ENFLASYON HEDEFİ TUTACAK MI?

Merkez Bankası, enflasyon raporunu açıkladı.  Enflasyon hedefi değişmedi. 2012 yılında enflasyon hedefi üst sınırı yüzde 7.7 ve alt sınırı ise yüzde 5.3 ve yıl sonu hedef enflasyon hedefi de yüzde 6.5 olarak devam edecek.

 

 

 

Merkez Bankası , 2006 yılına kadar örtük  2006 yılından sonra ise açık enflasyon hedeflemesi uygulamaktadır. Bu güne kadar , genellikle hedeften bazı yıllar yüzde 100 olmak üzere sapma oldu. Söz gelimi geçen yıl , enflasyon hedefi önce yüzde 5.9 sonra Nisan 2011 de revize edilerek yüzde 6.9 olarak ilan edildi. Buna karşılık yıl sonu enflasyonu yüzde 10.43 oldu. Yani yüzde 51 oranında bir sapma ortaya çıktı.

 

Enflasyon hedefi uygulayan Merkez bankaları , tüm politikaları bu hedefe uygun olarak belirliyor. Buna rağmen enflasyon hedefinden yüzde 100’e varan sapmalar olursa , bu defa hem enflasyon hedeflemesinin maliyetleri artıyor , hem de Merkez  Bankasına olan güven azalıyor. Ekonomide daha önemli istikrara sorunları ortaya çıkıyor.

 

Enflasyon hedeflemesi için Merkez Bankaları , Parasal büyüklükler, döviz kurları ve faiz oranlarını kullanır. 

Söz gelimi , Merkez  Bankası başkanı  enflasyon  raporunda , 2012 yılında  daha çok parasal  sıkılaştırmaya gidileceğini söylüyor. Ayrıca daha önce de Merkez  Bankası , tüketici kredilerinin daralması için önlemler almıştı. Bu şartlarda toplam talepte bir gerileme  enflasyonda da gerilemeye neden olur ve fakat  aynı anda büyümeyi de olumsuz etkiler. Mamafih ,Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ‘’Geçmiş yıllardaki enflasyonun reel ücretler üzerinde haddinden fazla aşağı yönlü baskı oluşturduğunu ifade ederek, Bunun da Türkiye’nin potansiyel büyüme hızını en az 1 puan aşağıya çektiğini tahmin etmek ve söylemek mümkün görünüyor” dedi.  

Faiz oranları da ,  enflasyon hedeflemesi için kullanılan bir politika aracıdır. Ancak faizler için nominal değil , reel faiz oranları önemlidir.

2011 yılında, enflasyon oranı  mevduat faiz oranından daha yüksek olunca ,bankada  mevduat açanların  parasının bir kısmı eridi.  Mevduatın brüt olarak  reel  getiri oranı yüzde – 2.79 oldu. Yani yıl başında bankaya  100 lira yatıranların , yıl sonunda satın alma gücü 97 liraya geriledi. Eğer faiz geliri üzerinden  stopaj yoluyla alınan gelir vergisini de düşersek , bu zarar daha da artıyor.  

Reel faizlerin eksi olması , tasarrufların düşmesine neden oluyor. Tüketimin artmasına neden oluyor. Zira elde para tutmak , el yakıyor. Çünkü  durduğu yerde enflasyon eritiyor. Bu şartlarda enflasyonla mücadele için toplam talebin kısılması sınırlı kalıyor.

Kur politikasına gelince , MB enflasyonla mücadele etmek için kuru kullandı. TL’ yi değerli tuttu. Sonuç , 10 yılda 300 milyar dolar cari açık verdik.

Bu sene enflasyon hedefi yine tutmayacaktır. Çünkü, 2004 Nisan ayından  bu güne yüzde 10 dolayında dolaşan  enflasyon yapısal enflasyondur.

Yapısal Enflasyon yalnızca para politikaları ile çözülmez. Hükümetin de adım atması gerekir. Her şeyden önce dalgalı kur politikası bırakılmalıdır.

Kurlardaki dalgalanma  belirsizliği  artırıyor. Bu belirsizlik te  fiyat istikrarını bozuyor.  Enflasyonla mücadelede ters etki yapıyor.

 

Nihayet , devletin hantal yapısı , piyasanın oligopol yapısı, reel sektör ile finans sektörü arasındaki dengesizlik gibi yapısal sorunlar da , enflasyonun kronik yapı kazanmasına yol açıyor.

 

Hükümetin bu yapısal sorunları çözmek için bu güne kadar attığı önemli bir adım yoktur. Bundan sonra da atmaz. Çünkü  yapısal sorunları çözmenin her zaman  bir sosyal maliyeti olmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir