Anayasa değişikliğinde, demokratik maddeler de var…
Ancak bunlar asıl hedefi kamufle etmek için getirilmiştir. Asıl hedef aynen YÖK’te yapıldığı gibi, yüksek yargıyı ve Anayasa Mahkemesi’ni hükümetin emrine sokmaktır.
Halkımız Anayasa referandumunu, AKP’ye ders vermek için kullanabilir.
Siyasi, ekonomik ve sosyal uygulamalar birer zulme dönüştü. Türk halkı kaybettiği refahı yeniden talep etmelidir.
Dünkü gazetelerde, çok iyi yapılmış iki tespit dikkat çekiciydi…
* General teröristi, polis de generali kovalıyor. (Bekir Coşkun)
* PKK’nın 26 senedir silahla yapamadığını, açılım denilen saçmalıkla bir senede başardık. (Yılmaz Özdil)
Gerçekten AKP hükümetinin yaptıkları, halka eziyete dönüştü…
1) Hazine, devlet iç borçlanma kağıtlarına yüzde 8-9 faiz veriyor. Sosyal Güvenlik Kurumu, prim borcu olan esnaf ve işyerlerinden yüzde 24.5 gecikme faizi alıyor.
2) Bankalar, halkın mevduatına yüzde 7.5 net faiz veriyor.
Halktan kredi kartları için akdi faiz olarak yüzde 32.28 ve gecikme faizi olarak yüzde 38.28 faiz alıyor.
Üstelik tüm bankalar aynı faizi alıyor. Yani bankalar tüketici karşısında kartel oluşturdu. Kartelleşme Anayasa’nın 167 maddesine aykırıdır.
Dahası da bu faiz oranlarını Merkez Bankası tayin ediyor.
3) AKP Hükümeti işsizlik platosunu iki kademe sıçrattı.
1995-2000, ortalama işsizlik yüzde 7
2001-2008, ortalama işsizlik yüzde 10.7
2009-2010, ortalama işsizlik yüzde 14.0
Fiili işsizlik oranı ise yüzde 20 dolayındadır. Beş kişiden biri işsizdir. Gençlerde üç kişiden biri işsizdir.
4) 4 kişilik bir ailede, çalışana verilen asgari ücret 605 liradır. Bu para bir ayda 4 kişinin kuru ekmek veya simitle yaşamasına bile yetmiyor.
5) AKP iktidarında 7 yıl 5 ayda, 183.5 milyar dolar dış cari açık verdik. Kaybettiğimiz bu dövizle 10 adet GAP yapılırdı.
6) 2003-2010 arasında, yabancıya blok satış yoluyla satılan Telekom gibi kamu altyapı yatırımları ile bankalardan ve şirketlerden artı sıcak paranın borsadan kazancı nedeniyle Türkiye’den AKP iktidarında toplam, 34 milyar dolar yurt dışına gitti.
7) Cari açığı borçla kapattık. 2002 yılında kamu toplam borcu 155.6 milyar lira iken 2010’da üç kat artarak 452.6 milyar liraya yükseldi.
Özel sektörün dövizle olan dış borcu, 2002 yılında 43 milyar dolar iken, 2009 sonunda 174 milyar dolara yükseldi.
8) En son çıkan torba yasa ile, yabancı Telekoma açıkça kıyak yapıldı.
Telekom’un brüt gelirden verdiği yüzde 15 hazine payı kaldırıldı.
Mobil şirketlerin kaldırılmadı. Haksız rekabet yaratıldı.
9) Genel Sağlık Sigortası getirildi. Ancak hastaneler daha fazla katkı payı alıyor. Parası olmayanın yaşama şansı azaldı.
11) Türkiye üreten ülke yerine, ithal eden ve tüketen bir ülke oldu. 2002 yılında toplam tasarrufların milli gelire oranı yüzde 18.2 iken, 2009’da yüzde 14.2’ye geriledi. Tasarruf eksiğini de dış borçla karşılıyoruz.
12) Tarıma verilen destekler, yarı yarıya azaldı. Üreticiden değerine alan ve tüketiciye az kârla satan Et Balık Kurumları satıldı. Et piyasası spekülatörlere kaldı. Türk halkı Dünyanın en pahalı etini yiyor.
11) Türkiye, Dünyada gıda üretiminde kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken, şimdi gıda ithalatçısı ülke oldu.
İktidarın halka yaptığı bu eziyetler saymakla bitmez. Biz yer sınırına bağlı olarak bir kaçını saydık. Gerçekte ise saymaya da gerek yok. Zira hepimiz bu eziyetleri yaşıyoruz. Artık sıra Halkın kararında….