ERKEN SEÇİM VE PİYASALAR

Dün Kanal 1 televizyonunda , CHP  Genel Başkanı Sayın Baykal ‘a  bir gazeteci arkadaş  sorusunun başında  ’ Anayasa mahkemesi kararı açıklanırken , doların düşmesi gibi çelişkili ve anlaşılmaz  olaylar  oluyor ‘’ dedi.

 

Böyle düşünmenin arkasında   Anayasa mahkemesi kararına kadar piyasaları olumsuz etkileyecek hiçbir bir olay yoktu … gibi bir düşünce yatıyor.

 

Aslında  Türkiye de piyasa denilince yalnızca  faiz-döviz ve borsa üçgeni anlaşılıyor. Öyle olsa bile bu Piyasaların Anayasa Mahkemesi kararını olumlu bulması  orta ve uzun dönemli bir ve akılcı bir yaklaşımdır…

 

 

 

Anayasa mahkemesi kararından önce , piyasalar daha tedirgindi. Çünkü AKP’ nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde taraflı aday göstermekte direnmesi  toplumu ve piyasaları germişti.. Önceki gün  Le Figaro , ‘’Türkiye de gerilim artıyor ve bunun acısını piyasalar çekiyor ‘’ diye yazdı.

 

Özetle  Piyasalar Hükümetin Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Türkiye’yi gerdiğini düşünüyordu ve  bir Kaos yaşanmasından korkuyordu. Anayasa mahkemesi  kararı bu kaosu önledi.

 

Yine Anayasa mahkemesi kararının seçim getireceği biliniyordu. Anayasaya göre seçime gidilmesi gereğinin etkileri şöyle oldu :

 

ERKEN SEÇİM  PİYASALARI RAHATLATTI.

 

1) İslami kurallara dayalı bir devlete gidiş endişesi milyonlarca insanı alanlara indirdi.  Herkeste bu konuda kaygı oluştu. Gül’ün adaylığından sonra bu kaygı iyice tırmandı.  Bu vesile ile Halkın yüzde sekseni  AKP ‘nin gizli hedeflerini öğrendi. Siyasi bilinç oluştu.

Sandığa gitmeyenler ve kararsızlar , siyasete el koymaları , cumhuriyete ve laik – demokratik  yapıya sahip olmaları gerektiğinin daha çok farkına vardılar.

 

Demokrasilerde halk çoğunluğunun  tercihlerinin yanlış olması düşünülmez.. Bu yaklaşım piyasaları olumlu etkiliyor.

 

2) Piyasalar , hükümetin AB konusunu istismar ettiğini , gerçek amacının    askeri etkisiz kılmak için Avrupa Birliğini istediğini  anladı. Kısa vadeli sermaye , fırsatçı yabancı sermaye aslında AKP’nin kendilerini siyasi amaçları için kullandığını anladı. AKP ‘ye ve Başbakana olan güven azaldı.

 

AKP yönetimi ile Türkiyenin Risk sınırına geldiğini Dünya anladı. Mamafih önceki gün The Guardian gazetesi  ‘’Piyasalar son haftada  hükümeti terk etti ‘’ diyor.  

Eğer seçim gereği olmasaydı ve  AKP devam etseydi, piyasaların güvensizliği daha çok sorun olurdu. Seçimin gündeme gelmesi piyasaları rahatlattı.   

 

3)Yine Başbakanın yargıya ve demokrasiye yalnızca kendi penceresinden bakması , toplumu , TÜSİAD dahil sivil toplum örgütlerini korkuttu… Halkın  Cumhuriyetin , devletin bölünmez bütünlüğünün ve Laikliğin bekçisi olarak gördüğü askeri de endişeye düşürdü. 

 

Başbakan bu anlayışını Anayasa mahkemesi kararına  gösterdiği tepki ile daha net olarak gösterdi.. Anayasa mahkemesi kararını , ‘’Anayasa mahkemesi kararını  demokrasiye sıkılan  bir kurşun olarak nitelendirdi.’’

Gerek Anayasa mahkemesi kararına itirazı ve gerekse de cumhurbaşkanlığı adayını demokratik uzlaşma yoluyla değil de , tek başına vermesi , başbakanın demokrasiyi de kullandığını gösterdi.

 

 

AKP ÇIRPINDIKÇA BATIYOR…

 

Başbakanın Anayasa mahkemesi kararına karşı gösterdiği tepki planının bozulmasından ileri geliyor.

 

AKP protestocuları ve askeri soğutmak için , piyasaları kullandı. Ali  Babacan , bir puanlık faiz artışı 2 milyar YTL yük getirdi diye yalan yanlış konuşuyor. Kendisi ile çelişkiye düşüyor.

 

Bir puanlık faiz artışı bu kadar yük getirdi ise , 2006 mayıs- haziranında , sıcak parayı tutmak için Merkez bankasının faizleri 3- 4 puan artırması ne kadar yük getirdi ? Düşük kuru kullanarak sıcak para girişi neden olan ve yine bu kadar yüksek  cari açığa neden olan kimin uyguladığı politikalardır ?

 

Başbakan  halkın sabrını , zafiyet olarak algıladı… İstediği gibi at oynatacağını zannetti.. Oysaki , bizim toplumun her zaman sabrı uzun ve fakat tepkisi sert olmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir