Son günlerde, İstanbul merkezdeki okulların satışı tartışılıyor. Aslında AKP hükümetinin kafasında uzun süredir okulların satışı var. Bu satışı hükümet, bir yasa tasarısı ile de geçen sene Temmuz ayında meclis gündemine taşıdı.
Bu kanun tasarısı geçen sene Plan-Bütçe Komisyonundan geçerken, CHP’li komisyon üyeleri olarak biz ve yine MHP komisyon üyeleri şiddetle karşı çıkmıştık.
Geçen sene Temmuz ayında, bu konuyu başka bir gazetede yazdığım bir köşe yazısına da taşımıştım. Bu gün bu yazıya ne kadar ihtiyaç olduğunu göstermek için virgülüne dokunmadan aynen alıyorum.
‘’Meclis’te dün Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı geçti.
1)Tasarı ile daha önce Danıştay iptal ettiği için satamadığı okul yerlerini satmanın önünü açılıyor. Bu okullar ya Maliye Bakanlığı tarafından veya özelleştirme kapsamına alınarak satılacak. Bu yanlıştır:
2)Şehir içindeki okulların satılması, bakkal hesabıdır. Ciddi hükümetin yapacağı bir hesap değildir. Topluma maliyet getirir:
3)Çevredeki öğrenciler daha uzağa gitmek zorunda kalacak. Öğrenciler, zaman, yol ve maddi açıdan kayba uğrayacaktır. Trafik sorunu artacaktır.
4)Köyleri okulsuz bırakan iktidar , şehirleri de okulsuz bırakmak istiyor. Altyapısı ve yurdu olmadığı için, birçok köyde ilk öğretimin ikinci kademesi yapılmıyor. İlk öğretimin 8 yıla çıkarılmasının rövanşı alınıyor.
5)Doğuda birçok köy bu durumdadır.
6)Okul yerine yeni gökdelenlerin yapılması şehir düzenini de bozacaktır. Trafik, çevre, altyapı sorunlarını artıracaktır.
7)Devletin işi vergi alıp hizmet yapmaktır. Kayıt dışılığı önlemede başarılı olunursa, okulları satmaya gerek kalmaz. ‘’
Bu gerekçeleri mecliste de dile getirmiştim. Ayrıca, okulların yalnızca para değeri olarak dikkate alınmasının yanlış olduğunu vurgulamıştı.
Okul ve eğitim hizmetinin topluma olan faydası, okulun temsil ettiği para değerinin çok üstündedir. Hükümet bütçe açığını kapatmak için okul satıyorsa, bu durum daha da yanlıştır.
AKP Hükümeti ve Milletvekilleri kaynak yaratmak için okul sattıklarını söylüyor. Gerçekte ise her ülkede kaynak kıttır. Önemli olan bu kıt kaynakları en yararlı şekilde kullanmaktır. Ayrıca Hükümetin işi kaynak yaratmaktır. Bunu vergi politikası, kalkınma politikası yoluyla yapar.
Kaldı ki, bu okulların yerine yapılacak turizm tesisi de olsa, eğitim kadar sosyal fayda sağlamaz.
Dahası da eğitim yalnızca dört duvar arasında verilen bir hizmet değildir. Bir okul, yerleşmiş geleneği ile Tarihi ile mezunuyla, çevresiyle, misyonuyla eğitim yapar.
Tarihi liseleri satmak, eğitimi dejenere etmektir. Türkiye de devletin yaptığı eğitim neden hep dejenere ediliyor? Başkalarının yolu mu alçılıyor? Toplum olarak bu hesabı iyi yapmak zorundayız.