HÜKÜMET PROGRAMINDA (II)

DÜN bu köşede, hükümet programının geçmiş hükümetin yaptıkları olarak hazırlandığını, gelecekte hangi araçları ve nasıl kullanarak hedefe ulaşılacağının belli olmadığını yazmıştık.

Programda yer alan iki konu, piyasa ekonomisi ve şeffaflık ile yabancı sermayeyi işlemiştik.

Programda yer alan konuları yine başlıklar şeklinde değerlendirmeye devam edeceğiz.

Bu başlıklardan birisi ve herkesi ilgilendiren bir konu da tüketici haklarıdır.

PROGRAMIN 20. sayfasında tüketici haklarının ihlal edilmediği yazılıdır.
Hükümetlerin işi tüketici haklarını korumaktır. AKP Hükümeti ise tersini yaptı.
Örneğin bankaların hakkını çok iyi korudu. Ancak bankaların tüketiciyi istismarına ortak oldu. AKP banka ve kredi kartları yasasını çıkardı. Bu yasa söz konusu kartların faizleri için Merkez Bankası’na yetki verdi. Şimdi, MB’nın oluru ile birçok banka, banka ve kredi kartlarında yasal faiz olarak yılda yüzde 96 ve gecikme faizi olarak yılda yüzde 106 faiz alıyor. Bu faizler tefeci faizinin iki katıdır.

Ayrıca, dünyanın hangi ülkesinde bankalar faizleri aylık ilan ediyor? Vatandaşın mevduatına faiz verirken yıllık faiz ilan ediyorlar… Vatandaşa tüketici kredisi veya konut kredisi verirken aylık faiz ilan ediyorlar.

Mali disiplin

“EKONOMİK programın temel unsurlarından birisi mali disiplindir.” “Faiz dışı fazla oranı 2003-2006 döneminde yüzde 6.5 seviyesine yükselmiştir” deniliyor.
Mali disiplin, IMF’ye karşı kâğıt üstünde uygulanan bir uydurmacadır. Örneğin merkezi bütçede faiz dışı fazla oranı tuttu. Ancak hükümet hülle yaptığı için tuttu.

Çünkü:

Borç anaparaları bütçe içinde yer almıyor. Hazine istediği kadar borçlanıyor. Bütçeden geçirmeden, KÖYDES gibi kurumlara ve bazı belediyelere kaynak aktarıyor. Örneğin, 2007 yılının ilk 6 ayında Hazine’nin 5.9 milyar YTL özelleştirme geliri oldu. 2.2 milyar YTL TMSF geliri oldu. Buna mukabil ayrıca 12.3 milyar YTL iç borçlanmaya gitti. Faiz dışı fazla oranı tutmasına rağmen iç borç stoku artıyor.

Maliye Bakanı, bu sene yıl sonuna kadar tüm hizmet alımlarını durdurdu. Nedeni ilk 6 ayda seçim ekonomisi yapmış olmasıdır. Devletin mali imkanlarını seçim harcamalarında kullanmak, mali disiplin ötesinde suçtur.

Serbest kur rejimi

“KURUN piyasa şartlarında oluşması, ekonomimizin iç ve dış şoklardan daha az etkilenmesini sağlamaktadır” deniliyor.

Son dalgalanmada, gelişmiş ülkeler yüzde 3-5, gelişmekte olan ülkeler biraz daha fazla, ancak Türkiye yüzde 20 dalgalandı. Yaşamakta olduğumuz bir dalgalanma içinde dahi gerçekleri saptırmak, programın gayri ciddi olduğunu gösteriyor.

Dalgalı kur sistemi çalışsaydı, faizler yüzde 20, kur da bu kadar düşük olmazdı.
Türkiye’de dalgalı kur çalışmadığı için, sıcak para 100 milyar doları geçti. Para ve sermaye piyasası balon yaptı. Kırılganlık arttı.

Dalgalı kur Türkiye’de çalışmaz. Çünkü;

1- Faizler, dünya ortalamasından çok yüksektir.
2- Dolarizasyon vardır.
3- Vadeli döviz işlemleri piyasası çok sığdır.
( Yarın devamı edecek )

Tüketici hakları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir