Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK ) ve Merkez Bankası (MB) nın birlikte yaptıkları tüketici güven endeksinde , hızlı bir düşme var.
Tüketici Güven endeksi 100’ün üstünde olması tüketicinin iyimser olduğunu , 100’ün altında olması ise Tüketicinin kötümser olduğunu göstermektedir.
Aşağıdaki tablodan görüldüğü gibi , Haziran ayında tüketici güven endeksinde hızlı bir düşme var.
Ekonomide olumlu veya olumsuz beklentiler , bir yere kadar makro dengeleri ve istikrarı etilemektedir. Tüketici davranışları bu beklentilerin önemli bir ksımını oluşturmaktadır.
Ekonomik krizlerde tüketici , özellikle dayanıklı tüketim mallarına olan talebini ertelemekte ve buda durgunluğa neden olmaktadır.
Endekste ,Tüketici satınalalma gücünün düştüğünü de söylemektedir.. Gerçekten de , gerek devlette ve gerekse özel sektörde , 2006 maaş ve ücretler , yüzde 5 enflasyon hedefine göre yapıldı.. Tüketici fiyatlarında , fiyat artışı sonbir yılda yüzde onu geçince , sabit gelrili olanların satınalma gücü düştü.
Çiftçi gelir desteğini alamadı..Seneye alacağı açıklandı. Enflasyon Bu alacağının bir kısımını törpüleyecektir.
Tüketici , genel ekonmik durumun bozulduğunu ve ayrıca gelecek dönem içinde kötümser olduğunu söylemiştir.
TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ
TEMMUZ 2005 HAZİRAN 2006
Tüketici güven endeksi 99.2 92.2
Satın alma gücü 90.3 85.1
Ekonomik durum (mevcut durum ) 92.4 81.7
Ekonomik durum( gelecek dönem ) 94.2 85.4
Tüketicinin kötümser olması , olumsuz beklentiler , yatırımların ertelenmesine ve durgunluğa neden olur. Bu nedenle ekonomide acil önlemler alınmasını gerekmektedir.Herşeyden önce bu günkü kur politikasıyla bu işin sürdürülmesi mümkün değildir.. Reel faizlerin artırılması , geçici bir çözümdür.. Bu gün kurları tutmuştur.. Ancak yüksek reel faiz de Yatırımların daralmasına ve durgunluğa neden olacaktır.
Terörün artması da beklentileri olumsuz etkilemiştir.. Yine dış politikadaki yalpalama , siyasi iktidara olan güveni azaltmıştır.
Öte yandan devlet kurumlarının yaptığı ve ilan ettiği bu anketlere bakarsak , kimse halinden memnun değildir.. Buna rağmen nasıl oluyor da bazı özel anket şirketleri ve bazı gazeteler AKP’nin oy potansiyelini yüzde 38.5 olarak gösteriyor ?