Halk Yaşamından Memnun Değil

Başkanlık sistemi ile birlikte , toplumda gerginlik arttı. Herkeste tedirginlik var. Bu tedirginliği  , TÜİK’ in resmi verileri ; OECD Araştırmaları da gösteriyor. Dahası yaşadıklarımızdan da anlıyoruz.

1) Enflasyonda panik yaşıyoruz.

Üretici kullandığı ithal malı yerine koyamam telaşı içinde toptan fiyatını artırıyor. Perakendeci sattığım fiyatla yeni mal alamam diye vitrindeki fiyatı yüksek tutuyor.

Tasarrufu olanlar TL’ den kaçıp , parasını ölü yatırımlara gömüyor.

Yapısal sorunlar ve kur artışları yanında , yaşanan panik te enflasyonun artmasına neden oluyor.

2) Türkiye de Halk yaşamından memnun değil.

TÜİK verilerine göre , Türkiye de  mutlu olanların oranı 2019 yılı yüzde 52,4’ iken 2020 de yüzde 48,’2 ye geriledi.

OECD’nin  üye ülkeler arasında yaptığı ‘’Yaşam Memnuniyeti Araştırması’’ nda  , Türkiye sondan dördüncü sırada yer aldı. En yüksek puan alan Finlandiya sıralamada 10 ile gösterildi. Bizden sonra Dış borç sorunu yaşamış  olan Portekiz ve Yunanistan ile  iç kargaşa yaşamakta olan Güney Afrika geliyor.

Kaynak :OECD 

3) Türk işçilerinde iş yaşam desteği düşüktür.

İş-yaşam dengesinin önemli bir göstergesi ;bir kişinin işte geçirdiği zamandır.  Uzun çalışma saatleri kişisel verimi düşürüyor , kişi sağlığını bozuyor.  Stresi artırıyor ,  İş güvenliğini  tehlikeye atabiliyor.

OECD’ raporunda şöyle deniliyor ; ‘’OECD’ ülkelerinde çalışanların yüzde 11’i haftada 50 saat veya daha fazla çalışmaktadır . Türkiye’de  ;işçilerin  yüzde 33 ile çok uzun saatler çalışan insan oranının açık ara en yüksek olduğu ülkedir. Türkiye yi yaklaşık yüzde 29 ile Meksika ve yüzde 27 ile Kolombiya izliyor.‘’

Kaynak :OECD

4) İşçinin ve memurun Pazarlık gücü kalmadı.

AKP iktidarı,  yasalar ve uygulamalarla , sendikaları etkisizleştirdi , grevleri kaldırdı.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu‘na göre ertelenen grevler 60 günlük erteleme süresi sonunda yeniden başlatılamıyor. Taraflar erteleme süresi içinde anlaşamazlarsa uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulu (YHK) tarafından çözülüyor. Bu nedenle grev ertelemesi fiilen grev yasağı anlamına geliyor.

2003 ten bu güne sendikasızlaşma hızlandı. 

  • 2003 yılında işçilerin yüzde 57,9’u sendikalı idi. 2021’de bu oran yüzde 14,4’e geriledi.
  • 2021 yılında toplam kayıtlı işçi sayısı 14.071.096, kayıtlı işçilerin yalnızca  yüzde 14,4’ü yani 2.069.476 kişisi sendikalıdır. İşçilerin yüzde 85,6’sı sendikasızdır.
  • Sendikalı işçiler de yedi konfederasyona bölünmüştür; 

Bunlardan toplu sözleşme masasına, en yüksek üye sayısı olan Türk-İş katılıyor. Türk-İş’e işçilerin yüzde 8’i kayıtlıdır. Yani Hükümetle , işverenin ve işçinin eşit şartlarda oturması gereken masada işçi yoktur.

Memur Sen başkanları AKP ‘ den milletvekili veya aday oluyor. Masada memurun değil , partinin sözü geçiyor.

Siyasi iktidar, dünyanın bildiği bu sorunlara  çözüm projeleri üretmek yerine eğer  ‘’farkındayız ‘’ demekle geçiştiriyorsa,  bundan sonra da bu sorunları  hiçbir zaman düzeltemeyecektir demektir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir