EKSİ FAİZ, GİZLİ VERGİ DEMEKTİR

Faiz ve kur her zaman spekülasyona konu olabiliyor. Spekülasyona açık olan her alanda mutlaka ‘lobi’ler oluşuyor. Ekonomide lobicilik, dengelerin bozulmasına yol açıyor ve istikrarı bozuyor. Bunun içindir ki bugüne kadar, ne çektikse faiz ve kurdan çektik. 
Faiz ve kur sorunu yüzünden, her zaman kredi kullanan reel sektör ile tüketici zarar gördü. 2001, bankacılık krizinin yükü, vergi mükelleflerinin sırtında kaldı. Çünkü zararları hazine karşıladı.
Sıcak para ve Merkez Bankası’nın zoruyla, döviz kurları 6-7 yıl, 2012 sonuna kadar düşük tutuldu. Türkiye sürekli cari açık verdi ve üretim ithal girdiye bağlı bir yapıya girdi. 2013’ten beri, kurlar artmaya başlayınca, denge sağlandı ve fakat bu defa da reel sektör ve tüketici zora girdi. Reel sektörün dış borçları artmış oldu. Enflasyon artışı da tüketiciyi hırpalıyor.

Türkiye İstatistik Enstitüsü kurumu (TÜİK), her ay finansal yatırım araçlarının Brüt reel getirisini hesaplıyor. Reel getiri, enflasyonun etkisi giderildikten sonraki reel satın alma gücünü gösteren faiz veya getiridir. Mevduatta brüt reel faiz, son üç yılda hep eksi oldu. Ayrıca brüt faize vergi stopajı dahil değildir. Bir yıllık mevduat faizinden yüzde 12 gelir vergisi stopajı yapılıyor. Bu stopajın yüzde 5’i kadar BSMV (Banka ve Sigorta Vergisi) alınıyor. Bunları düştükten sonra ele geçen net reel faiz kalıyor. Aşağıda yıllar itibariyle ele geçen net reel faiz oranları verilmiştir.

 

 

Mevduata eksi faiz demek, mevduat sahibinden bankalara gizli vergi vermesi demektir. Söz gelimi 2011 yılında bankaya 100 lira mevduat yatıran bir mudi bir yıl sonra satın alma gücü olarak bu parasının 2 lira 79 kuruşu bankaya geçmiş oluyor. Yani bankaya gizli bir vergi ödemiş oluyor. 
Buna karşılık bankalar kredi verirken, yüksek reel faiz alıyorlar.

Bankalar, yüzde 7 ile yüzde 9 arasında faizle kaynak kullanıyor. Munzam karşılık ve diğer masraflarla en fazla bu maliyet yüzde 10 yüzde 11’e çıkar. Oysa ki kredileri en az yüzde 20 ile veriyorlar. Yani kâr oranları yüzde 100 oluyor. Bu oran kredi kartlarında daha fazladır. 
Kredilerde faiz maliyetinin yüksek olması, yeni yatırımları engelliyor. Ayrıca üretimde maliyetlerin artmasına yol açıyor ve sonuçta enflasyona yansıyor.
Burada lobi kim? Kredi kartı azami faizlerini yasaya göre doğrudan doğruya Merkez Bankası belirliyor. Bir katılım bankası dışında tüm bankalar ve katılım bankaları da azami faiz üstünden faiz alıyor.  
Öte yandan devlet iç borçlanma kağıtlarında faizlerin artması da bankaların işine gelmiyor, ellerindeki kağıtların değeri düşüyor. Bunun için MB’yi faizi artırmasın diye uzun süre zorladır. 
İşte faiz lobisi başta bankalardır ve Merkez Bankası da halkı değil bu lobiyi dinliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir