Geçen hafta,Erzurum Atatürk Üniversitesi, Perşembe başlayıp –Cuma biten , üç günlük ‘’Avrasya Sempozyumu ‘’ düzenledi.. Sempozyuma , orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden , Kafkasya Azerbaycan ve Gürcistan’dan ve Türkiye’den geniş bir katılım vardı.. Konunun bire bir uzmanları panellerde konuştu..
Orta Asya ve Kafkasya ‘nın doğal zenginlikleri , petrolü ve doğalgazı tüm dünyanın iştahını kabartıyor. Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin Nüfusu 200 milyona ulaşıyor..Hepsi Hızlı büyüyen ülkeler..Örneğin 2004 yılında Türkmenistan ‘da büyüme oranı yüzde 17 oldu.. Azerbaycan ‘da yüzde 11.2 oldu.
En düşük büyüme oranı , Kırgızistan da .. Yinede yüzde 7.1 oldu.
Türkiye Türk Cumhuriyetleri dış ticareti , Türkiye ‘nin lehine fazla veriyor.
. Örneğin 2004 yılında bu fazla 248 milyon dolar, 2005 yılında ise 145 milyon dolar oldu.
1995 yılında , Türkiye – AB Gümrük Birliği tartışmalarında ve Türkiye ‘nin AB adaylığı konusunda biz , Türkiye Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile AB arasında bir köprü olabilir.. Diyorduk.. Aradan geçen on yıldan sonra şimdi görüyoruz ki, AB bu ülkelere bizden daha yakın olmuş..
Şimdi , ABD, Rusya ve Çin’in orta Asya politikaları, enerji politikaları bizden fersah fersah ileride..
Yetmedi.. Bizim daha da geri kalacağımız şimdiden bellidir.
Bu yargıya nasıl vardım ? Aslında birçok olay ve bu ülkelerle olan dış ilişkilerimiz meseleyi açık- seçik ortaya koymaya yetiyor.. Bununla birlikte iki olayı örnek vermek istiyorum..Bu iki olaydan birini sempozyum sırasında taze yaşadım .. Diğerini de on üç senedir Tüm Türkiye yaşıyor.
Sempozyumun son gününde , Erzurum Büyükşehir Belediyesi panelle katılanlara kokteyl verdi.. Başkan kendi verdiği kokteyl de yoktu.. Kokteyle katılanların yarıdan fazlası , yabancılar ve yabancı gazetecilerdi.. Kokteylde alkollü içkiler verilmedi.. Yabancılar şaşkınlık içindeydi.. Erzurum Atatürk Üniversitesinin çağdaş Rektörü Prof.Dr.Yaşar SÜTBEYAZ tepki gösterdi ve bazı yabancı basın mensuplarından özür dilemek zorunda kaldı.
İkinci örneğe gelince.. Bu örnek , bazı dış güçlerin bilinçli bir şekilde bizi orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden nasıl uzaklaştırdıklarını gösteriyor..
Avrupa’dan gelip Anadolu ‘yu geçen ve oradan Kafkaslara ,hazar denizine, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine ve nihayet Çine ulaşan yeni bir ipek yolu , Türkiye’nin asırlık rüyasıdır..
Bu rüya ütopya değil ..Çok ufak bir gayretle gerçeğe dönüşebilme imkanı olan bir projedir..
Avrupa’dan İstanbul ve oradan Karsa uzanan bir tren yolu mevcuttur.. Bu tren yolunu , Bakü ‘ye ve oradan da Orta asya ve çine uzatmak mümkündür.. Bunun içi , Kars-Tiflis arasında 70-80 kilometresi Türkiye tarafında , 30- 40 kilometresi de Gürcistan tarafında yeni bri demiryolu yapmak yeterli olmaktadır.. Ayrıca Gürcistan tarafında , 160 kilometrelik mevcut Ahalkalaki – Marabda demiryolunun da rehabilitasyonunu yapmak gerekir.
Bu proje için 2001 yılında 450 milyon dolar ve yüzde 4.5 faizli çin kredisi çıktı.. O yıl Bütçeye ödenek konuldu.. Ve fakat Kemal derviş , enflasyonu önleme politikasına ters olur diye DLH’ ya izin vermedi.. Böylece bu yol 5 yıl geriye attı.. Şimdi Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye Cumhurbaşkanlarının mutabakatı ile bu proje ‘nin etüdü ihaleye verildi..
İpek yolu , Türkiye ‘nin Kafkas ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerinde can damarı olabilecek bir nitelikte bir projedir..
Paralel karayolu da olabilir.. Ancak demiryolu karayoluna göre , daha ucuz, hızlı ve güvenlidir..
Kars- Tiflis –Bakü demiryolunun bilincine ulaşır ve hız verirsek , kasıtlı olarak bizimle Türk Cumhuriyetlerinin ilişkini kesmek için yapılan kösteklemeyi ve bilinçsizce yapmış olduğumuz yanlışları kısmen telafi edebiliriz.