Eksi Faiz, Değersiz TL ile İstikrar Dikiş Tutmaz

Merkez Bankası kanunu 4 maddesi ; ‘’ Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. ‘’diyor. Banka ilk yıllar , İMF programına uyduğu için enflasyonu düşürmede başarılı oldu. 2006 yılında açık enflasyon hedeflemesine gitti. Bu güne kadar hedefi tutturamadı. Oysaki enflasyon hedeflemesi iddialı bir hedeftir. Prensipte  bu hedefi Hükümetinde iktisat ve mali politikalarla  desteklemesi gerekir.  Diğer hedeflerden sapma olsa da mazur görülür. Ama Enflasyon hedefi tutmaz ise  bu defa bankaya olan güven kaybolur.

Merkez Bankasının enflasyon hedeflemesinde başarısız olmasında ,  Banka yöneticilerin günahı var. Zira onlar  para -faiz ve kur  politikasını Türkiye şartları içinde değil , Hükümetlerin gölgesi altında düzenlediler. Dik duramadılar. Birisi de çıkıp , ‘’Ben bu yanlışlara alet olmam ‘’ demedi. Ama asıl sorun hükümetlerin  popülist politikaları , Merkez Bankasının enflasyon hedefinden daha önde tutması oldu.

Başkanlık sisteminden sonra, ekonomik istikrarın aşırı bozulmasının ve kur şoklarının  nedeni , hem enflasyon hedeflemesi unutuldu. Hem de Bu defa Cumhurbaşkanının Merkez Bankasını açıkça tek başına  yönetmesi oldu.

Bunun içindir ki, MB bağımsızlığı tek kararname ile kaldırıldı ve  laf dinlemeyen başkanlar değiştirildi. Nihayet artık görünüşte başkan var ve fakat kararlar Cumhurbaşkanının tercihlerine paralel veriliyor.

Bu durumda MB fiyat istikrarını sağlayamaz.

Başkanın açıkladığı son enflasyon raporuna bakarsak ; Bundan sonra enflasyonu tutmak çok zor görünüyor.

1) Eksi reel faiz politikası yanlış : 

Banka ; Eksi reel faizi istemesinin nedeni olarak ;  Yatırımlar artar.  Bu yatırım artışı ile dış açıklara neden  ve üretimde kullanılan  ithal girdi oranı düşer. Cari dış denge oluşur. Döviz talebi düşer . Kurlar dengeye gelir. 

Teorik olarak bu yaklaşım doğrudur.  Ama Türkiye’nin içinde bulunduğu bu günkü ekonomik konjonktüre ve  şartlara uymaz. 

Faiz ne olursa olsun ; yatırım yapılmıyor. Bunun nedeni hukuki altyapı ve demokratik altyapının ortadan kaldırılmış olması ve Mülkiyet Güvencesinin kaybolmasıdır. Kayyum atamaları , Parti devletinin polisiye önlemleri , Rekabet kurumunun Talimat doğrulusunda beş büyük market zincirine fahiş ceza kesmesi , Türkiye de yerli ve yabancı , ciddi fiziki yatırımların önünü kesmiştir.

Merkez Bankası enflasyon  raporunda  ; anketlerden çıkan sonuç olarak  yatırımların  arttığını ve artacağını söylüyor . Ancak 2029 da yatırım artışı olmadı . 2020 de eksi değerde oldu. Bu sene firmalar mevcut yatırımların amortismanı için yatırım yapıyorlar. Dahası eğer yatırım ortamı oluşmaz ise , anketlerdeki beklentiler de  yalnızca niyet olarak  kalır.

Yatırım olmayınca , Türkiye üretmek için ithalata devam etmek zorundadır. O zaman da eksi reel  faizin yalnızca bozucu etkileri ortada kalır. Kurlar artmaya devam eder ve enflasyona yansır.

2) Değersiz TL (yüksek kur politikası ) da yanlış. 

Merkez Bankası Kuru gözetmeyeceklerini söylüyor. Banka ; Değersiz TL’ nin ihracatı artıracağını , ithalatı kısacağını , cari açıkta denge sağlayacağını , denge halinde döviz talebinin azalacağını ve kurun yeniden dengeye geleceğini  gerekçe olarak gösteriyor. Kur dengeye gelirse , enflasyon da düşer.

Orta ve uzun dönemde bu anlayış ta doğrudur. Ama bu tedavi ;  kanser hastasını  aspirinle iyileştirmeye benzer.

Kurlar zaten çok yüksek , TL kuru yüzde 42 oranında daha düşüktür Üstelik bu dört senedir devam ediyor. 2019 da büyüme düştüğü için cari fazla verdik.

Bu günde ;

Eylülde , Altın dahil ithalat yüzde 12, Altın hariç ithalat yüzde 31,8 oranında arttı.  İhracatta yüzde 30 oranında arttı. Altın hariç baktığımızda Üretimde kullanılan girdi ithalatında düşme yok. Olamaz da… Çünkü ihracat malı üretiminde yüzde 80 oranında ithal girdi kullanılıyor. İthalat düşerse ihracat malı üretemeyiz.

İçerde de yatırım ortamı böyle devam ederse ikame yatırım ve üretim olmaz.

Dış ticaret açığının yarıdan fazlasını Çin’e  karşı veriyoruz. Çin’den ithalata önlem almak daha mantıklı ve geçerli iken neden önlem alınmıyor ? Çin’den kimler ithalat yapıyor ?

Bütün bu uygulamalarda iktisat mantığı yok. Üstelikte kur arttıkça misliyle enflasyona yansıyor. Dış borçlarda temerrüt riski artıyor.  Buna rağmen  yüksek kur istemek ; ‘’bilmediğimiz bir gündem mi var ‘’şeklinde algı yaratıyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir