HİTLER DE ÖNCE YARGIYI ELE GEÇİRMİŞTİ

Başbakan sık sık Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan memnun olmadığını söylüyor. Hatta zaman zaman bu anayasal kurumları, ağır bir dille suçluyor.
Başbakanın yargıyı bu şekilde suçlamasının altında yatan sebep, Anayasa Mahkemesi’nin  “AKP irticaın odağı olmuştur”  şeklindeki kararıdır.

Anlaşılan odur ki, Başbakan irtica kelimesinin kullanılmasını istemiyor. Bunun içindir ki Milli Güvenlik’in kırmızı kitabından irtica iç tehdit olmaktan çıkarıldı, yerine dini alet edenler getirildi.
12 Eylülde yapılacak referandum, halka 26 madde halinde sunulmuştur.  Anayasa Mahkemesi ve HSYK dışındakiler çerez gibi araya serpiştirilmiştir. Gerçekte hedef Anayasa Mahkemesi ile HSYK’nın yapısını değiştirip, bu kurumları kontrol altına almaktır.

 Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir kısmını yüksek yargı kurumları seçiyor. Bunların arasından Cumhurbaşkanı atama yapıyor. Bir kısmını ise doğrudan doğruya kendisi seçiyor. Bugünkü durumda Cumhurbaşkanının kendisi, üst kademe yöneticiler ile avukatlar arasından 3 kişiyi doğrudan doğruya tayin ediyor. YÖK’ün üye yapısını da zaten her zaman iktidar partisi belirliyor. Bu şartlarda bugün toplam 11 kişi olan Anayasa Mahkemesi içinde, 4 kişi Cumhurbaşkanının istediği üyelerden oluşuyor. 7 kişi ise yüksek yargının seçtiklerinden oluşuyor. Bu durumda Anayasanın etki altında kalması önlenmiş oluyor.
Referanduma sunulan kanunda ise Anayasa Mahkemesi üye sayısı 17’ye yükseliyor. Ancak bu 17 üyenin 3’ünü YÖK, 4’ünü Cumhurbaşkanı doğrudan ve 3’ünü de Meclis seçiyor.
Yani 17 üyenin 10’unu siyasi iktidar tayin ediyor. Bugün AKP iktidardadır. Yarın başkası gelir. Ancak AKP iktidarının atadığı Anayasa Mahkemesi üyeleri 12 yıl görev yapacaklar. Dolayısıyla ileride siyasi iktidarın yanlışları, Başbakanın yanlışlarının hesabını Anayasa Mahkemesi’nin bu yapısı içinde sormak imkanı olmayacaktır.
Aslında Başbakan,  “Bize ceza veren yüksek yargı mensupları, bugün CHP’nin üst düzey kurullarında görev yapıyor” diyerek, yargıyı neden ele geçirmek istediğini de izah etmiş oluyor. Bunun içindir ki Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun üye yapısını da değiştirip, kendi kontrolü altına almak istiyor. HSYK’nın üye sayısı 22’ye çıkıyor. Ancak bunlardan 4’ünü doğrudan Cumhurbaşkanı, birini Adalet Akademisi seçiyor. Hakim ve Savcıların doğrudan üye seçmesi olumlu bir gelişme… Ancak Bakanın ve Müsteşarın Başkan ve üye olarak kalması, doğru değil. HSYK bunun özel mahkemelerde görevli olanları değiştirme kararını Bakan askıya aldı. Bakan ve Müsteşar bu kurulda kaldığı sürece, yargının çalışması aksayacaktır.Hitler de önce yargıyı sonra orduyu ele geçirmişti.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir