EKONOMİDE ÇOK SICAK GÜNLER (I)

Ekonomik istikrar, bundan sonra daha sorunlu olacak. Bunun bir nedeni bizim dışımızda, küresel ekonomide ortaya çıkan sorunlar, bir nedeni de içeride terörle mücadele ve öteden beri yaşamakta olduğumuz istikrar sorunudur.   

Dış konjonktürde, FED’in faiz artırımı Demoklesin kılıcı gibi duruyor. Bunun nedeni büyümenin ve istikrarın tamamıyla dış kaynağa bağlı olmasıdır. Eğer Türkiye 15 sene önce olduğu gibi tasarruf yaratabilseydi ve bu kadar dış borcu olmasaydı, FED’in faiz artırımı ile dışarıya gidecek yabancı sermaye bu kadar önemli olmazdı.

FED’in Haziran ayı açık piyasa komitesi toplantısı dün başladı. Kararlarını bu gece açıklayacak. Toplantıdan faiz artırma kararının çıkması beklenmiyor. Buna karşılık Başkan Yellen’ın küresel ekonomi ve ABD ekonomisine ilişkin tahminleri piyasaları etkileyebilir.

 

 

Diğer taraftan, Çin’de Hükümetin gevşek para politikasını sonlandıracağı endişesi ile Shanghai ve Shenzhen’deki en büyük şirketlerin listelendiği CSI 300 Endeksi yüzde 8.6, Shanghai Bileşik Endeksi ise yüzde 8.5 düştü.  Çin’de borsalar son sekiz yılın en sert düşüşünü yaşadı.  Bu düşüş uluslararası sermaye hareketlerini negatif etkiledi.

IMF de 23 Temmuz 2015’te doların güçlenmesinin diğer ülkeleri nasıl etkileyeceğini gösteren  “2015 Spillover Report” yani “taşma etkisi” isimli bir rapor yayınladı. Bu rapora göre, dünyada 1995 yılından 2013 yılına kadar  “net borç varlık pozisyonu” kötüleşen üç ülke var: Türkiye, Polonya ve Macaristan.

Bunun yanı sıra, “döviz cinsi dış borç- varlık pozisyonu”nda aynı yıllar arasında iyileşme sağlayamayan ise tek ülke var: “Türkiye”. Yani uluslararası sermaye ani bir durma en fazla Türkiye’yi vuracaktır.

IMF’in anılan raporunda Gelişen Piyasaların GSYH’ya oran olarak Net Döviz -Dış Varlık Pozisyonunu aşağıdaki gibi gösterilmiş:

YÜKSELEN EKONOMİLER REZERV DAHİL NET DIŞ -BORÇ VARLIKLAR (Kaynak: IMF )

Diğer taraftan, Merkez Bankası her ay Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerini hazırlamakta ve yayınlamaktadır.  UYP toplam finansal varlıklar ile toplam finansal yükümlülüklerin farkıdır. Bu fark, Türkiye’nin yurtdışından alacaklarıyla, Türkiye’nin yurtdışına borçlarının netini göstermektedir. Bir bakıma Türkiye’nin döviz olarak dış borçlarını gösteriyor. Bu fark artı veya eksi olabilir.

Türkiye’de fark eksi olarak gerçekleşmektedir,  yani Türkiye’nin döviz cinsinden dış borçları hızla artmıştır. Aşağıdaki grafikte yer aldığı gibi, 2008 yılında 199.7 milyar dolar olan uluslararası yatırım pozisyonu açığı, 2014 yılı ortalaması olarak 436.8 milyar dolara çıkmıştır.

Buna karşılık MB döviz rezervleri yetersizdir.

2013’te toplam uluslararası rezervler 128.9 milyar dolar idi. Bugün 120.7 milyar dolara geriledi. Yine 2013 yılında 107.2 milyar dolar olan döviz rezervleri de, 7.4 milyar dolar azalarak 99.8 milyar dolara geriledi.

IMF’nin dediği de budur… Dünyada ve Türkiye’de, siyasi ve sosyal sorunlar, uluslararası sermayenin ani çıkışına neden olabilir. Bu şartlarda mevcut rezervlerimiz yetersiz kalır.

Bu şartları kim yarattı diye bakamayız. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz.  Ekonomik çöküş olursa, toplum acısını çeker. Tek çözüm siyasi hesapları bir tarafa koyarak, AKP-CHP koalisyonu ile bu olumsuz gidişi durdurmaktır.

(Yarın devam edecek)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir