IMF’ den önce ‘’Dünyada gıda ihtiyacında Türkiye kendi kendine yeten 7 ülkeden biridir..’’ denilirdi.
IMF, Ecevit Hükümeti ve Bugünkü iktidar , büyük uğraş vererek Türkiye yi tarım ürünü ithal eden bir ülke konumuna getirdiler .. Örneğin 2003 yılında , 1.8 milyon ton mısır, 1.5 ton buğday, 0.5 ton pamuk , 0.5 ton çeltik ithal ettik ve bunlar için 1.8 milyar dolar ödedik.
Geçen yılın ilk altı ayında da ABD’den 720 milyon dolarlık tarım ürünü ithal ettik.. Tarım ürünü aldığımız ülkeler içinde, Almanya ve Rusya ‘da var.. Hatta Endonezya , Arjantin ve Yunanistan da var.
Tarımda ithalatçı durumuna gelmemizin iki nedeni var.. YTL dolar karşısında yüzde elli oranında aşırı değer kazandı..Tersine kurlar değer kaybetti .. 1.5 liralık ithal malı artık bize bir liraya mal oluyor. Bu nedenle pamuk , mısır ve buğday üretmek yerine ithal ediyoruz..Yine bu nedenle Türkiye kaçak et cenneti oldu.
Yine kurların düşmesiyle ihracat mallarımız da tersine aynı oranda pahalı geliyor.. Türk çiftçisi diğer ülkelerle rekabet edemiyor.
Bu noktada 1.5 liralık ithal ürünü bize 1 liraya mal oluyor .. Ne iyi .. diyenler olabilir.. Ancak bir..Aradaki fark kaybolmuyor.. Cari açığa yansıyor.. Onu da sıcak para ve dış borçla kapatıyoruz.. sıcak parada borçtur.. Yani kabaca aradaki fark kadar borçlanıyoruz.. İki içeride tarım fiyatları düşüyor.. Tarım nüfusunun geliri azalıyor.. Tarım arazisi atıl kalıyor.
Öte yandan, IMF ‘ tarım sübvansiyonlarını kaldırdı.. Hükümetin IMF’ye verdiği ilk niyet mektubunda, Tarımsal sübvansiyonların önce yarıya sonra dörtte bire düşürüleceği yazıldı.. daha fazlası oldu.. Bugünkü hükümet kredi sübvansiyonlarını sıfıra düşürdü.. Diğerleri de yok denecek düzeyde seyrediyor.. IMF’nin izniyle verilen ‘’Doğrudan Gelir desteği’’de , üretene değil tarla sahibine veriliyor.. Sonuçta tarımda girdi fiyatları diğer ülkelere göre yüksek olduğu için , tarım ürünlerinin maliyeti diğer ülkelere göre daha yüksek oluyor ve bizim çiftçimiz rekabet edemiyor .
Çiftçiye verilen devlet desteğinin , çiftçi gelirine oranı Avrupa Birliğinde yüzde 35 , Türkiye de ise yüzde 17’dir.
Avrupa Birliğinde buzağılı inek başına 200 Euro devlet yardımı yapılıyor.
Tarım sektörü neden tırpan yedi .. Avrupa ‘dan ve ABD’den tarım ürünü alalım diye.. Düşük kur politikası da bu işin tuzu biberi oldu..
Her şeyde olduğu gibi , tarımda da ulusal bir politikamız olmalıdır.. Ancak her şeyden önce ulusal politikayı benimseyecek bir siyasi iktidara , bir hükümete ihtiyacımız vardır.