Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 2. Yasama Yılı
37. Birleşim 12/Aralık /2007 Çarşamba
BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37’nci Birleşimini açıyorum.
Y O K L A M A
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Bugünkü program uyarınca bir tur görüşme yapacağız. On dördüncü turda Maliye Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu, Gelir İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bütçeleri, Gelir Bütçesi ile 2008 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 18 maddesi yer almaktadır.
1- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı; 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların Kesin Hesap Kanunu Tasarılarına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/426; 1/267, 3/191) (S.Sayısı: 57, 58) (x)
A) MALİYE BAKANLIĞI
1.- Maliye Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Maliye Bakanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU İHALE KURUMU
1.- Kamu İhale Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Kamu İhale Kurumu 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
C) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1.- Gelir İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Gelir İdaresi Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
D) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1.- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR BÜTÇESİ
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın milletvekilleri, 27/11/2007 tarihli 25’inci Birleşimde, bütçe görüşmelerinde soruların gerekçesiz olarak yerinden sorulması ve her tur için soru-cevap işleminin on beş dakikayla sınırlandırılması kararlaştırılmıştır.
Buna göre, turda yer alan bütçelerle ilgili olarak soru sormak isteyen milletvekillerinin, görüşmelerin bitimine kadar şifrelerini yazıp parmak izlerini tanıttıktan sonra ekrandaki söz isteme butonuna basmaları gerekmektedir. Mikrofonlarındaki kırmızı ışıkları yanıp sönmeye başlayan milletvekillerinin söz talepleri kabul edilmiş ve sıraya girmiş olacaklardır.
Tur üzerindeki görüşmeler bittikten sonra, soru sahipleri ekrandaki sıraya göre sorularını yerlerinden soracaklardır. Soru sorma işlemi yedi buçuk dakika içinde tamamlanacaktır. Cevap işlemi için de yedi buçuk dakika süre verilecektir. Cevap işlemi yedi buçuk dakikadan önce bitirildiği takdirde, geri kalan süre için sıradaki soru sahiplerine söz verilecektir.
Bilgilerinize sunulur.
Şimdi, gelir ve finansman ile ilgili 2’nci maddeyi okutuyorum:
Gelir ve Finansman
MADDE 2- (1) Gelirler:
Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 200.393.419.000 Yeni Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 3.417.133.196 Yeni Türk Lirası öz gelir, 10.420.672.254 Yeni Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 13.837.805.450 Yeni Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 1.728.388.441 Yeni Türk Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman:
Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 188.591.200 Yeni Türk Lirası,
b) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların net finansmanı 1.300.000 Yeni Türk Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN – On dördüncü turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Esfender Korkmaz, İstanbul Milletvekili.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu, Aydın Milletvekili; Sayın Ümit Şafak, İstanbul Milletvekili; Sayın Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Sayın İsmail Özgün, Balıkesir Milletvekili; Sayın Mustafa Ünal, Karabük Milletvekili; Sayın Recai Berber, Manisa Milletvekili; Sayın Sedat Kızılcıklı, Bursa Milletvekili; Sayın Hasan Fehmi Kinay, Kütahya Milletvekili.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına: Sayın Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Şahıslar adına: Lehinde, Sayın Hasan Erçelebi, Denizli Milletvekili; aleyhinde, Sayın Oğuz Oyan, İzmir Milletvekili.
Sayın Esfender Korkmaz, İstanbul Milletvekili. Buyurun Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz otuz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Konuşmamı bugünkü gündem çerçevesinde tutmaya çalışacağım. Kamu gelirleri, özelleştirme ve ihale uygulamalarıyla ilgili, bu çerçevede konuşma yapacağım.
Değerli milletvekilleri, kamu gelirlerinde göze çarpan ve önemli sorun oluşturan iki husus var:
Birisi: Vergi gelirlerinin toplam kamu gelirleri içerisindeki payı düşüyor. Vergi gelirlerinin toplam kamu gelirleri içerisindeki payının düşmesi, özelleştirme gelirleri gibi bazı gelirlerin bitmesi hâlinde, sona ermesi hâlinde, bütçe açıklarının daha büyük olacağı, daha fazla olacağı yolunda bir uyarıdır ve vergi gelirlerinin kalıcı olması için kamu gelirleri içerisinde vergi gelirlerinin payını artırmamız gerekiyor.
İkincisi: Arkadaşlar, biz hepimiz, kendimizi bildik bileli, Türkiye’de bir vergi kaçağı sorunu var. Türkiye’de vergi kayıp ve kaçakları önlenemiyor. Neden önlenemiyor?
Değerli milletvekilleri, bugünkü uygulamayla, bugünkü yaklaşımla, bugünkü yöntemlerle vergi kayıp ve kaçaklarını önleyemezsiniz. Vergi kayıp ve kaçaklarını önlememiz için, olayın sosyopsikolojik yanını dikkate almamız lazım. Vergi idaresiyle, baskıyla, vergi kayıp ve kaçağını önleyemezsiniz. Son uygulama… Esnafın bankadaki parasına el koyarak, tehdit ederek vergi kaçağını önleyemezsiniz. Kanaltürke, iki kişinin bir haftada yapması gereken denetimi, aylarca ve birçok insan göndererek, birçok denetim elemanı göndererek kontrol ederseniz, bunun adı kontrol olmaz, bunun adı siyasi baskı olur.
AHMET YENİ (Samsun) – Yanlış başladın, yanlış.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Siyasi baskı uygulayarak vergi kayıp ve kaçağını önleyemezsiniz.
Değerli milletvekilleri, vergi kayıp ve kaçağını önlemede mevcut yanlışları düzeltmemiz lazım. Nedir bu mevcut yanlışlar? Bir defa, vergi sistemimiz adil değil. Düşünün ki, vergilerin üçte 2’sini zengin-fakir aynı oranda ödüyor. KDV ve ÖTV gibi vergiler, tüketim vergileri, vergi gelirlerinin üçte ikisini oluşturuyor. Şimdi, zengin ve fakir aynı vergiyi öderse ve vergilerin üçte 2’si dolaylı vergiler olursa, elbette ki vergi mükellefi tepki gösterecektir, vergiye karşı direnç oluşacaktır.
Maliye devamlı kümesteki kazları yoluyor, yani elinin altındakilerden vergi alıyor. Örneğin, bugün şehir rantları, kent rantları önemli bir vergi kaynağıdır. Eğer bir arsanın, bir binanın değeri 10 kat arttıysa, bunun 1 katını devletini alması çok doğaldır. Böyle, bu tür yeni vergileme sistemleri hiçbir şekilde gündeme gelmiyor. Dolayısıyla, kümesteki kazları yolarsanız onların da yolunacak tüyü kalmaz.
Bir de, yine Maliye kazı bağırtarak yoluyor. Yani, hem kümesteki kazları yoluyor hem de bağırtarak yoluyor. Nasıl bağırtarak yoluyor? Efendim, bir defa, vergi denetim…
AHMET YENİ (Samsun) – Bilimsel konuşma yok sizde.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Bilimsel konuşursam, tabii, senin işine gelir değil mi?
Efendim, değerli milletvekilleri, şimdi, vergi idaresinin aynı zamanda yol göstermesi lazım. Ama, bakın -demin de örnek verdim- tehditle, vergi denetim elemanlarının bütün vergi mükelleflerini potansiyel vergi kaçakçısı olarak görmesiyle siz vergi kaçağını önleyemezsiniz; tersine, bir tepki oluşur ve vergi kaçağı devam eder.
Şimdi, eğer vergi yükü çok ağırsa yine vergi kaçağı kaçınılmaz olur. Bakın, istihdam vergileri, istihdam üzerindeki yükler yüzde 42. Şimdi, yüzde 42 bir yük risk almaya değer bir yüktür. Siz bunu eğer Avrupa Birliği düzeyine, yüzde 30’lar düzeyine yahut Türkiye şartlarında yüzde 25 düzeyine indirirseniz, o zaman, hem daha çok vergi alırsınız… Çünkü kaçak azalır, çünkü risk almaya değmez. Yüzde 42 oran, herkesin risk almaya hazır olduğu bir orandır. Ama, yüzde 25’i indirirseniz kimse risk almak istemez. Değmez risk almaya ve dolayısıyla, vergi mükellefi artar, sizin tahsilatınız artar. Ha bunu yapmak lazım, ama, bugünkü Hükûmet, değerli Hükûmet üyelerinin hepsi ayrı konuşuyor, birbiriyle çelişkili konuşuyor bu konuda. Onun için bir irade yok. Bir irade yok. Bunu yapmak için irade yok. Siyasi iktidarın irade boşluğu var bu konuda.
Şimdi, vergilerle çok sık oynanıyor. Arkadaşlar, şimdi siz her sene vergiyle oynarsanız… Bakın, açın 2008 gerekçesini, gelir vergisinde bir sürü değişiklik var, KDV’de, ÖTV’de, amme alacaklarında, damga vergisinde, belediye gelirlerinde yüzlerce, iki yüz tane değişiklik var. Yani, şimdi, bunun altından hangi mükellef kalksın? Yani, elbetteki vergiye karşı tepki gösterecek siz bu kadar her sene vergileri bozarsanız, her sene değişiklik yaparsanız. Bunun adına da reform diyoruz. Âdeta, Türkiye reform yorgunu oldu. Vergi konusunda reform yorgunu oldu. O zaman mükellef vergiye karşı direnç gösteriyor ve dolayısıyla, vergi kaçağını önleyemiyorsunuz.
Tabii, vergi neden verir vatandaş? Doğrudan vergilerle kamu hizmetleri arasında bir bağlantı yok ama niye vergi veriyorsunuz? Devlet hizmet yapsın diye. Peki, devlet, sağlığı özel sektöre havale ederse, eğitimi özel sektöre havale ederse, altyapıyı faiz dışı bütçe fazlası veriyorum diye yapmazsa, ee niye versin vatandaş vergi? Yani, vergi bilinci niye oluşsun? Neden vergiye karşı direnmesin o zaman insanlar? Onun için, vergi veriyorsa vatandaş, devletin de hizmet üretmesi lazım. Bütün hizmetleri özel sektöre devrederek vatandaştan vergi alamazsınız.
Değerli milletvekilleri, özelleştirme konusu, Türkiye’nin uzun zamandır üzerinde durduğu ve maalesef, son zamanlarda Türkiye’nin kanayan yarası haline gelmiştir. Kanayan yara haline neden geldi? Çünkü, özelleştirme sloganla yapılıyor. Bakın, kendisi burada, Sayın Maliye Bakanımız diyor ki: “Efendim, devlet ticaret yapmaz. Özelleştirme piyasa ekonomisinin kuralıdır.” diyor Özelleştirme İdaresinin bağlı olduğu Sayın Bakanımız. Arkadaşlar, burada piyasa ekonomisini de biz yanlış anlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, piyasa ekonomisi o demek değildir. Piyasa ekonomisi, herkes bildiğini yapsın demek anlamında değildir. Piyasa ekonomisinin iki hedefi var: Bir, üretimde maksimum kârlılık. İki, tüketicinin maksimum refahı. Şimdi biz bir tüketici olarak düşünelim, acaba özelleştirmeden dolayı maksimum refahımız var mı? Bunun için şu soruları soruyorum: Bir defa ben tüketici olarak daha kaliteli ve daha fazla çeşitte mal alıyor muyum?
ABDULKERİM AYDEMİR (Ağrı) – Alıyorsun.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Şimdi cevap vereceğim. Sen alıyorsun ben alamıyorum.
2) Artık daha ucuza mı mal alıyorum, yani özelleştirme yapıldıktan sonra ben tüketici olarak daha ucuz mu mal alıyorum?
3) Özelleştirme sonrası çalışanların sayısı, istihdamın sayısı arttı mı?
4) Çalışanların ücretleri arttı mı?
5) Devletin vergi gelirleri artacak mı?
6) Türkiye’nin potansiyel döviz ihtiyacı azalacak mı?
Şimdi, bu sorulara müsaadenizle ben kendi yaklaşımım içinde ve araştırmalarım sonucu cevap vermeye çalışacağım.
Şimdi, üretim ve mal çeşidi artmadı arkadaşlar. Sümerbank’ta özelleşen 21 fabrikanın 18’inde üretim yapılmıyor şu anda. SEK’in 31 fabrikası özelleşti, 23’ünde üretim yok. ORÜS’ün 20 fabrikası özelleştirildi, 16’sında üretim yok. Et Balık Kurumunun 16 kombinası özelleşti, 9’unda üretim yok.
Şimdi, niye üretim düştü peki? Yani özel sektör daha beceriksiz mi? Hayır, ondan değil, uygulamada yanlışlık var arkadaşlar, değerli milletvekilleri. Bakın, çoğu, bu özelleştirilen kurumların çoğunun arsası kendisinden daha fazla değerli ve bu arsalardan, bu özelleşen şirketler, özelleştirmeyi alan şirketler, yüksek spekülatif kârlar sağladı. Artı, satışların yüzde 67’si blok satış oldu, halka arz olmadı. Artı, tabii birtakım kayırmalar var yani özelleştirmede önemli kayırmalar var.
Şimdi, bunları örnek vereyim: Manisa Sümerbank Fabrikası, Manisa’da bir ortak girişim grubuna 3 milyon 750 bin dolara satıldı. Dört buçuk ay sonra, daha bir sene geçmeden, dört buçuk ay sonra, bu satın alanlar, 145 dönümlük arazinin 55 dönümünü, yani arsanın üçte birini 13 milyon 750 bin dolara sattılar. 10 milyon devlet zarar etti arkadaşlar, 10 milyon…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Kim aracılık yapmış onu da söyle!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Onu da sen söylersin.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Söyle, söyle!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – 10 milyon zarar ettiler.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Unakıtan mı aracılık yapmış, Arınç mı etmiş onu söyle!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Efendim, yine, Manisa Et ve Tavuk Kombinası May diye bir şirkete satıldı. May Şirketi, Et Tavuk Kombinasının makinelerini söktü, götürdü, araziyi KLİMASAN’a… Bakın, isimler veriyorum arkadaşlar, bunlar belgeli.
AĞAH KAFKAS (Çorum) – AK Parti kurulmuş muydu o zaman?
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – KLİMASAN’a 2,8 milyon dolara satıldı. Özelleşen işletmelerin ürettiği mal ve hizmetler daha pahalı oldu.
Arkadaşlar, ben özelleştirme, geliri, giderini burada konuşacak değilim. Milletin malını bedava satarsanız ben onu konuşurum burada, millet adına bu milletin malını bedava satarsanız, milletin malından rant çıkarırsanız ben o rantı konuşurum burada. Ne diye gelirini, giderini konuşayım. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
(AK Parti ve CHP sıralarından karşılıklı konuşmalar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Dinle! Bilmiyorsun, bari sus!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinler misiniz.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu tepkiler, sizin, benim konuşmamın işinize gelmediğini gösteriyor. Benim konuşmam hiç işinize gelmez. Onu söyleyeyim. Bakın, sonuna kadar işinize gelmeyecektir.
Şimdi, değerli milletvekilleri, acaba ben daha ucuza mal satın alabiliyor muyum, özelleşen işletmelerden daha ucuza mal ve hizmet satın alabiliyor muyum? İşte, hepiniz örneğini gördünüz? Telekom özelleşti, aradan kısa bir süre sonra telefon fiyatları artmadı mı?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Artmadı.
(CHP sıralarından “Arttı, arttı.” sesleri)
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Peki, rakı fiyatları artmadı mı? Rakı fiyatları artmadı mı? Peki, artık halk…
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Biz içmiyoruz onu. O tarafa soracaksın!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Arkadaş, değerli milletvekilleri, artık halkımız et ve balığı daha pahalı yiyor mu, yemiyor mu? (CHP sıralarından “Yiyor, yiyor.” Sesleri)
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hayır, ucuz yiyor, daha ucuz yiyor.
AHMET YENİ (Samsun) – Bedava yiyor hamsiyi.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Hamsiyi bulursan yersin tabii.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ama, havyar istiyorsan havyar pahalandı, ona göre!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Efendim, istihdama gelelim.
Değerli milletvekilleri, özelleşen şirketlerde, firmalarda istihdam arttı mı, azaldı mı?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ne olsun, hep devlet mi işletsin onları?
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Çimento, bakın, yalnız iki örnek vereyim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Arkadaşım, kürsüde sen de yer al istersen, sen konuşmaya devam et.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Ona da geleceğiz, sabrederseniz.
Çimentoda 6.737 personel çalışıyordu, işçi çalışıyordu, 1.102’ye düştü. Petrol Ofisinde 3.822 işçi çalışıyordu, 1.029’a düştü. 16 bin kişi işsiz kaldı.
Bakın, değerli milletvekilleri, bunu, Elazığ’dan bir grup işsiz kalan yahut özelleştirme kapsamında alınan şirketlerden geçici işçi olanlar göndermiş. Size gelmiyor mu bunlar arkadaşlar, değerli milletvekilleri? Yani, biz, halkın bize söylediğini, söylememizi istediğini söylüyoruz size, gerçekleri söylüyoruz.
Şimdi, ücretlere bakalım. Şimdi “Ücretler arttı.” kimse diyemez. En son örneğini Telekom’da gördük. Niye oldu Telekom grevi, biliyor musunuz? Yani, işçinin müktesep haklarını indirmek istiyor, işveren. Bu Telekom işçilerini pazar günü ziyaret ettik. Orada taşeron çalışıyordu. Bakın, özelleşen şirket için örnek veriyorum. Orada taşeron çalışıyordu. İstanbul Valisini aradık. Oradaki emniyet görevlisiyle konuştuk. Nasıl olur dedik, bir işyerinde grev varsa nasıl taşeron çalışabilir? Bu, açıkça, aleni olarak yasaya aykırı mı? Aykırı. E peki ne olmuş? Efendim, işçiler teli koparmış. Teli koparan, belediyenin kendi iş makineleri. İstanbul Valisi dedi ki: “Sabahleyin dokuzda mahkemeden tedbir kararı alırlar, hemen ben durdururum.” Bakın, dikkat edin -cumartesi pazar mahkemeler çalışmıyor diye- orada işçiler var, ama taşeron çalışıyor. Şimdi, bu özelleştirme sizin içinize siniyor mu?
Şimdi, kamu gelirleri azalacak arkadaşlar. Neden azalacak? Çünkü biz özelleştirme dolayısıy-la… Yani, ben, bütün her şey özelleştirilmez demiyorum, ama altyapı özelleştirilmez, onu da anlatmaya çalışacağım.
Şimdi, yani biz, işte, otel özelleştirilmesin demiyoruz. Elbette ki devlet otel yapamaz, elbette ki devlet ayakkabı üretemez, ama sen, Telekom gibi bir altyapıyı satarsan, özelleştirirsen, bundan bütün top-lum zarar görür, çünkü bu bir tekeldir, devlet tekelidir. Devlet tekelini özel sektöre veriyorsun, aynı tekel devam ediyor. Devlet elbette ki, tekel işletirken bunun sosyal faydasını, sosyal maliyetini düşünecek. Özel sektör niye düşünsün? O kârını düşünür. Yani hangi mantıkla biz Telekom’u o zaman özelleştiriyoruz. Yani, dolayısıyla, özelleştirilecek firma var, yatırım var, özelleştirilmeyecek yatırım var.
Şimdi, tabii, biz bunların bir yerde gelirinden de mahrum olacağız. Yani, uzun dönemli, bu vergi veriyor, vergi devam edecek ama aynı zamanda kârı var, Hazine kârından da mahrum olacak. Şimdi, hele yabancıya satılan firmalar, yatırımların kârını dışarıya transfer edeceği gibi… Bakın, çok önemli, değerli milletvekilleri; bakın, bu çok önemli. Yani, siz katılmıyorsanız, katılmama sebebinizi söylersiniz. Şimdi, yabancıya satılan bir firma… İşte, gene Telekom’u örnek verelim. Şimdi, Telekom’u alan firma bunun ver-gisini verecek, ama bazı hizmetlerini, bazı personeli dışarıdan getirecek. Yani, dolayısıyla onlar için döviz gidecek, bir. Artı, o bir ara malı olarak birtakım girdilerini dışarı getirecek, onun için döviz girecek, iki. Ara malını dışarıdan daha fazla getirir, vergisini daha az verir. Peki, bunların kârı, kazancı her sene trans-fer olmayacak mı yurt dışına? O zaman ne olacak? Bugün siz altyapıyı özelleştirdiniz, bugün döviz açığını kapadınız, cari açığı kapadınız ama uzun süre kâr transferi olacağı için Türkiye, cari açık açısından de-vamlı kanayan bir yaraya sahip olacak ve devamlı döviz kaybımız olacak, yani potansiyel döviz kaybı-mız olacak.
Tekelleşme, haksız rekabet yaratma gibi uygulamalar özelleştirme sonucu arttı. Şimdi, yani devlet tekeli özel sektörde de tekeldir. Ama, devlet ilave, yani, bu haksız rekabet yaratmada yeni yeni adımlar atıyor. Bir yandan diyor ki Hükûmet: “Özelleştireceğiz, piyasanın önünü açacağız, haksız rekabet yaratmasın devlet.” Öbür taraftan bak kendi yaratıyor. Nasıl yaratıyor?
Şimdi, diyor ki TOKİ yahut KİPTAŞ… KİPTAŞ’ın ben kuruluş yasasına baktım, kararnamesine, diyor ki: “Gecekondu önlemek için konut yapar.” Ama ne yapıyor KİPTAŞ? Yeşil vadi konaklarını yapmış Ümraniye Sapağı’nda. Sorun, 500 bin dolar, 600 bin dolar. “Efendim, ben bundan gelir alıyorum. Fakir, fukaraya hizmet veriyorum.” Ya, bu bir anarşidir, devlette bu bir anarşidir. Olmaz böyle şey. Yani, sen şimdi vergi geliri alacaksın, bununla hizmet yapacaksın. Ee, peki öbür taraftan kâr… Haksız rekabet yaratıyorsun öbür taraftan. Haksız rekabet yaratıyorsun. (AK Parti ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
Ee, peki arkadaşlar, değerli milletvekilleri; yani, bu, kanuna aykırı değil mi? Bu, yasaya değil mi?
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Değil, değil Hocam.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – 500 bin-600 bin dolara gecekonduyu önlemek için kurulmuş bir kurum, 500-600 bin dolara konut satarsa, bu, haksız rekabet değil mi?
Şimdi, bakın arkadaşlar, bir dakika lütfen. (AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri, lütfen.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Milleti kavga ettirdin Hocam ya! Bilimsel konuş.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Ben, gerçekleri söylüyorum. Bir dakika arkadaşlar… Şimdi, bakın, bir şey söyleyeyim size.
Şimdi, değerli arkadaşlar, TOKİ ve KİPTAŞ arazi alınca devletten ya cüzi fiyatta veya Hazineden bedava arazi alıyor mu? Alıyor. Peki, imarını kolayca yaptırıyor mu? Yaptırıyor. Vergi, harç ödüyor mu? Ödemiyor. Peki, özel sektörün günahı ne? Aynı konutu yapacak adam, hem para veriyor, arsa parası veriyor hem harç ödüyor hem iki üç sene bekliyor, imarı çıksın. Peki, günahı ne özel sektörün? Hani rekabet? Böyle mi rekabet olur? Böyle mi özel sektörün önünü açıyorsunuz?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) -Size göre TOKİ bina yapmamalı yani!
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sosyal konut yapsın!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, altyapı yatırımlarında sosyal fayda azaldı.
Şimdi, bakın, eğitim ve sağlık. Eğitim ve sağlık bir toplumun geleceğidir. Bu ezber tamam. Eğer siz eğitim ve sağlığın ezberini bozarsanız, yani hizmeti özelleştirirseniz, o toplumun geleceğiyle oynarsınız. Neden?
Bakın, ben bir köylü çocuğuyum, ama çalıştım çok, bu millete de şükran borçluyum, bu millet lisede beni parasız yatılı okuttu, üniversitede bedava okuttu; ben de millete karşı görevimi yaptım, akademisyen oldum, efendim, profesör oldum, dekan oldum ve millet teveccüh etti, şimdi de milletvekili oldum.
Peki, şimdi, benim param yok. Diyelim, bugün köyden çıkan adam, aynı imkânları yakalayacak mı?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Daha fazlasını!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Parası olmasa nasıl yakalayacak? Paralı eğitim varken, bu kadar yüksek düzeyde harç varken, ben biliyorum üniversitede, nasıl yakalayacak?
VAHAP SEÇER (Mersin) – Tarikatların imkânları var Hocam!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Ne oluyor, bakın, dikkat edin. Bakın, o zaman ne oluyor? O zaman tarikatlar el atıyor. O zaman tarikatlar alıp okutuyor ve Türkiye, o zaman bir eğitim çıkmazına giriyor.
Onun için, eğitim ve sağlığın, hizmetlerin özel sektöre devredilmesi çok yanlıştır, üniversitelerin özel sektöre devredilmesi çok yanlıştır. Amerika’da fonlar, vakıf üniversiteleri var, ama oradaki fonların, vakıf üniversitelerinin sahibi yok, toplum sahibi. Bizde her üniversitenin bir patronu var. Böyle özel eğitim olmaz. Amerika’yı örnek aldık, ama, Amerika’da hiçbir üniversitenin sahibi yoktur, vakıf toplumun ortak malıdır. Dolayısıyla, böyle vakıf üniversitesi olmaz. Şimdi, bu eğitimi özelleştirmek değil mi? Gidiyorlar, bu sefer ödeyemiyorlar parasını, çoğu yarım bırakıyor eğitimini.
Değerli milletvekilleri, köprü ve yolları sakın ha özelleştirmeye tevessül etmeyin. Bakın, köprü ve yollar, toplumun sosyal fayda sağlayan ortak mallarıdır. Köprü ve yolları özelleştirirseniz ne olur, biliyor musunuz? Elli sene sürecek o yol…
AHMET YENİ (Samsun) – Hocam, Calp kaybetti. Özal kaybetmedi.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Bak, dinle. Bak, dinle.
AHMET YENİ (Samsun) – Özal kaybetmedi.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Beni dinle, beni dinle. Bak…
Köprü ve yolları özelleştirirseniz, onun ömrü elli sene değil on beş seneye iner. Neden? Şimdi, bakın, İstanbul’da deprem riski nedeniyle Boğaziçi Köprüsü onarılıyor; değil mi? Sağlamlaştırılıyor. Şimdi, özel sektör aynı şeyi yapar mı ya? Özel sektör, ne diye yolları altı ayda bir yenilesin? Ne diye köprüleri senede bir restore etsin? Neden yapsın?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Denetlersiniz.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – İki senede bir yapar.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Ne iki senesi, yüz, yüz…
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Bakın, düşünün ki, bir durgunluk oldu, oluyor zaten; 1,5’e düştü gayri safi yurt içi hasılada büyüme. Durgunluk oldu. Devletin, hükûmetin ne yapması lazım? Girdi fiyatlarını ucuzlatması lazım. Mesela, yolu, köprüyü, ara malı -diyelim ki, mazotu- ucuzlatması lazım ki, ekonomide canlanma olsun. Peki fiyat senin elinde değilse, nasıl canlanma olacak? Haa, üst kurulların var. Üst kurulların ne yapar eder, bu özel sektörü istediği fiyata razı eder. Onun için, yeni altyapı için… Bakın, Göcek’te bir tünel yapıldı. Ben gördüm, gayet güzel. On beş yıllığına özel sektör yapmış. Böyle yapın. Elinizdeki yatırımı niye devrediyorsunuz? Özel sektöre yeni yap-işlet-devret modeline göre yeni yatırım verin, yeni altyapı yatırımı yapsın. Niye köprüyü özelleştiriyorsunuz? Köprünün gelirinden mahrum edecek, olacaksınız ayrıca. Yani, bugün bütçe açığınızı kapatacaksınız, ama diyelim yirmi yıl onun gelirinden mahrum edeceksiniz. Bunlar iktisadi hesaplar değil.
AHMET YENİ (Samsun) – Satıp, yenisini yapıyoruz Hocam.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Şimdiye kadar yapılan özelleştirmeden yerine bir yenisi yapıldı mı? Lütfen… Özelleştirme gelirleri Hazinede ayrı bir fonda tutuluyor ve bu, Hazine gelirleri içerisinde rastgele harcanıyor. Şimdiye kadar bunlarla hiçbir yatırım yapılmadı. Şimdiden sonra da yapılmadı ve uygulama şeffaf değil.
Bakın, son olarak özelleştirmeyle ilgili konuşuyorum: Şeffaf değil. En son Sabah ve ATV satışı bunu bize gösterdi. Üç firma başvurdu. Nurol dedi ki: “Yirmi beş senedir bunun amortismanı” dedi. Yirmi beş sene ise sen 1,1 milyar dolar buna ödeyeceksin. Peki, bana sorsa söylerim: Bunu niye baştan hesaplamadın da gittin masraf ettin, ihaleye katıldın? Kim yutar bunu? Yani, kim buna “evet” der?
İki; Alman RTL ile İpek ve Ethem Sancak, bu firma da katıldı. Dedi ki: “İhaleyi erteleyin” dedi. “İhalede bazı sorunlar hissediyoruz.” Niye ertelemedi? Yani, eğer bir 500 milyon dolar, 300 milyon dolar fazla alacak idi ise TMSF niye ertelemedi arkadaşlar? Yani senelerdir beklemişsin. Bir ay beklemenin ne önemi olurdu? Neden ertelemedi?
Arkadaşlar, değerli milletvekilleri; önemli olan, bunu Çalık Grubuna vermekti. Lütfen, şu sorularıma cevap verin: Samsun-Ceyhan petrol boru hattının yapım işini Çalık Grubu İtalyan ENI şirketiyle birlikte ihalesiz olarak aldı. Enerji Bakanı Hilmi Güler İsrail ziyaretinde, İsrailli Bakana boru hattı yapım işinde Çalık Grubunu önerdi. Başbakan Erdoğan’ın damadı, Çalık Grubunun ABD’deki ofisinde çalıştı, sonra Türkiye’ye geldi, şu anda Genel Müdürü. Haydarpaşa Projesi’nde yine bu Grup vardı. Haydarpaşa’yla ilgili daha ihale yapılmadan Çalık Grubuna proje hazırlatıldı. Başbakan Sudan’a gitti, ardından Çalık Grubu orada büyük bir yatırıma soyundu. Çalık Arnavutluk’ta bir banka satın aldı, Arnavutluk’ta hükûmet değişti ve bankanın devrine izin vermedi, devreye Erdoğan girdi, Sayın Erdoğan… Ben yani, haber olarak aldığım için bir televizyondan, onun için Sayın’ı unuttum özür diliyorum. Sayın Erdoğan girdi ve işi çözdü. TPAO Genel Müdürü Osman Saim Dinç istifa edip Çalık Grubuna geçti. CHP Grup Başkan Vekilleri Sayın Başbakana “Çalık Grubu ile görüştünüz mü ihale öncesi?” diye bir soru sordu, bu soruya bugüne kadar, şu ana kadar cevap gelmedi.
AHMET YENİ (Samsun) – Bakan cevap verecek.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Yani, bütün bunlar tesadüf mü arkadaşlar, bütün bunlar tesadüf mü?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Tesadüf.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Mutlu bir tesadüf!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Tesanüt, tesanüt!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Onun için, bu sorulara mutlaka, bu toplum cevap arıyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, son bir… Tabii, bir özelleştirme aylarca bitmez konuşsanız, çünkü ağır, yara derin. Ama ihaleyle ilgili ben değil, Avrupa Birliği raporundan bazı örnekler veriyorum. Bakın, Kamu İhale Kurumu bütçesi görüşülüyor, ihaleyle ilgili ben değil, Avrupa Birliği 2006 Yılı Türkiye İlerleme Raporu’ndan bazı… Rapora isteyen arkadaş bakabilir. Diyor ki AB ilerleme raporunda: “7 defa değişti yasa, Kamu İhale Yasası 7 defa değişti. Belediyelerin birçok hizmeti ihale dışı bırakıldı. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ihale dışında bırakıldı faaliyetleri, yahut işte, ihaleleri. Bölgesel kalkınma ajanslarının ihalelerini ihale dışında bıraktı. Eşgüdüm yetersiz ve Avrupa Birliği müktesebatıyla uyum yok.” diyor. Bunu çıpa olarak kullandığınız Avrupa Birliği diyor.
Bir buçuk dakikam var, bir buçuk dakikada ben size -arkadaşım “Bilimsel konuş.” dedi- izninizle bilimsel konuşmaya çalışacağım. Arkadaşlar siz siyaseti iyi okuyamıyorsunuz. Burada, ikide bir çıkıp diyorsunuz ki: “Biz, yüzde 47 oy aldık.”
AHMET YENİ (Samsun) – Sen iyi okumuşsun!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Ben şimdi iyi okuyayım size. Bakın, şimdi, tüketici borç harç içinde. 92 milyar YTL tüketicinin borcu var. Bu tüketici, iktidarın dışında başka bir partiye oy vermez, çünkü, diyecek ki: “Beni borca harca sen soktun, sen kurtaracaksın.”, bir.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sizden umudu yok! Sizden umudu yok!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – İki, şimdi bir yeşil kart tehdidi var, bir yeşil kart tehdidi var.
AHMET YENİ (Samsun) – Hocam, Türk milleti kararını verdi, zorlamayın!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – İşte, hep böyle konuşuyorsunuz. Türk milleti karar verdi ama, Türk milletini tehdit ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, bir dakika ek süreniz var, lütfen tamamlayınız.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Yani, “Yeşil kartını iptal ederim.” dediniz, vermesin mi adam? “Kömür vermem” dediniz, vermesin mi adam?
AHMET YENİ (Samsun) – Millet kararını verdi, zorlamayın!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Şimdi değerli arkadaşlar, işsizlik bu kadar, 6 milyon işsiz varken…
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Siz millete ne verdiniz? Hiçbir şey vermediniz, hep aldınız.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Size avans verdi işte, bak, bunu iyi okuyun, avans verdi.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Allah sizi başımızdan eksik etmesin, devam edin muhalefete, biz de iktidara.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Sıcak para, cari açık bu kadar varken, elbete ki size avans verecek. Terör bu kadar tırmanmışken, elbette ki size avans verecek. Kıbrıs sorunu varken, yine, “Siz bozdunuz, siz çözün.” diyecek.
AHMET YENİ (Samsun) – Biz çözeceğiz, biz…
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – AB’de, Avrupa Birliği son durumda, biliyorsunuz katılma yerine hükûmetler arası görüşmeler oldu.
Arkadaşlar, büyük konuşmayın. Bakın, siz kazandınız, iktidarsınız. Onun için, şunu unutmayın: Bakın, keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Türk milletinin biçtiği karara biz razıyız.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.