ENFLASYON ZORLUYOR

Ocak ayı enflasyon oranları korkutacak boyutta yüksek çıktı… Bir ayda Tüketici Fiyat endeksi (TÜFE ) yüzde 1.72 ve Yurt içi Üretici Fiyat Endeksi(ÜFE ) ise yüzde 3.32 arttı. Aylık 3.32 artış, dünya yıllık enflasyon ortalamasından büyüktür. Yıllık enflasyon Çin de yüzde 3.2 , ABD’ de 2.1 Avrupa da 2.6’ dolayındadır.

 

1.)   Ocak ayında Yurt İçi ÜFE oranının  , TÜFE oranından yüksek çıkması , maliyet artışlarını gösteriyor. Muhakkak ki maliyet artışlarının en büyük sebebi , kurlardaki artıştır. Bir sene öncesine kadar Merkez Bankası , enflasyonu frenlemek için sıcak paranın getirdiği kur baskısına izin veriyordu. Hükümette bu politikayı destekliyordu. Ancak kur baskısı , dünya konjonktürü ve Türkiye de ki siyasi çalkantılar nedeniyle bir yere kadar dayandı. Sıcak para girişi yavaşlayınca kur patladı. Üretimde ithal aramalı ve hammadde oranı da yüksek olduğu için , üretim maliyetleri arttı. Dengesizlik üstüne istikrar olmayacağı açıktır. Buna rağmen Hükümet ve MB kur dengesini zorladı. MB kendi hesap ettiği reel kur endeksine ters politika izledi.

 

 

 

2.)   Üretim maliyetleri eğer toplam talep  uygun olursa , TÜFE’ ye yansır. Yani önümüzdeki  birkaç ay TÜFE’ de geçmiş yıllara göre yüksek çıkar. Eğer işletmeler maliyet artışını perakende fiyatlara yansıtamazsa zarar ederler. Türkiye de piyasada oligopol ve kartel yapılar olduğu için , firmalar maliyetlerini talep yapısı elvermese de perakendeye yansıtıyorlar. Yetmedi… Önceden ithal edilen tüketim mallarının fiyatı da  yeni maliyete göre hesap edilerek artırılıyor.

 

3.)    Kur artışı nedeniyle , fiyatlar genel düzeyinin bir defa artması enflasyon değildir. Enflasyon olması için bu artışın ekonomi  ve siyasi istikrar sorunu nedeniyle sürekli artışa dönüşmesidir.

 

4.)   TÜFE içinde ocak ayında  gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 5.16 oranında arttı. Gıda da ithal  girdi oranı düşüktür. Buna rağmen gıdadaki artışın yüksek olması , bu sektörde  spekülasyon olduğunu gösteriyor. Bu spekülasyonu aracı kuruluşlar yapıyor.

 

5.)   TÜFE içinde gıda’nın ağırlığı yüzde 24.45’tir. İkinci sırada yüzde 16.41 ile  konut , üçüncü sırada ise yüzde 15.54 ile ulaştırma geliyor. Ancak düşük gelir guruplarında , aylık harcamalar içinde gıda daha çok yer tutuyor. Bu nedenle Gıda’daki yüksek artış , düşük gelir guruplarını zorlayacaktır. Gelir dağılımının daha çok bozulmasına neden olacaktır.  

 

6.)    Merkez bankasının enflasyon hedefi yüzde 5’tir. Yüzde 5 oranı  birkaç ayda aşılabilir. .  Merkez Bankası yine hedefi artırabilir. MB’nın sık sık hedef değiştirmesi ekonomik istikrarı daha çok bozuyor. Kaldı ki , Merkez bankası 2006 ya kadar 4 yıl örtük , 2006 dan sonra 8 yıldır da açık enflasyon hedeflemesi uyguluyor. Ayrıca yıl içinde  bu hedefi birçok defa değiştirdi. Katiyen hedef tutturamadı. Bu nedenle Merkez Bankasına olan iç ve dış güven azaldı. En iyisi  MB bundan sonra enflasyon hedeflemesinden vaz geçsin. Önce kur ve faizi birlikte gözetsin. Sermaye hareketlerinden küçük bir munzam karşılık alınarak sermaye hareketleri kontrol edilsin. Hükümette yapısal önlemler alsın. Ondan sonra MB enflasyon hedeflemesine yeniden gidebilir.

 

7.)   Başbakanın ve bazı Hükümet üyelerinin MB faiz kararından yine  kendisinin sorumlu olacağını söyleyerek  tepki vermelerini kimse yemez. Merkez Bankası bağımsız , ancak yasaları ve MB yasasını da hükümet teklif eder.  Ekonomide uzun dönemli perspektifi ve  stratejiyi hükümet tespit eder. Planlamayı hükümet yapar. Makro dengeleri sağlayacak politikaları ve önlemleri hükümet uygular. Dünya para bolluğu ve sıcak paranın kucağında rehavete kapılıp sonra da MB’nı  sorumlu  tutmak , sorumluluğunu bilmeyenlere özgü bir yaklaşımdır. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir