FEN VE BİLİMNDE YENİDEN GERİLEDİK?

Daron Acemoğlu ve James A. Robinson, ulusların düşüşünde   Ortadoğu’nun yoksul kalmasını da Osmanlı İmparatorluğunun şeriat düzenine bağlıyor: ”Neolitik çağda Dünyaya öncülük eden Ortadoğuydu. İlk şehirler bugünkü Irak’ta ortaya çıkmıştı. Demir ilk kez Türkiye ‘de eritildi. Ortadoğu Ortaçağa kadar  teknolojik bakımdan dinamik bir bölgeydi. Ortadoğu’yu fakirleştiren coğrafyası değildi. Nedeni Osmanlı İmparatorluğunun kurumsal mirasıdır.”

 

Osmanlı’da kurumsallaşmayı önleyen, dinin devlet hayatına ve yasalara hakim olmasıydı. Aslında sorun İslamın yorumudur. Binlerce yıl öncesine ait İslami yaşam ve yönetim tarzına bağlı kalırsanız, elbette kurumsallaşma yaratmazsınız.

 

Osmanlı’nın çağdışı kalmasına en çok verilen örnek matbaadır. Matbaa neden Osmanlı Devleti’ne 1727 yılında yani Avrupa’dan 272 yıl sonra izinsiz gelebilmiştir?  Bu Osmanlı Devleti’nin teknolojiye karşı tavrını da göstermektedir.

 

 

 

 

Dini taassup Abdülhamid döneminde daha  fazla idi. Çünkü Abdülhamid ümmetin Osmanlı’yı birleştireceğine inanıyordu. Ne yazık ki İmparatorluk en büyük darbeyi de Araplardan yedi.

 

Osmanlı gibi bir toplumdan, laik topluma geçiş elbette kolay olmayacaktı. Atatürk’ün olağan üstü çabalarına rağmen, bugün daha dini taassubun baskısını çekiyoruz.

 

Elbette, siyasi iktidarın dini popülizmi de bu durumu besliyor. Sn. Erdoğan’ın Mısır konuşmasında ve benzer bazı konuşmalarında Laikliği ön plana çıkarmasına rağmen, AKP ‘nin  dini popülizm ve tavizleri, dini taassubun artmasına imkan verdi.

 

Üniversiteler bilim ve teknoloji üreten kurumlardır. 2002 yılına kadar, İstanbul Üniversitesi’nde dekanlık dahil ve çeşitli idari görevler yaptım.

 

Bilime ve tekniğe 180 derece ters, dini taassup altında konuşan hiçbir bilim adamı görmedim. Son on yılda tersine bizzat üniversiteler, bilim ve teknolojide toplumun gerisinde kaldı.

 

TRT’ye çıkarılan İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Dr. Yavuz Örnek, Nuh tufanı sırasında Hazreti Nuh’un oğlunu cep telefonuyla aradığını, gemisinin nükleer enerjiyle çalıştığını, insansız hava aracı kullandığını açıkladı.

 

Daha önce de bir üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı, katıldığı programda ülkeyi ayakta tutacak olanların okumamış cahil halk olduğunu savunup “Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor” demişti.

 

Bu örnekler çoğaltılabilir… Ancak sonuca bakarsak, sonuç Türkiye’nin bilim ve fende yeniden hızla geri doğru düşmesidir. Bunu biz değil, bilim ve teknik söylüyor. Tamamı da TÜİK sayfalarında yer alıyor.

 

1) Uluslararası Telekomünikasyon Birliği ”Bilgi Toplumunun Ölçümü endeksi (2016)” da Türkiye 2002 yılında 167 ülke içinde 63. sırada iken, 2016 yılında 70. sıraya geriledi. Türkiye’de bu yıllar arası telekomünikasyon da ilerledi fakat diğer ülkeler bizden hızlı ilerlediği için biz göreceli olarak sıralamada geri düştük.

 

2) Avrupa Komisyonunun  2017  yılı Raporuna göre ”Özet İnovasyon Endeksi’nde” 2016 yılında Türkiye 36 ülke arasında son sıraya yakın 29 sırada yer aldı.

 

3) 2016 Dünya Ekonomik Formu, Küresel Cinsiyet Uçurum Endeksi, cinsiyete dayalı ayırımın büyüklüğünü ve kapsamını göstermek ve süreci izlemek için oluşturduğu endekste.  139 Ülke içinde Türkiye:

 

Genel Sıralamada             : 130

 

Ekonomik Katılım Fırsatı : 129

 

Eğitime Katılım                 : 109

 

Politik Gizleme                  : 113  sırasında yer alıyor.

 

Bu durum Türkiye’nin kadın haklarında dünyanın en geri ülkeleri içinde yer aldığını gösteriyor.

 

4) Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında İnsani Gelişme Endeksi 2016’da  195 ülke arasında Türkiye 71. sırada yer aldı. Birinci sırada Norveç, 188. sırada Orta Afrika Cumhuriyeti yer alıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir