  oranı yüzde 21,7 oranında büyürken , Bankalar ve sigortacılık kesimi yüzde eksi 22, 7 oranında küçüldü.

Bankalar ekonominin kan damarlarıdır. Bankalar için en büyük risk te  siyasi iktidarın bankaları popülizmin  kapısı olarak kullanmasıdır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir