İHRACATTAN YİNE GÖZYAŞI VAR

Orta Vadeli Program’ın  ödemeler dengesi kısmında ihracatın ithalattan daha çok artırılarak, cari açığın azaltılması hedef alınmış. Bunun için dişe dokunur önlemler olarak, ”Üretimde İthal girdi kullanılmasını azaltmak, Turizmde potansiyel gelir seviyesine yaklaşmak, Dış ticaret ortaklarımzla ilişkileri canlandırmak” gibi önlemler var.  

Cari açık Türkiyen’nin yumuşak karnıdır. Zira cari açık nihai olarak dış borçla finanse ediliyor… 2003 ile 2017 Temmuz ayı arasında, 14 yıl 7 ayda cari açık toplamı 526 milyar 516 milyon dolardır. Bu cari açık, eğer aynı 14 yıl 7 ayın ortalama milli geliri alınırsa, bir yıllık milli gelirimize eşittir.

 

 

 

Dış borç stoku 420 milyar doları geçti. Dış borçları çevirmekte zorlanıyoruz. Üstelik ekonomide ve siyasette yüksek kırılganlık nedeni ile, dış borçları çevirmek için daha yüksek faiz ödüyoruz. Kaldı ki yatırım malı ithal etiğimiz için değil, mevcut yatırımların amortismanı  için  yedek parça, mevcut üretimde girdi için aramalı ve hammadde ve Tüketim malı ithal ettiğimiz için cari açık veriyoruz. Yatırım malı ithalatı içinden yaklaşık yüzde 10 oranındaki  amortismanları çıkarsak,  yatırım malı ithalatı toplam ithalatın yüzde 3 ‘ü ile yüzde 5’i arasındadır. (Aşağıdaki tablo )

 

OCAK – AĞUSTOS 2017 İTHALATIN YAPISI

 

Sektör                          İthalattaki payı (yüzde )

 

Yatırım malları                              13.8

Ara malı                                             73.9

Tüketim malı                                    12.0

Diğer                                                   0.3

Toplam                                             100.0

 

Dahası, ister devlet ister özel sektör olsun, dış borçları ödemek için döviz gerekir. Sıcak para girişli durursa, Türkiye yeni bir kur artışı ve yeni bir döviz sorunu yaşayacaktır.

İthal girdi oranını azaltarak, İhracatta daha fazla katma değer yaratmak için içerde aramalı ve hammadde yatırımlarını artırmalıyız. Ne var ki, bu günkü OHAL durumu varken, Alamanya, Avrupa Birliği ve Ortadoğu’da sorunu yaşanırken, tartışmalı 3 milyon Suriyeli varken ve maalesef terör varken, kimse yatırım yapmaz. Bunun için önce dış politkada, köklü değişiklik yapmak zorundayız.

 

Almanya ihracatmızda ilk sırada yer alıyor. 2017 ilk sekiz ayda İhracatımızın yüzde 12.8 kısmını Almanya ile yaptık. İthalatımızda ise ikinci sırada yer alıyor.

 

DIŞ TİCARETİMİZDE  İLK BEŞ ÜLKE (2017 İLK 7 AY )

 

İhracat                  Pay                   İthalat                  Pay

—–                —              ——             —–

Almanya                 12.8                   Çin                         11.0

Irak                           7.3                   Almanya                9.7

İngiltere                 6.4                   Rusya                    8.3

BAE                            5.3                   İtalya                     5.1

ABD                            5.1                   ABD                         5.0    

                                         

Dış ilişkilerimizdeki sorunlar turizme de yansıyor. Dış politika trenin raydan çıkması gibidir. Bir dakikada çıkar ve fakat yerine getirilmesi çok zaman alır. Rusya ile ilişkiler düzeldi ve fakat bu defa en fazla turistin gelidiği Almanya ile ilişkiler bozuldu. 

Rus turist gelmeye başladı ve fakat Rus yatlarının geri dönmesi için üç-beş yıl daha geçmesi gerekir.  

Hükümet turizmde iyi niyetli olabilir… Ancak bu iyi niyetini turizme farklı gözle bakan birçok vali ve belediye başkanına da dikte ettirmelidir. 

Açıklanan Ağustos ayı ihracat ve ithalat verileri de, ihratta yeni bir gözyaşı olduğunu gösteriyor. 

Ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre ihracat  yüzde 12.3 oranında, buna karşılık ithalat daha yüksek yüzde 15.3 oranında arttı. Sonuç olarak dış ticaret açığı da arttı. 

Merkez Bankası’nın yıllıklandırılmış cari işlemler verilerine göre 2016 Ağustos ayında 30.2 milyar dolar olan yıllık cari açık, 2017 Ağustos ayında 37.1 milyar dolara yükseldi. 

Sonuç olarak; siyasi iktidar temenni mahiyetinde programlar açıklamak yerine, piyasayı ve sermayeyi ikna edecek programlar yapmalıdır. Yetmedi bu günkü iç ve dış  günübirlik  ekonomik, siyasi ve sosyal politikaları sil baştan değiştirmelidir. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir