Bir ekonomide , fert başına GSYH daralma , gelir azalmasına neden olur. Türkiye de halkın yüzde 80’ i gelirinin tamamını geçinmek için harcıyor. Geliri düşünler ya borçlanır veya varsa servetinden kullanır. Tasarruf edenlerin de geliri azaldığı için tasarruf oranı düşer. Sonunda zorunlu olarak toplumun tüketim eğilimi ve toplam talep düşer ve ekonomide daralma devam eder. Daralma daha çok yoksulluk doğurur. Böylece yoksulluk kısır döngüsü başlar. Corona krizi bu tabloyu daha da ağırlaştıracaktır.
Yoksulluk kısır döngüsü nedir ?
Prof. Ragnar Nurkse ve Prof. J. David Singer , Az gelişmiş Ülkelerin ‘’Yoksulluk Kısır Döngüsü’’ içinde kaldıklarını söylemişlerdir. Özetle ;
- Bir ülke fakir olduğu için fakirdir.
- Az gelişmiş ülkelerin kalkınmasının önündeki en büyük engel fakirliğin neden olduğu kısır döngüdür.
- Az gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen gelir düzeyinin düşük olması tasarrufların da düşük olmasına yol açar. Düşük tasarruf gerekli yatırımları yapılmasını engeller.
- Düşük yatırım düzeyi düşük verimliliği beraberinde getirirken düşük verimlilik yine düşük gelir düzeyini beraberinde getirecektir.
- Başlangıç noktasına geri dönülmüş ve bu döngüden çıkılamamıştır.
Türkiye için önce tespit yapmak gerekir.
1. TÜİK’in son açıklamasına göre ‘Geniş ailelerin yüzde 26,9’u , tek çekirdek aileden oluşan hane halklarının da yüzde 21.2 ‘si yoksulluk sınırının altında yaşıyor.’’ Ekonomide daralma bu oranı artıracaktır.
2. Orta Gelir Tuzağı …1960 yılında fert başına geliri , orta gelir düzeyinde olan 101 ülke vardı. Türkiye de bu 101 ülke içinde yer alıyordu. Bu 101 ülke içinde yalnızca 10 ülke yüksek gelir seviyesine atlayabildi. Bunlar ; Yunanistan , Hong-kong , İrlanda , İsrail , Japonya , Portekiz , Porto-Rico , Güney Kore , Singapur ve İspanyadır. Sürekli orta gelir gurubuna takılan dört ülke ; Meksika , Brezilya , Malezya ve Türkiye ‘dir.
Türkiye maalesef yeniden 2007 den beri , 12 senedir orta gelir tuzağındadır .Fert Başına gelir dolar olarak 2007 yılında 9656 dolardı. 2019 yılında 9127 dolardır. Orta gelir tuzağı gelir artışı olmadığı için aynı zamanda yeni yatırımlar için de handikaptır. Sonuç işsizliktir. İMF ve AB konseyi ilkbahar raporunda Türkiye’de bu sene işsizliğin yüzde 17’ye ulaşacağını tahmin ediliyor. İşsizliğin artması yoksulluğun artması demektir.
3 . Cari açık bir ülkeden kaynak çıkışına neden olur. Aynı zamanda dış borçlarla finanse edildiği için hissedilmez. Ancak ülke dış borç anapara ve faizlerinden oluşan net dış borç ödeme sürecine girerse , bu nedenle kaynak çıkışının GSYH’ ya oranı büyüme oranından fazla ise , yoksullaşma başlar.
4. Geçen sene , birçok büyük şirket , bankalardan aldıkları kredilerle dışarda şirketler satın aldılar ve bankalardaki borçlarını da yeniden yapılandırdılar. Aslında bu geçen sene büyük hacimli döviz transferlerine neden olduğu için gündeme geldi. Gerçekte Türkiye de özellikle son yıllarda hukukun üstünlüğü , Mülkiyet güvencesi , tarikat yapılanması gibi tartışılan nedenlerle yurt dışına kaynak transferi arttı. Dahası beyin göçü de arttı. Beyin göçü de eldeki beşeri yatırımın kaybı demektir. Sonuç maddi ve beşeri yatırım çıkışıdır. Yoksullaşma getirir.
Sonuç olarak ; bu günümüz ve yarınımız için yoksullaşma sürecini durdurmak zorundayız.
Nasıl çözeriz?
Salı günü devam edecek…