İKİ gündür devam eden hükümet programı ile ilgili eleştirinin ilk ve ikinci gününde, programın özelliği, piyasa ekonomisi ve şeffaflık, yabancı sermaye, tüketici hakları, mali disiplin, serbest kur rejimini konu etmiştik.
Fert başına geliri dolar cinsinden ifade etmek Başbakan’ın işine geliyor. Bunu her yerde vurgulayarak ifade ediyor. Hükümet programında da aynı konuyu yineledi.
Fert başına gelir
BAŞBAKAN programda “Kişi başına gelir, 2002 de 2.590 dolar 2006 sonu itibariyle 5.477 dolara yükselmiştir” diyor.
Deve misali bu söylemin her tarafı yanlış…
Bir Başbakan, milli Meclis’te, fert başına geliri dolar cinsinden ifade ederse, o ülkenin milli parasını abursuz etmiş olur.
Bu zımni anlamda Başbakan’ın ve hükümetin YTL’ ye güvenmediği anlamına gelir. Bu nedenledir ki halk da kurun düşük olmasına rağmen elinde dolar tutuyor. Geçen sene 85 milyar dolar olan döviz mevduat hesabı bu sene 110 milyar dolara çıktı.
Eğer yüksek faiz nedeniyle bu kadar yüksek oranda sıcak para girişi olmasaydı ve kur baskı altında kalmasaydı, MB reel kur endeksine göre şimdi dolar 2 YTl üstündeydi. O zaman da YTL olarak hesaplanan fert başına GSMH’yı 1.32’ye değil, 2’ye bölmek gerekirdi. Ve fert başına gelir daha düşük çıkardı.
Fert başına GSMH uluslararası karşılaştırmalarda kullanılır… Hükümet programında satın alma gücü paritesine göre fert başına gelir kullanılmış olsaydı bu kadar sakıncalı olmazdı.
Nominal faizler
PROGRAMDA hükümetin hedefinin nominal faizleri tek haneye indirmek olduğu açıklanıyor.
Son bir birkaç yıldır, faizleri sıcak para idare ediyor. Hükümetin tüm politikası sıcak paraya dayanıyor… MB sıcak para kaçmasın diye, yenisi gelsin diye bir yıldır faizleri indiremiyor…
Temmuz ayında TÜFE’nin 6.9’a gerilediği belirtiliyor. Buna rağmen neden MB gecelik faizleri 18.50 de tutuyor?
Nominal faizleri indirmek için, önce sıcak paraya çözüm bulmak gerekir. Bu konuda programda bir çözüm yer almıyor.
İhracat ve cari açık…
PROGRAMDA ihracatın 97 milyar dolara çıktığı ve cari açığın kontrol altında tutulduğu belirtiliyor.
Programın Meclis’te açıklandığı gün, dış ticaret rakamları da açıklandı . İthalat patladı ve aylık dış ticaret açığı 6.1 milyar dolarla rekor kırdı.
Önemli olan ihracat rakamı değil,
1. İhracat mallarının ne kadarı içeride üretiliyor? sorunudur. Türkiye’de ihracat malının yüzde 70’i ara malı ve hammadde olarak ithal ediliyor.
2. Dış ticaret açığı ve cari açık artıyor.
3. Sorun cari açığı kontrol etmek değil, cari açığı önlemektir. Kontrol olsa cari açık olmaz. Hükümet, iktisat politikaları yoluyla kontrol edemediği için cari açık oluşuyor. Aksi halde cari açığı kontrol ediyorum demek tam bir takiyyedir.
4. Cari açık kaynak kaybıdır. Cari açığın dış borç ve sıcak para yoluyla finansmanı da riski artırmıştır.