AKP iktidarında ekonominin altyapısı olan Tasarruf- tüketim dengesi bozuldu. 2000 yılında özel tasarrufların GSYH’ ya oranı yüzde 23.40 idi. 2011 yılında yüzde 12.70 ‘e geriledi.
Bunun bir nedeni TL’ nin aşırı değer kazanması be bu nedenle ithalatın ucuzlaması ve iç üretimin yerini ithalatın almasıdır. Başka bir ifade ile , İçeride tasarruf- yatırım yapmak yerine ithalat yapmanın daha avantajlı olmasıdır. Bu anlamda tasarruflar yatırıma değil , kısmen ithalata gitmiş ve bir kısmı dışarıda park etmiştir. Diğer taraftan piyasanın spekülatif bir yapı kazanması ve aynı zamanda rant ekonomisi de tüketimi ve yurt dışına tasarruf çıkışını hızlandırmıştır. Tüketim artışının bir başka nedeni de tüketici kredilerinin ve kredi kartlarının tüketimi artırmasıdır.
Özel tasarruflar hızla düşerken , kamu tasarrufları ise tersine AKP iktidarında artış göstermiştir. 2000 yılında kamu tasarruflarının GSYH’ ya oranı yüzde -5.20 iken , 2011 yılında artıya geçerek 0.80 olmuştur. Bunun sebebi kamu açıklarının azalmasıdır. AKP iktidarının bir başarısı da bütçe açıklarını azaltmak olmuştur.
Sonuçta özel ve kamu olarak toplam tasarrufların GSYH’ ya oranı 2000 yılında yüzde 18.2 iken AKP iktidarında bu oran yüzde 13.5 seviyesine düşmüştür. Bu iç tasarruf açığı da dış cari açığa yansımıştır.
Düşük tasarruf oranları , büyüme için daha fazla dış kaynağa ihtiyaç gösterir. Özellikle küresel sorunların artması ve sermaye hareketlerinin yavaşlaması Türkiye de büyümeyi engellemektedir.
ÖZEL VE KAMU TASARRUFLARININ GSMH’ YA ORANI |
|
||
Yıllar |
Özel Tasarruf / GSMH |
Kamu Tasarruf / GSMH |
Toplam Tasarruf / GSMH |
2000 |
23,40 |
-5,20 |
18,20 |
2001 |
27,30 |
-9,90 |
17,40 |
2002 |
25,30 |
-6,20 |
19,10 |
2003 |
24,60 |
-5,30 |
19,30 |
2004 |
21,60 |
-1,30 |
20,30 |
2005 |
14,20 |
4,00 |
18,20 |
2006 |
11,30 |
5,30 |
16,60 |
2007 |
13,10 |
2,40 |
15,50 |
2008 |
15,10 |
1,70 |
16,80 |
2009 |
14,00 |
-0,90 |
13,10 |
2010 |
11,80 |
0,80 |
12,60 |
2011 |
12,70 |
0,80 |
13,50 |
Türkiye’de tasarrufları artırmak ve yatırıma yönlendirmek için, her şeyden önce tasarrufa verilen faizler ile kredi faizleri arasında, makul bir kar marjını içerecek denge kurulmalıdır. Mevduat faiz oranı gibi kredi faiz oranları da yıllık tespit edilmelidir. Aylık faiz, istikrarsız ve değişebilirliği, oynaklığı yüksek ve spekülatif bir finans piyasası icadıdır. Bu icat tasarrufları ürkütmüştür. Özel yatırımların finansmanını zorlaştırmıştır.
Gelir dağılımı bozuk olunca Lüks mal tüketimi artar.. Lüks mal üretimi daha fazla kar sağladığı için, kaynaklar üretimin daha az, istihdamın daha düşük ve kar marjının daha yüksek olduğu bu piyasayı tercih eder. Ekonomide potansiyel üretim gerçekleşmez. Kaynaklar etkin kullanılmamış olur.
Türkiye de halen kayıt dışı yoldan yurt dışına kaynak çıkışı oluyor. Bu da iç tasarruf oranını düşürüyor. Kayıt dışı kaynak çıkışını önlemek için, yer altı ekonomisini önlemek gerekir. Ayrıca iç siyasi güveni oluşturmak gerekir.
Yabancı sermaye politikasını değiştirmeliyiz. Sıcak para tuzağından kurtulmalıyız. Kısa vadeli sermaye hareketlerini(sıcak para ) kontrol etmek gerekir. Zira sıcak para kırılganlığı artırdığı için, girdiği ülkeye, sıfırdan yatırım yapan yabancı sermaye gelmiyor. Ya karlı iletmeleri satın alan sermaye giriyor. Bu durumda da kar ve faiz gibi faktör gelirleri olarak dışarıya kaynak transferi artıyor. Ya da kısa vadeli sermaye giriyor. Uzun vadeli sıfırdan yatırım yapacak ilave istihdam yaratacak sermayenin girmesi için, sıcak paranın kontrol edilmesi yanında ayırıcı teşvikler de verilmelidir.
(Yarın devam edecek )