On yıldır yüzde 10 dolayında devam eden enflasyon hep çalışanları vurdu. Enflasyonun ücret artışlarından daha yüksek olması nedeni ile çalışanların reel geliri azaldı.
1.Yıllık Enflasyonun 9.15 olarak açıklandığı geçen hafta, 2015 yılı için Hükümetin asgari ücrete de birinci yarıda yüzde 3, ikinci yarıda da yine yüzde 3 zam yapmayı düşündüğü şeklinde bir açıklama geldi. Yani 2015 yılında toplam olarak asgari ücrete yüzde 4.5 tan biraz fazla zam yapılacağı açıklandı.
2014 yılı içinde asgari ücrete ortalama yıllık yüzde 7.8 oranında zam yapılmıştı. Hükümet hedef enflasyon üstünde zam yaptık dedi. Ne var ki bu sene enflasyon oranı yüzde 9.5 oluyor. Birde yüzde 3.3 büyüme var. Gerçekte 2014 yılında asgari ücretin yüzde 12.8 oranında artırılması gerekirdi. Aradaki fark kadar asgari ücretlinin hakkı yenilmiştir. Bu fark Hükümet tarafından enflasyon kullanılarak, İşçinin cebinden alınıp, işverene verilmiştir.
Gerçekte, asgari ücretliye enflasyon ve büyüme altında zam yapmak, işçi verimliliğini düşürmek demektir. Bundan işçi kadar işveren ve ekonomi de zarar görecektir.
2. Öte yandan yine Kasımdan Kasıma bir yıllık enflasyon oranı yüzde 9.15 olurken, Gıda fiyatlarındaki artış yüzde 14.57 oldu. Gıda’nın Enflasyon sepeti içindeki payı yüzde 24.5 ‘tir. Oysaki fakir- fukaranın bütçesi içinde gıda harcamalarının payı en az yüzde 50’dir. O zaman enflasyon daha çok çalışanları ile fakir-fukarayı vuruyor demektir.
2012 yılı dışında her yıl gıda fiyatları hep enflasyonun üstünde artmıştır.
Memur maaşlarındaki artış ile asgari ücret artışlarını enflasyon dışında ayrıca gıda ve kiranın ağırlıklı olduğu ‘’Ücretliler geçinme endeksi ‘’ ‘düzenlenerek yapılması gerekir.
3. Önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yine faizlerin indirmesini istedi. Görünen neden, enflasyonu düşürmektir. Denilen faiz düşerse üretim maliyetleri artar. Gerçekte ise Türkiye de bankalar kartel halinde çalıştığı için, MB gösterge faizi düşse de, Mevduat faizi düşse de, yatırım ve işletme kredi faizleri düşmüyor.
Öte yandan, Düşük faiz enflasyonu önlemez tersine tüketimi artırdığı için enflasyonu da artırır.
Gerçekte Cumhurbaşkanının faizlerin düşmesini iki nedenle istiyor olabilir:
· Devlet borçlarına düşük faiz vermek ve bütçe açığını düşürmek,
· Paranın borsaya gitmesini sağlamak.
Sıcak paraya bağımlı bir ekonomi oluştuğu için, AKP iktidarı Borsayı sıcak para çekmek için kullanıyor. Borsanın arttığı dönemlerde, Türkiye ye sıcak para giriyor. Borsa endeksi düşürülüyor, sonra artırılıyor. Artış sırasında sıcak para giriyor.
4. Faizler düştükçe mevduat sahibi enflasyondan darbe yiyor.
2010 yılından beri enflasyon mevduata enflasyon oranının altında faiz veriliyor.
Mevduat üzerinden yüzde 10 ile yüzde 15 arasında vergi kesintisi yapılıyor. Bu kesintileri de katarsak, 2009 Ekim ayında bankaya bir yıllık vadelerle yüz lira yatıran bir mevduat sahibinin beş sene sonra, 2014 Ekim ayında, enflasyon ve vergi kesintileri sonrası elinde satın alma gücü olarak 92lira 43 kuruş kalmış oluyor.
Eksi faiz mevduatın erimesine yol açıyor, mevduat sahibinden bankalara kaynak aktarılmasına neden oluyor.