Şubat ayında aylık TÜFE oranı yüzde 0.16 ve Yıllık TÜFE yüzde 19.67 oldu. Ocak ayında bu oran yüzde 20.37 idi.
ÜFE oranı da aylık yüzde 0.09 ve Yıllık ÜFE 29 59 oldu. Bir önceki ay Ocak ayında ÜFE oranı yüzde 32.93 idi.
Şubat ayında ÜFE’ nin daha düşük çıkması , önümüzdeki aylar perakende fiyat artışları üstündeki baskıyı kaldırmış oldu.
Yüzde 20’ler düzeyindeki bu enflasyon , eğer iç ve dış siyasi bir sorun yaşamazsak ve yüksek bir kur artışı olmazsa , bu sene yüzde 15’e kadar düşebilir. TÜFE oranı 2018 yılında Ağustos’ta yüzde 2.30 , Eylül de yüzde 6.30 ve Ekimde yüzde 2.67 olmuştu. Bu sene aynı aylarda gerçekleşen TÜFE oranları daha düşük olursa , 2019 enflasyonu yüzde 15 olur. Ne var ki , 2019 yılında Dünyada ortalama enflasyon beklentisi yüzde 2-3’tür. Biz yüzde 20 enflasyonu yüzde 15’e indireceğiz diye kendimizi başarılı göremeyiz.
ŞUBAT AYI, AYLIK VE YILLIK ENFLASYON GÖSTERGELERİ
TÜFE | 2018 | 2019 |
Aylık (Şubat) | 0,73 | 0,16 |
Yıllık | 10,26 | 19,67 |
12 Aylık Ortalama | 11,23 | 17,93 |
Çekirdek (B) | 12,26 | 18,48 |
Gıda | 10,27 | 29,25 |
ÜFE | ||
Aylık (Şubat) | 2,68 | 0,09 |
Yıllık | 13,71 | 29,59 |
12 Aylık Ortalama | 15,50 | 29,97 |
İmalat | 14,27 | 28,47 |
Ara Malı | 17,66 | 30,39 |
Enerji | 12,19 | 39,78 |
Türkiye de talep düşük olmasına rağmen yüksek enflasyon, ekonomi yönetiminin yanlışlarından kaynaklanıyor.
1.Bir yanlış piyasanın aşırı kırılgan ve sermaye hareketlerinin kontrolsüz olmasıdır.
Toplam talebin düşük olduğunu piyasadaki durgunluk zaten gösteriyor. Ayrıca bazı son veriler şöyledir :
- 2018 yılı son ayında perakende satış endeksi , bir yıl öncesine göre yüzde 9.2 oranında geriledi.
- Şubat 2018 de 2 olan tüketici güven endeksi , bu şubatta yüzde 19.9 oranında düşerek, 57.8’e indi.
- Güven endeksi ‘ne göre ; Tüketicinin bir yıl içinde dayanıklı mal , oto ve konut alma düşüncesi eksi olarak değişti.
2004 yılında TÜFE oranı yüzde 9 idi. 2018 yılına kadar biraz altı veya üstü bu seviyede geldi. Nedeni yapısal sorunlardı. Söz gelimi ; ekonomide düşük verimlilik , üretimde eski teknoloji , ikili piyasa yapısı, piyasada oligopol yapılar ve kamu kaynaklarında etkinliğin düşük olmasıydı.
2018 kur artışı ilave olarak maliyet enflasyonu getirdi. Ekonomi yönetimi kur artışını dış proje , dış saldırı olarak yorumladı . İşte sorun da burada başlıyor. Eğer ekonomik yapıya ve piyasa gelişmişlik seviyesine uymayan bir ‘’dalgalı kur politikası ‘’uyguluyorsanız , savunmasız kalırsınız. Hem cari açık hem de dış tehdit riski yüksek olur. Eğer saldırıya açıksanız , herkes bunu kullanır.
- Bir diğer yanlış , Devletin kurumsal yapısının bozulması , piyasa devlet optimal dengesinin kaybolmasıdır. Bunun içindir ki gıda enflasyonu çok yüksek çıkıyor.
Bu gün hem devlet dışlanmış , hem de devlet tekelleri , et- balık kurumu gibi piyasayı tanzim eden kamu kurumları özel sektöre devredilerek özel tekeller yaratılmıştır . Bu tekeller piyasa başarısızlıklarının artmasına yol açmışlardır.
Piyasada oligopol yapılar varsa , stokçuluk varsa, bunu tanzim satışları veya sıkıştıkça et ithal ederek çözmeyiz. Piyasa da rekabeti sağlayacak devlet müdahalesi gerekir.
Siyasi kayırmacılık ta fiyatlar genel düzeyinin artmasın yol açabilir. Bunların başında kamu ihaleleri , Kamu kurumlarına mal ve hizmet satışı geliyor. Bu durum , ‘’ kamu eliyle enflasyon yaratılması ‘’ demektir.