İnsanlık tarihi, özgürlük ve demokrasi için büyük bedeller ödemiştir. İngiltere’nin dominyonları Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Afrika Birliği, İrlanda bu gün demokratik ülkelerdir.
İspanya, Portekiz’in koloniler kurarak sömürdüğü Güney Amerika ülkeleri de artık bağımsız ülkelerdir.
19. yüzyıl ve sonrasında, Afrika kıtası, Etiopya ve Liberya dışında, Avrupalı emperyalist ülkelerin sömürü alanı olmuştu. Bu gün Afrika ülkelerinin çoğu, Ortadoğu ülkelerinden daha demokratik ülke statüsündedir. 10 yıl öncesine kadar, dünyada demokratikleşme artmaya devam etti.
Merkezi ABD’ de bulunan Freedom House, (Dünya Özgürlükler Evi) her sene bütün ülkelerde insan hakları ve demokratik özgürlükler alanında, ayrıca basın özgürlüğü konusunda, anketler yapmakta ve bu anketleri endeks olarak yayınlamaktadır. Anket sonucuna göre ülkeler, özgür, yarı özgür ve Özgür olmayan ülkeler statüsüne ayrılmaktadır. Bu endekslere göre Dünyada 1985 yılı ile 2005 yılları arasında özgür ülke sayısı artarak, 25’ten 38’e yükselmiştir. Ne var ki 2005 yılından sonra tersine özgür ülke sayısı azalmaya başlamıştır. 2005 yılında 38 olan özgür ülke sayısı 2015 yılında 31’e gerilemiştir. (Aşağıdaki tablo )
Dünya özgürlük trendi (yüzde)
Yıl Özgür Kısmen özgür Özgür değil
1985 25 20 55
1995 34 34 32
2005 38 28 34
2015 31 36 33
Kaynak: (Freedom Hause 2016 Raporu)
Neden böyle oldu sorusuna gelince… Önce Küreselleşme süreci ülkeler arası iletişimi de artırdı. İnsanlar demokratik ülkelere bakarak daha çok demokrasi talep etmeye başladılar. Bu süreçte demokratik ülke sayısı arttı. Ancak aynı zamanda spekülatif sermaye tekeli, cari açık yoluyla, faiz ve kar transferi yoluyla bazı ülkelerden kaynak çıkışana yol açtı ve zengin-fakir ülke farkı açıldı. Zengin-fakir farkının açılması, dikta rejimlerini de besledi. Çünkü geçim derdine düşen insanlar, siyasi istismarlara ve vaadlere daha kolay inandı.
İnsan hakları ve demokratik özgürlükler konusunda dünyanın gerilemesinin bir ikinci nedeni, ABD ve Rusya’nın emperyalist hedefleridir. Söz gelimi ABD insan hakları ve demokratikleşme için değil, petrol hegemonyası kurmak için Arap baharı dedi ve Ortadoğu bataklığı yarattı.
Diktatörler bir defa devleti ele geçirince, kolay kolay bırakmaz ve sonuçta ülke kaynakları ve vasıflı insangücü yurt dışına çıkar ve ülke daha çok yoksullaşır. Geçmişte İspanya ve Portekiz bu sorunu yaşayan ülkelerdir.
Ülke yoksullaştıkça, insan akları ve demokratik özgürlükler azalır. Ben buna ”Gelişmekte olan ülkelerde ikiz problem: Yoksulluk ve demokrasi kısır döngüsü” diyorum.
Mamafih, Fredoom House endekslerini, ülkelerin fert başına gelirleri ile karşılaştırırsak, Fert Başına Geliri düşük olan ülkelerde özgürlük olmadığını net bir şekilde görebiliriz. (Aşağıdaki Tablo )
Fert başına gelir ve demokrasi
Fert başına gelir
113-000 -20.000 1000 Dolar
arası altında
Toplam ülke sayısı 38 34
Özgür ülke sayısı 32 1
Kısmen özgür ülke 1 20
Özgür olmayan ülke 7 12
Özgür ülke oranı(yüzde) 84.2 3
Yukarıdaki tablodan anlaşılacağı gibi, geliri 20.000 dolardan daha yüksek olan 38 ülkenin yüzde 84.2’si özgür ülkelerdir. Buna karşılık geliri bin doların altında olan 34 ülkeden yalnızca bir tanesi, Benin özgür ülkedir. Beninde eski bir Fransız kolonisidir ve resmi dili Fransızcadır. Halkın demokrasi talebinde Fransız etkisi vardır. Geliri 20.000 dolardan yüksek olduğu halde demokratik olmayan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Brunei, Bahreyn ve ummandır. Bu ülkelerin tamamı İslam ülkeleridir. Tamamının zenginlikleri petrol ve doğalgazdan ileri geliyor. Bu ülkelerde petrol gelirini bölüşen birkaç aileyi çıkarırsak, halkın geliri çok daha düşük kalır. Birleşmiş Milletlerin, yoksulluktan önce, insan hakları ve demokratik özgürlükler konusunu dikkate alması gerekir. Elbette Rusya ve Çin faktörünü geçebilirse… Ve elbette ABD’ nin petrol pojelerini aşabilirse!
Sonuç… Açlıktan ölenin mezarı yoktur. Ancak Demokrasi ve özgürlük uğruna binlerce insan ölmüştür. Özgürlük bir defa kaybolunca bir daha geri almak bir veya birkaç ömür gerektirir.