HÜKÜMET EKONOMİYİ YÖNETEMİYOR

TÜİK’in son açıkladığı rakamlara göre aralık ayında işsizlik arttı. Şubat ayı enflasyonu yüksek çıktı. İMKB, dünyanın en fazla dalgalanan borsası oldu. Ocak-şubat aylarında Borsa’dan toplam 14.4 milyar dolar kısa vadeli sermaye çıktı, dışarıya gitti. IMF, TOBB uyarıyor. Hükümet ise yalnızca beklentilerden medet umuyor. IMF’nin gölgesinde güven arıyor. Yaşamakta olduğumuz ve giderek derinleşmekte olan olumsuz ekonomik konjonktür için önlem almıyor.

Bunlara karşılık bakanlar fert başına geliri 9 bin dolar olarak ilan ediyor. Bunu da gerçekleri çarpıtan TÜİK”in güncellemesine bağlıyorlar.

TÜİK, GSYH’da güncelleme yaptı. Bu güncelleme halka yanlış anlatıldı.
TÜİK güncellemeyi, sonradan kesinleşen verilerin hesaplara yansıtılması ve Avrupa Hesap Sistemi’ne geçiş olarak açıkladı.

Mesele nedir? GSYH serisi, 1987 bazlı Birleşmiş Milletler ulusal hesap sistemine göre (SNA 68) hesaplanırken, şimdi 1998 bazlı (ESA 95)’e geçilmiştir.

Böylece Türkiye’nin 2006 yılı Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (GSYH) bir günde yüzde 31.6 artmış. Fert başına geliri de yine bir günde 2020 dolar artarak, 5480 dolardan 7500 dolara çıkmıştır.

TÜİK, hep hülle yapıyor

GERÇEKTE ise hesap sisteminde değişme, GSYH’nın büyüklüğünü değiştirmez.

GSYH bir dönemde yaratılan katma değerler toplamıdır. Örneğin bir tarla 10 ton buğday veriyorsa veya bir atölyede de saat başına 10 adet ceket dikiliyorsa hangi hesap sistemi olursa olsun, sonuç değişmez.
TÜİK, GSYH hesabında açıkça hülle yaptı. 1993 yılından bu güne kadar ön tahminle kaldı. Düzeltme yapmadı. 15 yıllık düzeltmeyi birden yaptığı için böyle bir garip durum ortaya çıktı. Açıklamada da 15 yıllık ihmalini, sonradan kesinleşen verilerin hesaplar geçirilmesi olarak satır arasında yer verdi.
Yalnız TÜİK değil, Hazine de hülle yapıyor. Kamu borç stokunda bilerek yanlış yapıyor. Avrupa tanımlı borç stokunu değil, net borç stoku kullanılıyor.
AKP’de herkes, TMSF’nin el koyduğu gazeteler ile iktidarı destekleyen medya, pazartesi günü Borsa’da meydana gelen düşmeyi de, AKP’nin kapatılması davasına bağladılar.

Bu doğru değil. Dava etkili olsaydı, Borsa salı günüde düşerdi.
2006 Mayıs – Haziranda da, Ocak ayında da İMKB’de dalgalanma oldu. O zaman kapatma davası mı vardı?

Çözümsüz değil

HÜKÜMET bu tablo karşısında hiçbir önlem almıyor. Kriz geldim diyor, hükümet türbanla uğraşıyor.

TOBB Başkanı, sanayicinin üretim yapmadığını, üretimde yüzde 69 oranında işlenmiş ithal ara malı kullandığını ve bu yolla Çin ve Hindistan’ın ürettiği mallara aracılık yaptığını söylüyor.

YASED’in yaptığı ankete göre, uluslararası yatırımcıların yüzde 66’sı durgunluk olacak diyor.

IMF Başkanı, küresel mali krizin tehlikeli bir hal aldığını söylüyor. Yapısal reformları konuşmak için iyi bir dönem diyor.

·  Yapısal reform, ithalata bağımlı olan ekonomiyi, kendi üreten ekonomiye çevirmektir. İthal ara malı yerine KOBİ’lerin üretim yapması demektir. Ulusal sanayi geliştirmektir.

·  Yapısal reform, kur sistemini değiştirip, ulusal sanayileşmeye geçerek, cari açığı önlemektir. Cari açık kan kaybıdır. Dış borç demektir… Sıcak para demektir… Ülkenin altyapısını satmak demektir… Ve kırılganlıktır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir