İktidar Gücü , devlet imkanları , dikta eğilimi olan siyasileri kolayca yoldan çıkarabiliyor. Lord Acton’un ‘’ Güç bozar , Mutlak güç mutlaka bozar ‘’ sözü en doğru cevabı , başkanlık sistemi ile idare edilen bazı gelişmekte olan ülkeler vermiştir.
Başkanlık rejimi ile yönetilen ülkeler tablosunun özeti şudur: Dünyada başkanlık sistemi bir yandan fakirlik getirirken öte yandan demokrasiden götürmüştür. Uygulamalar gösterdi ki, gelişmekte olan ülkelerde başkanlık sistemi diktatörlük doğurmaya en uygun sistemdir.
Birçok ülkede Başkanlık sistemi, diktatörlüğün bir kılıfı olarak kullanıldı.
Söz gelimi, Şeyşeller; bu ülke 1979 Anayasası’na göre tek parti diktatörlüğünde olan sosyalist bir devlettir. Devlet başkanlığını 1977’de işbaşına gelen başkan France Albert René 2004 yılına kadar yani 41 sene yapmıştır.
Venezuela’da popülizmle başlayan başkanlık sisteminin katı bir otokrasiye dönüştüğünü biliyoruz. Bu ülkede Hugo Chavez 1998’de başkan seçildi. Halka gıda kolileri dağıttı. Popülizm uğruna kamu kaynaklarını hesapsızca harcadı. Halkın zafiyetini kullandı ve anayasayı değiştirdi. Muhalefeti ve basını susturdu. Dikta yönetimi nedeniyle 1.5 milyon aydın ülkeden kaçtı. Yerine gelen yardımcısı Maduro, şaibeli bir seçim sonrası başkan olunca, yargıyı tamamıyla kontrolüne aldı. Toplum ikiye bölündü. Resmi olmayan rakamlara göre tepki için sokaklara dökülen halktan 3000 kişi hükümet güçleri tarafından öldürüldü.
Peru Devlet Başkanı Alberto Fujimori, demokratik seçimle iş başına geldi. 1992‘de kendisinin düzenlediği Milli İstihbarat Örgütü, medyaya rüşvet dağıttı ve bu rüşvetleri videoya çekti. Televizyonları ve yazılı basını tehditle kontrol altında tuttu. Sonradan general Bello bir videoda, “Televizyonları kontrol edemeseydik, hiç bir şeyi kontrol edemezdik” demiştir.
Türkçe konuşan ülkelerde de başkanlık sistemi var ve fakat hepsi de diktatördür.
Azerbaycan’da, başkanlık Baba Aliyev’den, oğul Eliyev’e geçmiştir. Anayasada iki defa seçilme sınırını değiştiren Cumhurbaşkanı Aliyev karısını da başkan yardımcısı yaptı. Ne var ki bugün 2020 yılında , Aliyev’in başkan yardımcısı olan eşi , kocasından daha etkili ve başkanlık seçimlerinde ona rakip olacağı veya dışlayacağı konuşuluyor.
Özbekistan 1991‘de bağımsızlığını ilan etti. Aralık 1991‘de, İslam Kerimov başkan oldu. 2016 yılında ölene kadar, Anayasayı değiştirerek ,yasaların arkasından dolaşarak ve değişiklik yaparak 25 yıl başkanlık yaptı.
Tacikistan’da İmamali Rahman, 1992’den beri Tacikistan devlet başkanıdır. 7 yıl daha görevde kalacak. Eski Sovyetler Birliği’nin en yoksul ülkesi 9 milyon nüfuslu Tacikistan’da üç aileden birisi mutlak yoksuldur.
Tacikistan’da Seçimleri izleyen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ise ülkede fikir özgürlüğü ve şeffaflığın bulunmadığına dikkat çekerek devlet içinde de kayırmacılığın yaygın olduğuna işaret etti.
Kazakistan’da 1991 bağımsızlıktan sonra devlet başkanı Nur Sultan Nazarbayev başkan oldu. Sonrasında bütün seçimler ve referandumlar kendi siyasi çizgisine uygun düzenlendi.19 Mart 2019’da, başkanlık görevinden istifa etti.
İstifa etmeden önce , Parlamentonun yetkilerini genişletti ve fakat kızı ve yeğenini sistem içinde tutarak, sistemi kontrol ediyor ve bu yolla başkanlığın biriken toplumsal gazını almak istiyor.
Kırgızistan’da da 1991 bağımsızlıktan sonra ilk devlet başkanı Askar Akayevi oldu. Görev süresi sınırlı olmasına rağmen 2005 yılında dördüncü kez aday olunca, ülke karıştı. Ülkeyi terk edip, Rusya’ya sığındı. Bu olay iki gerçeği su yüzüne çıkarıyor ; Bir … Rusya ülke halkından yana değil kendine bağlı diktatörlerden yana tavır koyuyor ve diktatörleri koruyor. İki … Kırgızistan halkı diğerlerine göre daha az biat kültürüne sahiptir.
Türkmenistan’da Saparmuart Niyazov da 1991 den 2006 yılında ölünceye kadar devlet başkanlığı yaptı. 22 Ekim 1993 tarihinde kendisini Türkmenbaşı (Türkmenlerin Başı) ilan etti. Bu tanımı o tarihten sonraki soyadı olarak kullandı.
Türkçe konuşan ülkelerin tamamı İslam’dır. İslam’da şerait hükümleri nedeni ile demokrasiyi korumak adeta imkansızdır Kuran düzeninde demokratik mekanizmalar yoktur. Biat kültürü vardır. Bu kültür ancak laik devlet ilkesi ile aşılabilir. Atatürk’ün getirdiği laiklik devrimi olmasaydı, Türkiye Türkçe konuşan ülkeler gibi demokrasiyi hiç tanımazdı.
Bir defa demokrasiyi ve özgürlüğü tanıyan milletler , sonrasında aynı demokrasi için mutlaka çıkış yolu bulmuşlardır.