Kalkınmanın önemli bir şifresi, insan gücü potansiyelinin etkin kullanmaktır. Bunun için de eğitimde mesleğe yönelme orta öğrenimde başlamalı, yüksek öğrenimde devam etmelidir. Her hangi bir alanda ihtiyaçtan fazla insan eğitmek toplum için kaynak israfı demektir.
Türkiye sanatta ve eğitimde şansız bir dönem yaşıyor. Bir siyasi islam badiresi atlattı. Siyasi islam ideolojik bir anlayıştır. Bu ideolojiyi takip edenlerin nihai hedefleri davadır. Her şartta dava’nın tartışılması, siyasi islamın bu hedefini geciktirdiğine inanıldığı içindir ki , siyasi islam tartışmayan ve düşünmeyen bir toplum ister.
15 Temmuz darbesi , bunların ideoljisini ve çalışma tarzını ortaya çıkardı. Orduda bir assubayın bir generale emir vermesi başka türlü izah edilemez.
İslami İdeolojinin hiç bir örneği , Türkiyede Fetullah Gülen cemaatinin eğitim sistemini ve kururumları her türlü yolsuzluğu ve her türlü hırsızlığı kullanarak ele geçirmesi kadar canlı olmadı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra , yapılan soruşturmalar ve bulgular hep aynı kapıya çıkmıştır.
Bu cemaat önce Himmet adı altında topladığı paralarla , yurt içinde ve yurt dışında eğitim- öğretim kurumları açmış ve kendi ideolojik islam çizgisinde öğrenci yetiştirmiştir.
Cemaat küçük yaşta başarılı öğrencileri sahilde deniz evinde ya da kırsal alanlarda bulunan yayla evlerinde yaz kampına çağrılarak eğitim vermiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü , Ankara Emniyet Müdürlüğünün 21.04.1999 günü dönemin Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği Fetullahçılık konulu istihbarat raporunda şu husus ta yer alıyor :
‘’Lise ve üniversite öğrencileri ışık evlerinde kalırlar. Bu ışık evleri ağabey ve ablalar ile talebelerden oluşur. Yeni ilişki kurulan öğrenciler ders çalışmak bahanesiyle evlere davet edilir. Öğrencilere dersleri konusunda yardımcı olunur. Zamanla bu öğrencilere sesli ve görüntülü Fetullah Gülen’in konuşmaları izlettirilir, kitapları okutturulur. ‘’
Yine Fetullah Gülen cemaatinin orduyu ele geçirmek için Askeri liseler, askeri harp okulları ve harp akademilerinde gerçekleştirilen sınavlarda usulsüzlükler yapıldığı ve bütün sınavlarda sorular çalınarak önceden cemaat mensuplarına dağıtıldığı iyice anlaşılmıştır.
Böyle bir deneyim yaşamış eğtim sisteminde siyasi iktidarın da daha objektif olması , eğitim sistemini popülizmin bir aracı olarak kullanmaması gerekir.
Ne varki öğle davramnıyor… Yapılan tedrisat değişikliği eğitimi geriye götürüyor… Söz gelimi Evrim Teorisi analiz yapmak için, düşünceyi geliştirmek için gerekli bir teoridir… Doğru bulmayanlar veya inanmayanlar yine inanmazlar. Yahut ta isteyen istediğine inanır. Ama tek seçenek her zaman aklı ve bilimi engeller. Aklın ve bilimin tek düzeye indirgendiği bir toplumun çağı yakalaması mümkün değildir.
Türkiye de , orta öğrenimde mesleğe yönlendir me de yapılmıyor. yerine tüm öğrenciler İmam hatipli yapılmak isteniyor.Birçok bakan da bundan övgüyle bahsediyor.
2003- 2017 arasında siyasi iktidar eğitim sisteminde , Liselere ve Yüksek öğrenime giriş şeklini ve sınav sistemin isık sık sık değişiklik yaptı. Önceleri İmam Hatip Lisesi mezunlarının Yüksek öğretime girişleri kolaylaştırıldı. Sonraları İmam hatip liseleri artırıldı ve bütün eğitim politikası ,öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirme stratejisine yönlendirildi.
O kadar ki , AKP iktidarının iktidarı aldığı ilk yıl olan 2002 -2003 eğitim yılında 450 imam hatip lisesi ve bu liselerde 71.100 öğrenci vardı. 2005-20016 yılında , imam hatip lise sayısı 1.419 a yükseldi , öğrenci sayısı da 555 .870 oldu.
Öte yandan yine 2015/2106 eğitim yılında İmam -Hatip açık öğretim lisesi öğrenci sayısı 121.335 oldu.
Siyasi iktidarın İhtiyaç fazlası İmam- Hatip lisesi açmasının temel gerekçesi siyasidir. Ne var ki bu konuda denge aşırı bozuldu.
Diyanet işelri Başkanlığı da 2017-2021 stratejik planı Başkanlık raporunda ,”İlahiyat ve İmam-Hatip Lisesi mezunu sayısının kontrolsüz/plansız artışı ve mezunların nitelik sorununun bulunması’’ bir tehdit unusuru olarak değerlendirildi.