ERKEN SEÇİM EKONOMİYİ YORAR ( III )

Döviz sorunu her zaman Türkiye’nin yumuşak karnı olmuştur. Bu sorun, dalgalı kur politikası ve kontrolsüz sıcak para girişi ile çözülmek istendi fakat sonuçları ekonomiye daha yüksek maliyetler getirdi. Sonucunda cari açık sürdürülemez sürece girdi. Ve bugün Türkiye dış borçlarını çevirmekte zorlanıyor.    

4. 2003 ile 2013 arasında cari açıktan daha fazla sıcak para girişi oldu.  

Döviz arzı arttı. Kur baskısı oluştu. Merkez Bankası ve Hükümetler de düşük kuru enflasyonla mücadele amacıyla kullanınca, 2013 yılına kadar TL aşırı değer kazandı.  İthalat ucuza geldi. Üretim ithal aramalı ve hammaddeye bağımlı bir yapı kazandı. Suni bir bolluk yaşandı fakat ekonomi kan kaybetti… 2002 yılından 2015 Mayıs sonuna kadar 610.7 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. 468.7 milyar dolar da cari açık verdik. 

 

 

Cari açık kan kaybıdır. Bir ülkenin dış ekonomik ilişkilerden dolayı ortaya çıkan kaynak kaybıdır. 

Ekonomide büyüme oranı düşünce cari açık azalmaya başladı. Ne var ki yabancı sermayeye geçen kamu altyapı yatırımları, bankaların yarısı ve birçok karlı özel işletmenin her yıl transfer ettikleri dönem karları ve dış borç faizleri cari açığa yansıyor. Enerjide dışa bağımlıyız. Daha önemlisi üretimde dışa bağımlıyız. Cari açığı azaltayım diye ithalat kısılırsa, iç üretim de düşer. 

Dolayısıyla, Türkiye’nin bu tuzaktan çıkması, ancak farklı anlayışla mümkün olur. Bunun için de erken seçim değil koalisyon gerekir.  

5. Dış borçları çevirmekte zorlanıyoruz.  

·         2003 yılında 129 milyar dolar olan dış borç bugün 410 milyar dolara yükseldi.

·         2015 yılında 166.8 milyar dolar kısa vadeli dış borç ödemek zorundayız.( Aşağıdaki tablo )

·         Dünyada dış kredi faiz oranları en fazla yüzde 2 – 3 iken, biz ancak yüzde 6 -7 faizle dış borç bulabiliyoruz. 

·         Borsaya gelen sıcak para da kısa vadeli borçtur. Daha kalıcı olan yabancı yatırım sermayesidir. Kısa vadeli dış borçları çevirmekte doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi önemlidir. Oysaki bir yandan kısa vadeli dış borç stoku artıyor, öte yandan doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi azalıyor.(Aşağıdaki tablo) 

 Bir yılda iki defa seçim yapan bir ülke olarak elbette kısa vadeli dış borçlar çevrilmekte zorlanacaktır.    

6. Yurt dışına net döviz çıkışı Merkez Bankası, uluslararası rezervlerden karşılanıyor.  

Uluslararası rezervler; Merkez Bankası (MB) tarafından kontrol edilen, her an kullanıma hazır, uluslararası ödeme aracı olarak kabul gören

“Döviz”, “Uluslararası Standartta Altın”, “Özel Çekme Hakları” ile

Uluslararası Para Fonu (IMF) “Rezerv Pozisyonu”ndan oluşmaktadır. 

2013’te toplam uluslararası rezervler 128.9 milyar dolar idi. Bu gün 120.7 milyar dolara geriledi. Yine 2013 yılında 107.2 milyar dolar olan döviz rezervleri de 7.4 milyar dolar azalarak 99.8 milyar dolara geriledi. 

Dünyada ve Türkiye’de siyasi ve sosyal sorunlar uluslararası sermayenin çıkışına neden olabilir. Bu şartlarda mevcut rezervlerimiz yetersiz kalır.  

7. Fakirleşme süreci

Türkiye borçlarının tamamını çevirmez ve net dış borç ödeyen ülke olursa, dışarıya giden borç anapara ve faizi ile yabancı sermaye kar transferlerinin toplamının GSYH oranı, büyüme oranından daha yüksek olursa, ülke fakirleşme sürecine girer.

Sonuç, döviz sorunu bıçak sırtındadır. Erken seçimde geçici hükümetin radikal kararlar alması mümkün değil. Bu nedenle erken seçim bir döviz krizi yaratır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir