EKONOMİK KRİZ GELİYORUM DİYOR (III)

Önceki yazılarımda değindiğim gibi ekonomik kriz, ulusal parada ve borsada ani çöküşler şeklinde ortaya çıkar. Bu anlamda ekonomik konjonktürün başka bir ifade ile ekonomik gidişatın kötü olması, işsizliğin yüksek olması, piyasada yaprak kımıldamıyor olması ve eksi büyümenin olumsuz etkileri kriz gibi aniden değil, zaman içinde ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’deki ekonomik krizlerde, önce mutlaka bir devalüasyon yaşanmıştır. Son krizlerde borsada ani ve yüksek oranlı düşme olmuştur. Bugün döviz cephesinde ve borsada durum farklıdır.

Bugün yüksek devalüasyonu ve borsayı frenleyen bazı sigortalar var.

1) Bunlardan birisi, borsada sıcak paranın payının yüksek olmasıdır. Sıcak paranın borsadaki payı yüzde 60’dan fazladır. Sıcak paranın borsaya hakim olması, aynı zamanda bir sigorta oluşturuyor… Ani çıkışı önlüyor. Zira sıcak paranın tamamı birden çıkarsa, ortada borsa kalmaz. Dibe vurması gerekir. Yani sıcak paranın ani çıkış riski yüksektir. Çıkmakta düşünür. Çıkışını zamana yayar.

Mamafih 26 Ekim 2007 tarihinde yabancıların İMKB’deki portföyü 68.9 milyar dolar iken, 12 Mart 2008’de 54.4 milyar dolara geriledi. Toplam sıcak para da aynı tarihler arasında 107.6 milyar dolardan 92 milyar dolara geriledi. Yani 15 milyar dolardan fazla para çıktı.

 


Rezerv de yüksek, borç da

2) BİR diğer sigorta, rezervlerin yüksek olmasıdır.

Merkez Bankası altın ve döviz rezervleri, bankalar ve katılım bankaları döviz rezervleri toplamı 120.9 milyar dolardır. Yalnız MB döviz rezervi 76.6 milyar dolardır. Bu rezervlere karşılık MB’nın yükümlülükleri de var… Ancak bunları bir günde ödemek zorunda olmadığı için, sıcak para çıkışında ve cari açığın finansmanında bu rezervler döviz talebini kısmen karşılayacak durumdadır.
Daha dikkatli bakarsak, kriz yaratacak şartlar 2001 yılından daha ağırdır… Buna karşılık sigorta niteliğindeki imkânlar da daha fazladır.

Buna rağmen iç ve dış ekonomik-sosyal ve siyasi gelişmeler ani bir devalüasyona ve borsanın dibe vurmasına yol açabilir.

Sigortalara karşın, riskler de yüksektir.

1) Reel sektör ile finans sektörü arasındaki denge aşırı bozuldu. Finans sektörü reel sektörü temsil etmekten uzaklaştı.

2007 yılında işletmelerin toplam kârının yüzde 40’ını bankalar sağladı. Reel sektör ise giderek zora giriyor.


Sanayici aracı oldu

TOBB Başkanı, sanayide kullanılan üretilmiş aramalı toplamının yüzde 69 olduğunu açıkladı. Aynı zamanda sanayicinin üretim yapmak yerine, Çin ve Hindistan’dan aldığı ara malları biraz işleyerek dünyaya pazarladığını, yani bir nevi aracılık yaptığını da ilave etti . Aramalı üreten KOBİ’ler de bu nedenle zor durumdadır.

Sanayinin dışa bağımlı üretim yapması, kur artışı karşısında iflasların kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Kaldı ki, özel sektörün tamamı 150 milyar dolar olmak üzere 42 milyar dolar da kısa vadeli borcu var.

Sanayici dış borcu yatırım yapmak amacıyla almıyor. Bu borcu daha düşük faizle alıyor. Bozdurup daha yüksek faizle Hazine kağıtların yatırıyor. Bir yandan da kurlar reel olarak düştüğü için, sanayicinin bu işten kârı yüksek oluyor. Ancak aynı zamanda kur riski de yüksek oluyor.


2) Kriz beklentileri oluştu…

YASED’İN yabancı sermayeli şirketler nezdinde yaptığı bir ankete göre, ekonomik kriz bekleyenlerin oranı yüzde 66’dır. Üretici ve tüketici durgunluktan şikâyet ediyor. İnşaat sektöründe durgunluk var. Özellikle tekstil sektöründe iflaslar veya küçülmeler oluyor.


Asıl sorun cari açıktır

3) CARİ açığın finasmanı zorlaştı.

– 2008 cari açığı, kurlar bu düzeyde devam ederse, en az 42 milyar dolar olacaktır. Açık büyüdüğü için, finansmanı da zor olacaktır.

– Kaldı ki, açığın finansmanında önemli payı olan sıcak para girişi de durdu. Tersine çıkış başladı.

– 2008 yılında merkezi yönetim 10.5 milyar dolar dış borç ödeyecektir. 45 milyar dolarlık kısa vadeli dış borcun bir kısmının yenilenmesi zor görünüyor.

– Özelleştirmede satılacak mal azaldı.

– Bankalara ve özel işletmelere yabancı sermaye talebi azaldı.

– ABD ve diğer sanayileşmiş ülkelerde, finans sektöründeki sorunlar sermayenin ürkmesine neden oldu. Hareket hızı yavaşladı.

– Yabancı sermayenin bankalardaki payı yüzde 42 oldu. Yabancı sermayeli bankalar, kriz halinde dışarıya mevduat çıkarıyor. Bu durum Arjantin’de oldu. Yabancı bankalar bir gecede 31 milyar dolar mevduat dışarıya çıkardılar.

(Yarın devam edecek )

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir